Kudüs Filistini!

Kudüs Filistini!

KUDÜS Filistin’i diyorum çünkü ; FİLİSTİN gerçeğinden önce, o coğrafyada bir KUDÜS gerçeği vardı ki ; İsraillilerin ve yahudilerin JARUSALEM dedikleri, neredeyse bütün dinlerin ve semavi dinlerin tarihsel kalıntılarının bulunduğu, İslam Peygamberi Hz. Muhammed’in miraca yükseldiğine inanılan yerde kurulan Mescid-i Aksa camisi ile, ama arapların, yahudilerin, ermenilerin kozmopolit bir Filistin şehri...  İsa’nın, Davut’un ve Hz. Muhammed’ın, 1517 yılından 1917 ye kadar da 400 yıl Osmanlı şehri olmuş ama bugün bu şehirde Osmanlı kalıntısı Türkler yaşıyor mu derseniz ? Ya-şa-mı-yor ! Çünkü, araplarca katledildilmişlerdir ve oradaki Türk soyu, Türk varlığı kurutulmuştur !

KUDÜS İSRAİLİN BAŞKENTİ Mİ ?

Beni çok ilgilendirmiyor da, evet..! Kudüs, Amerika’nın ortadoğu projesi ile kurdurduğu İsrail Devleti için, hep Başkent sayıldı da, 1995 yılında ABD Kongresi KUDÜSÜ BAŞKENT olarak tanıyan kararını bile aldı ki, şimdi o kararını yürürlüğe koyduğu için, KUDÜS ü Başkent olarak tanıyoruz dediği için, ortalık karışmış görünüyor !

ABD’nin müteffiki Türkiye’nin Amerikaya ait işbu 1995 tarihli kararı, herhalde bilinmiyor olamaz. Hele ki, Filistin topraklarında kurulan İSRAİL Devletini ilk tanıyan ülkelerden biri olan Türkiye’nin, ilk tanıyan ülke olarak, Knesset (İsrail Meclisi) kararına göre, İsrail’in resmi Başkenti’nin Kudüs olduğunu bilmemesi, mümkün müdür ?  Osmanlı varisi Türkiye’nin,  İsrail’in Kudüs planını bilmiyor olması da hiç mümkün değildir.

14 Mayıs 1948. Tel-Aviv’de toplanan Yahudi Milli Konseyi,  BM paylaşım planı uyarınca, David Ben-Gurion tarafından İsrail Devleti'nin kuruluşunu ilan etmişti. İsrail  Devleti’nin bu kuruluş hikayesini bir hatırlayalım ve Amerika Birleşik Devletlerinin de, aynı gün  İsrail’i tanıdığını... 28 Mart 1949’da da,  18.Hükümet Şemsettin GÜNALTAY Başbakanlığındaki Hükümetin, Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına İsrail’i ilk tanıyan, müslüman ülke olma ünvanını kazandığını iyice hatırlayalım arkadaş. Öyle ya AKP Hükümetinin partisi, bütün seçim propagandalarında o yılların DEVAMIYIZ dememişler miydi ? Peki KUDÜS Başkentli İSRAİL Devletini ilk tanıyan ve efsane haline getirdikleri hükümetin ve o zamanki TBMM nin Kararını bugün niçin tanımıyorsunuz arkadaş ?

Amerike Başkanı TRUMP un, kendi devletinin eski bir kararını yürürlüğe sokmasından rahatsız olacaklar var mıdır ? Elbette vardır. O başka bir konu. Ben, sayın TRUMP ile Sayın ERDOĞAN’ın işbu KUDÜS ilanını önceden konuştuklarını düşünüyorum. Konuşmamış olmaları mümkün değildir.  Bir BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) Başkanının, eşbaşkanını bilgilendirmemesi eşyanın tabiatına aykırıdır. Türkiye’nin REZA-MAN Gündemini değiştirmesi için, müthiş bir argüman olan KUDÜS tantanası, bir kayıkçı kavgasıdır.

Peki, bizim sayın Cumhurbaşkanımız ve AKP Genel Başkanımızın ve merkezi Suudi Arabistanda bulunan İslam İşbirliği Konferansının/Teşkilatının IIT zirve dönem Başkanımızın, R.Tayyip ERDOĞAN’ın, KUDÜS-BAŞKENT Gelişmelerini bilmemesi, mümkün müdür ? Değildir efendim. 

