Koray Aydın: Bahçeli dönemi kapandı

MHP’de delegenin çok güçlü bir değişim iradesi olduğunu söyleyen Koray Aydın, “Değişim kaçınılmaz. Bu irade sel oldu geliyor” dedi. Al Jazeera’nin sorularını yanıtlayan Aydın’a göre son seçimle birlikte MHP’de Bahçeli dönemi bitti.

Genel Başkanlık yarışı yapılıp yapılmayacağı belli değil ama MHP’de üç iddialı isim tüzük kongresi toplanması için harekete geçti. O isimlerden biri Koray Aydın. Daha önce de Devlet Bahçeli’ye karşı genel başkanlık için yarışan Aydın bugün MHP’de değişim iradesinin çok kuvvetli olduğu görüşünde. Al Jazeera’nin sorularını yanıtlayan Koray Aydın’a göre 1 Kasım seçimleriyle birlikte MHP’de Devlet Bahçeli dönemi kapandı. Delegenin durumunu “cinnet hâli” olarak tanımlayan Aydın, MHP’nin küreselleşen dünyanın yeni şartlarına göre pozisyon alamadığını söyledi. Koray Aydın, “Milliyetçiliği kendi sınırları içine hapseden değil dünya şartlarına göre yeni tariflere ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.” diye konuştu.

 

Neden aday oldunuz?

 

Milliyetçi Hareket Partisi’nin hem 80 öncesini hem de 80 sonrasını bütün dönemleriyle yaşamış bir siyasetçiyim. 80 sonrası ne yapılmışsa, bu hareketin içinde ne yaşanmışsa her karesinde varım. Olmadığım, rol almadığım, inisiyatif kullanmadığım tek bir kare yoktur. 80 sonrası herkesin savrulup başka partilere gittiği dönemlerde hapiste yatan ve dışarıda kaçak olan ülküdaşlarımızın yardım organizasyonlarından başlamak üzere, muhafazakâr partinin kuruluşu, ardından MÇP oluşu, isim değiştirirken yaşadığımız iç çalkantılar, liderin MHP’ye dönüş süreci, arkasından rahmetli Türkeş beyin dönüşünden sonra yaşanmış tüm olaylarda ve vefatından sonra 97 kongresinden sonra yaşanan tüm olaylar dahil olmak üzere tüm yaşananların temel aktörlerinden birisiyim. Dolayısıyla ben bu partinin 80 öncesi ve sonrasının ortak hafızası olarak kendimi bir noktaya konumlandırıyorum. Dolayısıyla bu harekete ve bu insanlara karşı sorumluluklarımız var.

 

Ne eksik şu anda MHP’de?

 

Şu anda Milliyetçi Hareket Partisi’nde 18 yıldan beri liderliğimizi yapan Sayın Genel Başkanımızın dönemi bu seçimle beraber kapanmıştır. Bunun nedenlerini konuşmak istemiyorum ama hüküm cümlesi ile bunu bir yere götürmek istiyorum. Bu devir bitti hem MHP’lilerin gönlünde hem de MHP’nin teşkilat kademeleri ve Genel Başkanımızın sık sık zikrettiği “ülkücü irade” nezdinde bu iş bitti. Milliyetçi Hareket Partisi’nde yeni bir dönem başlayacak. Bu yeni dönemin başlangıcının şartlarının oluşmasına Genel Başkanımızın imkân ve fırsat yaratması gerektiğini düşünüyorum. Bu adımı atması gerekiyor. Atmazsa ne olur? Dünyanın sonu değil. Bu değişim kaçınılmaz MHP’de. Çünkü bu konuda oluşmuş inanılmaz, çok güçlü bir irade var. Hatta bu irade sel oldu, aktı geliyor. MHP’ye oy veren kitlelerin neredeyse tamamına yakınında bu irade var. Bunu zorlamak demek MHP’nin kötülüğüne katkı sağlamaktır.

 

Bu bir değişim iradesi mi?

 

Tabii. Bu değişim iradesinin zorlanmaması gerekir. Çünkü aşağıda bu değişim olmadığı takdirde oy vermeyeceğini söyleyen çok geniş bir kitle var. Siyasette oy verenlerle kavga olmaz. Bütün düşüncenin oy verenlerle paralel götürülmesi gerekir.

