Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün en önem verdiği konuların başında, kadının toplumdaki yerinin ve statüsünün erkeklerle aynı düzeye yükseltilmesi gelmektedir.
Yüzyıllarca toplum hayatında ikinci planda tutulan Türk kadınına ilk olarak 1926 yılında kabul edilen Türk Medeni Kanunu ile toplum ve aile içinde yasal statü kazandırmıştır. Sonra kadının eğitimine büyük önem vermiştir. Atatürk döneminde İstanbul'daki 10 Liseden 5'i Erkek, 5'i de Kız Lisesi idi. Çünkü Atatürk, bir kadını eğitmenin bir aileyi eğitmek olduğunu biliyordu.
Atatürk 5 Aralık 1934 tarihinde Anayasa'da yapılan bir değişiklikle kadınlara seçme ve seçilme hakkını kazandırmıştır.
Diğer ülkelerde kadına seçme ve seçilme hakkı, Fransa'da 1944, İtalya'da 1945, Japonya'da 1945, Arjantin'de 1947, Meksika'da 1947, Yunanistan'da 1949'da ve İsviçre'de 1971'de verilmiştir.
Eğer dünyanın gelişmiş ve medeni olduğunu iddia eden çok ülkesinden önce kadınına bu hakkı veren Türk milleti, 5 Aralık tarihini Demokrasi Bayramı olarak kutlasaydık, bugün hem yaşadığımız darbeleri yaşamazdık, hem demokrasi kültürümüz gelişirdi.
Hem TBMM'nde daha fazla kadın parlamenterimiz olurdu, Hem de kadına şiddet olaylarında dünya şampiyonu olmazdık.