( IIT Üylesi İslam ülkeleri) Afganistan, Arnavutluk, Azerbaycan, Bahreyn, Bangladeş, Benin, Birleşik     Arap Emirlikleri (BAE), Brunei, Burkina-Faso, Cezayir, Cibuti, Çad,     Endonezya, Fas, Fildişi Sahili, Filistin, Gabon, Gambiya, Gine, Gine     Bissau, Guyana, Irak, İran, Kamerun, Katar, Kazakistan, Kırgızistan,     Komorlar, Kuveyt, Libya, Lübnan, Maldivler, Malezya, Mali, Mısır,     Moritanya, Mozambik, Nijer, Nijerya, Özbekistan, Pakistan, Senegal, Sierra     Leone, Somali, Sudan, Surinam, Suudi Arabistan, Tacikistan, Togo, Tunus,     Türkiye, Türkmenistan, Uganda, Umman, Ürdün, Yemen, Suriye...)

Bu bilinenlere karşın asıl bilmemiz gereken ;  Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BGMK), 1980'de kabul ettiği, 478 sayılı kararla, İsrail'in Kudüs’ü ilhak ve başkent ilanını geçersiz saymasıdır ki ; ABD de BM üyesidir. Şimdi, gerek islam ve batı ülkelerinin gerekse Türkiye’nin BM i harekete geçirmek yerine, bölgede tansiyonu yükseltecek, iç savaşları başlatacak söylemlere yönelmesi izahtan varestedir...

 KUDÜS TANTANASI ; BİR PROVAKASYON VE BÜYÜK PLANIN PARÇASIDIR !

Kudüs tantanadır, çünkü ; KUDÜS yukarıda arz ve izah ettiğim üzere zaten İSRAİL’in (BM tarafından henüz onanmamış) Başkentidir. İsrail Devletini tanıyanların ve Birleşmiş Milletlere üye olanların, bunu bilmemesi veya buna ferdi olarak, başka başka gerekçelerle karşı çıkması, havanda su dövmekten başka bir şey değildir.

TÜRKİYEDE İSLAMCILAR VE DEVRİMCİLERİN KUDÜS İTTİFAKI..!

Enteresan, ama doğal..! Türkiye’de, ABD’nin KUDÜS ilanından sonra yükselen tansiyonda sadece AKP liler, sadece islami hassasiyeti olanlar değil, kendilerini devrimci, marksist-leninist, komünist olarak tanımlayanlar da (çoğunluğu dinsiz ve ateist olmasına rağmen) bu orkestrada yer almışlar ve aslında dinlerin Başkenti olması gereken KUDÜS ün, İsrail’in Başkenti olamayacağına dair, tepki yarışına girmişlerdir.

1970 li yılları yaşamış ve Filistin kamplarında silahlı eğitim görmüş devrimci militanlarla çarpışmış biri olarak BEN,  FİLİSTİN denilince zaten irkiliyorum. Çünkü, Suriyenin BEKAA sında filizlenip, kuzey Irak Kandilinde konuşlanan bölücü kürtçü komünistler ve bölücü marksistler, Türk Halk Kurtuluş Ordusu (THKO), THKP-C’liler,  TKPML gb. örgütler Bekaa’ dan önce Filistin’deydiler. Türk sol devrimci hareketi, 1969 dan itibaren (sözde ezilen filistin araplarına destek amacıyla) Filistine gitmiş, ordaki kamplarda silahlı eğitim görerek, geri gelmiş ve Türkiye’de pek çok terör eylemi gerçekleştirmişlerdir.

Suriye-Lübnan-Filistin kamp ve eğitim hareketi 1980 li, 1990 yıllarda dahi devam etmiştir.Filistin  kampları, Türkiyeli devrimcilerin sadece barınma ve iaşe sorunlarını  çözmemiş, kampta kalanlara... aylık dahi verilmiştir. Şimdi bu kamplarla, TÜRKİYE - TÜRK Düşmanlıkları tescil ettirmiş olan bu araplar, bu maddi imkanları Rusyadan mı alıyorlardı, aldılar. Ama Amerikadan da aldılar. Tarih tekerrürden ibarettir deriz de, nedense bu tarihi olayları hemen unuturuz. Bugün Suriyedeki PKK-PYD-IŞİD hangi ülkeler tarafından besleniyor silahlandırılıyor ? Hem Amerika, hem de RUSYA tarafından değil mi ? ÇİN ve İran da katkı sunuyorlar bu masrafa. Ama Suudi Arabistan ve Kuveyt, Katar ve Birleşmiş Milletler de, bu örgütlere maddi finansı o yıllarda sağlamışlardır.