 

Neden oy vermiyorlar?

 

Bu son seçimlerde yaşananların tüm sorumlusunun Genel Başkan olduğunu düşünüyorlar. Böyle bir irade var. Biz de sahadan geldik hem de kendi seçmenimizle harp ederek geldik. Biz bize oy verecek diğer kitlelerle mücadele ederek geldiğimiz gibi aynı mücadeleyi kendi seçmenimizle de verdik.

 

Siz 1 Kasım seçimlerinde Trabzon’dan aday oldunuz ve seçilemediniz. MHP Trabzon’dan milletvekili çıkaramadı. Siz neden seçilemediniz? Seçmen size ve MHP’ye neden oy vermedi?

 

Bu seçimde seçmen Genel Başkanımızı cezalandırdı. Biz 40 günlük seçim kampanyamızda tüm konuşmalarımızı Genel Başkan üzerinden yapmak, o yönde sorulara cevap vermek durumunda kaldık. Bunun doğruluğu yanlışlığı üzerinde konuşmak, bu konulara girmek istemiyorum ama bu algıyı ben oluşturmadım. Halkta bu algı oluşmuş. Bu algının oluşmasından sorumlu olan kişinin artık bunun gereğini yapması gerektiğini düşünüyoruz.

 

Yönetim bu adımı atmayacak gibi görünüyor. Siz de zaten imza toplamaya başladınız…

 

Biz zaten bu ihtimale karşı bu işleme Türkiye genelinde başlamış durumdayız. İmzanın toplanacağı görülüyor hem de tahmin edilen eşik değerin çok üzerinde olacağı görülüyor. 245 delegenin çok üzerinde bir sayı olacağı görülüyor.

 

Çok üzerinde olduğu zaman Genel Merkez açısından ne ifade eder?

 

Her şeye rağmen il başkanlığından, ilçe başkanlığından feragat etmeyi göze alarak, karşısında kılıç çekmiş birine karşı bunu yapmak demek gemileri yakmak manasına geliyor. Bu müthiş bir kararlılık.

 

Ne kadar zaman alacak bu süreç?

 

15-20 gün alabilir. Sonra bunları birleştirerek Genel Merkez’e tek elden göndereceğiz.

 

Yeterli imzayı toplasanız bile MYK onay vermeyeceği için kongrenin toplanmayacağı yönünde bilgiler geliyor Genel Merkez’den? Delegelerin partiden ihraç edilebileceği belirtiliyor.

 

Biz ne ihraçtan, ne bir yasal işlemden korkarız. Delege de korkmuyor hem de hiç korkmuyor. O imzayı verenler hiç korkmayanlar. Bu sözlerin hiçbir tanesinin tesir etme şansı yok. Müthiş bir kararlılık var. Bu konuda ısrarcı olmak MHP’ye büyük bir kötülük yapmak demektir.

 

Neden ısrarcı yönetim?

 

Onu bilemiyorum. Sayın Genel Başkanımızın bu kötülüğü yapacağını düşünmüyorum. Sağduyulu davranacağını, harekete karşı sorumluluğunun gereğini yerine getireceğini düşünüyorum. Bunun görülmemesini kabul edemiyorum. Bu bir cinnet hali.

 

Kimin cinneti?

 

Delegenin cinnet hali. İl Başkanı'nı arıyorlar, “Devlet beyi destekleme açıklaması yap” diyorlar, yapmıyor. Onlarca il var, yapmadılar, direndiler. Yaptırabildikleri birkaç tane il oldu, o il başkanlarının bile oy vermeyeceğini biliyorum. Onlarla da konuşuyoruz.

 

Genel Başkan partiyi “CHP’lileştirmekten” söz etti….

 

Ben kavramlar üzerinden konuşmam, o ne demekse onu da bilmiyorum. Biz çocukluğumuzdan beri gözümüzü burada açtık, o fikirleri benimsedik, onun fiili uygulayıcısı olarak elimizi taşın altına koyarak da siyaset yaptık. Bu adımı atmanın da şart olduğunu düşünüyorum.

 

Sizinle ilgili yapılan değerlendirmelerde, “Son ana kadar Genel Başkan’ın yanındaydı, hatta Genel Başkan O’nu Meclis Başkanvekili yaptı” gibi sözler söyleniyor. Neden son ana kadar yönetimin yanındaydınız? Ya da yönetimin yanında mıydınız?