1982 yılına kadar, dış güçlerin bu maddi desteği devam ettirilmiştir. Öyle ya biz 3,5 milyon Suriye’den mülteci aldık ve şimdiye kadar onlara silah vermesek te, para olarak 30-35 milyar dolar para harcadık. Yani, FİLİSTİN deki terör örgütlerimizde, onyıllar boyunca orada yojistik olarak beslenmişler, silahlandırılmışlar ve Türkiye’ye gönderilerek te bizimle savaştırılmışlardır. 1967-2017   50 yıllık dönemde teröre kurban verdiğimiz en az 50.000 insanımız vardır ki, bunların hepsi, işte o FİLİSTİN Kamplarında Cumhuriyete ve Türklüğe karşı yürütülen terörizmin eseridir. Filistinli arapların eseridir...

Filistin Lideri Yaser ARAFAT’ın bizim teröristlerimize kucak açan EL-FETİH örgütünü de, kamplarını da, bu yüzden ben unutmadım. HAMAS ı da unutmadım. El Fetih ile birleşen Hamas, bugün bizim Cumhurbaşkanımızın özel övgülerine mazhar olmuştu, hatırlıyor musunuz ? Bu övgüyü ve ilgiyi hala çözebilmiş değilim. Haaa bugün de Filistin de HAMAS iktidarı vardır ve Türkiye maalesef, HAMAS ı desteklemektedir. Filistindeki ACİLCİLER i, Mihraç URAL ı hatırlayanlar, bu silah ve para hareketlerini iyi bilirler değil mi ?

1967-1968 yıllarında, Türkiye’deki Devrimci gençler, sözde Filistin’e destek, ama Türkiye’yi yıkmak  için Filistin e gittiler. Türkiye İşçi Partisinin gençlerinden olan ; 18  yaşındaki Abdülkadir Yaşargün (Kod adı Mustafa Kemal), 19 Yaşındaki Mustafa Çelik gibiler El fetih hareketine katılmak için, ilk gidenlerdendi. Mustafa Çelik oradaki çatışmalarda öldü.

Deniz Gezmiş’in anılarından da öğreniyoruz ki ; 1969 Haziran ayının son günlerinde, Deniz Gezmiş, ailesine Kuşadası’nda çadır kampına gittiğini söylemiş. Oysa ; Cihan Alptekin, Ömer Erim Süerkan, Fadıl Hasan,  Kuydul Turan ve Yusuf Küpeli‘nin de aralarında olduğu  yoldaşlarıyla, Filistin‘e gitmek için yola çıkmışlar ve valizlerinde de gariban işi dört silah ve onlarca kitap varmış. Gitmişler ve geldiler...Ve terör yapacaklarken, idama mahkum oldular veya güvenlik kuvvetleriyle girdikleri çatışmalarda hayatlarını kaybettiler. Bazıları ise ; kendilerini idam ettirerek,  bir çığır açtılar.

Ayrıca ;  Ermenistan ın haklı davasını destekliyoruz, Türkler Ermenilere jenosit yapmışlardır diyen bir Filistin El fetih Başkanı Yaser ARAFAT ve Filistin El fetih-Hamas Başkanlarından Mahmut Abbas ; "Türk askeri Kıbrıs'da işgalcidir"  "Diyarbakır'ın özgürlüğünü  görmekten memnuniyet duyarız " gibi, bizim için hainlik olan sözlerini, dünya basınına söylemekten, açıkça Türk düşmanlığı yapmaktan çekinmemişlerdir.

İngilizlerin Arap yarımadasına ve Ortadoğuya inmesinden sonra ; Lavrens gibilerin etkisiyle, Halife de olsa Osmanlı düşmanlığı ve Türk düşmanlığı had safhaya ulaşmış ve Arabistan cephesinde,  yüzbinlerce halife ordusunun müslümanTürk askerleri, arkadan vurulmuştur. Emir veren sorumlusu mu ?  Şerif  Hüseyin haini... Kendisini İslam peygamberinin, torunu (seyyid) olarak bile tanıtmıştır. ( Şerif Hüseyin Emir  Faysal ve Kral Abdullah'ın da babasıdır da, Türkiye’de yası tutulan, bayrakları yarıya indirmemize neden olan arap şeyhleri de bunların çocuklarıdır.)

Osmanlı’nın, Filistin’de 1917  ve 1918 yıllarında, İngilizler karşısında ağır bir yenilgi almasında, Şerif  Hüseyin’in isyancı Arap aşiret silahlıları etkendir… -Osmanlı karargahına sık  sık ziyaret yapan Yahudi asıllı kadınlardan oluşan NILI casusluk örgütü etkendir…  İngiltere Hükümetinde önemli etkinliği bulunan Yahudi asıllı Herbert  Samuel, Winston Churchil, Lord Balfour, Walter Rotschild etkendir ve bunların hepsi de ; Türk katliamlarının ve Türklere uygulanan soykırımların mimarlarıdır.

1, Dünya  Savaşı esnasında, Arabistan yarımadasında yaşananlar, unutulmamalıdır. “Türk milletini  arkadan vurmalar !” unutulmamalıdır. Yemen’de, Hicaz’da, Kanal  harekatında, Filistin’de ve Suriye’de Türk ordusu ihanetler çemberinde, sürekli olarak sözde müslüman araplar tarafından, sürekli  arkadan vurulmuş, acı fatura, Anadolu insanına çıkmıştır. 1871 yılında Yemen  bölgesinde çıkan isyanları bastırmak üzere, o bölgeye 1919’a kadar  gönderilen Türk askeri sayısı ; 1.5 milyon civarındadır. Osmanlı Arşivinde  yapılan araştırmalarda, 400.000’i aşkın askerimizin Yemen de şehit ve hayatını kaybettiği  bilgilerine ulaşılmıştır ki, Anadolu, o yıllarda Türksüz ve yetim ve erkeksiz kalmıştır.

Türk askerlerimiz,  1915-18 yılları arasında o bölgede yapılan kaleş savaşlar ve ihanetler sonrasında, Filistin topraklarını terk etmiştir. Sadece Gazze-Birşiba-Kudüs  üçgeninde, yüzlerce toplu mezarda, tahmini sayıları 50 bini bulan... Türk askeri bulunmaktadır. Biliyor muydunuz ? Benim bir dedem de, Yemen de kalmış bir osmanlı askeridir.

Arapların, Türklere, üstelik Halife ordusunun askerlerine yaptıkları kalleşlikler ve arkadan vurmalarla ilgili, o kadar çok trajik destan vardır ki, 1. Dünya Savaşı sonrasında Mısır'da Seydibesir Kuveysna Osmanlı Useray-ı Harbiye Kampı'nda, asit kuyularına atılarak yakılan ve kör edilen 15.000 Türk Mehmetçiğe yapılan vahşetin sır perdesi, halen aydınlatabilmiş değildir. Ve ben, arapları sevmiyorum, arap sevicileri de sevmiyorum...

KUDÜS İÇİN HÖNKÜRDEYEN VE AĞLAYANLAR...

Yukarıda yazdıklarım, o tarihlere ait sadece birkaç anekdot ve birkaç kesittir. Büyük resmi, siz bulun. Ve bulduktan sonra da, halen Kudüsss Kudüsss diye ağlayacaksanız ve Kudüs için tiyatral rol keserek, ABD hükümetine hönkürdeyecekseniz ve hatta yarın Mavi Marmara Gemisinde yaptığınız senaryo gibi, İsrail’e çıkarma yapacaksanız ve one minutlarla bu halkın dini duygularını, halen sömürecekseniz....kusura bakmayın! Ben sizi bu ahvalde ; asla Türk ve asla Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak görmeyeceğim. Ve bu gelişmelerin mimarı, taşeronu olmaya da hevesliyseniz, ben bizzat sizi BEKA SORUNU olarak sayacağım ve asla affetmeyeceğim. Tarih te sizi affetmeyecektir ! 

Ramazan Narin

 

Türkiye Haberleri

Türkiye'nin en zeki 10 ili açıklandı
Büyük İstanbul Depremi için tarih verdi
Meteoroloji'den acil kar uyarısı!
Türklere yasak, Avrupalıya serbest!
Diyanete 4 Bin Personel Alınacak