 

Benim bir görevde olmam birinin yanında veya karşısında olduğum anlamına gelmez. Bu görevler bize birinin lütfu ya da ihsanı değildir. Biz bu görevleri hareket içindeki müktesebatımızla alıyoruz, kimse bize bir ikramda bulunmuyor. Çünkü ben 97 kongresinde Devlet beyi desteklerken partinin genel sekreteriydim. Bir ünvan sahibiydim, o zaman 23 kişilik divanda 22 kişi Tuğrul beyi tuttu bir tek ben Devlet Bey'i tuttum. Benim tavır koymam yeni değil ki… Bütün MHP çizgisinde her hareketim kendi doğrularım konusundaki kararlılığımın göstergesidir. 92 yılındaki MHP kongresinde Türkeş Bey'in listesine karşı parti içinde liste çıkarmış birisiyim. Kavgalar oldu, yakınlarım salon içinde itilip kakıldı. Ben kendi doğrularını korkmadan, çekinmeden hayata geçirme kararlılığı olan birisiyim. 2012’de ben adayken milletvekiliydim. 2011 seçimlerinde milletvekili seçildiğimde hemen iki gün sonra “Bu sözlerim MHP’nin Genel Merkezi'ne, bir parti hep kazanıyor, muhalefetin kendine çeki düzen vermesi gerek” diye yaptığım açıklamalar var. Ben doğrultu tutarlılığı olan bir siyasetçiyim. Buradan bana bir şey yapıştırmaya çalışmak bana tutmaz. Benim için görev, makam hiçbir anlam ifade etmez. Ben nefer olmayı da iyi bilen bir siyasetçiyim.

 

Siz delegeye ve seçmene nasıl bir MHP vaat ediyorsunuz?

 

MHP fikri düzeyi itibarıyla gelişmeci bir partidir. Bizim 9 ündemizden bir tanesi de budur. Gelişmeciliği temel ilke haline getirmiş bir siyasi hareket dünyanın gelişimine uygun olarak da fikirlerini o şartlara uyarlayarak, kendi içinde yapacağı tartışmalarla kendisini yeni şartlara göre de tarif ederek kendisini yeniden konumlandırmalıdır. Zaten siyasal hareketler bunu yapamazlarsa çok uzun ömürlü olamazlar ve geniş kitlelerle de buluşamazlar.

 

Bugün bu yapılamıyor mu MHP’de?

 

Ben bunun yapıldığını düşünmüyorum. Ben en belirgin vasfım olarak kendimi oyun kurucu bir siyasetçi olarak görüyorum. Yönetme, tanzim etme yönünde de iyi olduğumu düşünüyorum. MHP’nin tılsımlı, süslü, günün moda tabiriyle rüzgar iyi esiyor türünden aktörlere ihtiyacı yok. MHP’nin, partiyi çok iyi tanıyan, onu bugünün şartlarına uyarlayacak cesaret ve kabiliyeti olan insanlar tarafından yönetilmesi gerektiğini düşünüyorum.

 

Bir örnek verebilir misiniz?

 

Bugünün şartlarında yeni yeni kavramlar var. Küreselleşme var mesela. Dünya birbiriyle entegre olmuş, bir çok alanda ülkeler arasında muazzam işbirliği zeminleri oluşturulmuş. Milliyetçiliği kendi sınırları içine hapseden değil dünya şartlarına göre yeni tariflere ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Ve bunun da doğru sözcüler kanalıyla MHP tarafından topluma sunulması gerektiğini düşünüyorum. MHP’nin ciddi bir entelektüel birikimi var. MHP oradan alacağı itici güçle yeni hedeflere yönelmelidir.

 

Türkiye de AK Parti seçmeni dahil seçmen grubunun büyük bölümünün kendisini milliyetçi olarak tanımladığı biliniyor. MHP o seçmen kitlesine neden hitap edemiyor? Milliyetçilik dar bir kalıpta mı ele alınıyor?

 

Ben milliyetçi, mukaddesatçı, demokrat bir tabana oturmamız gerektiğini düşünüyorum. Türkiye’nin de merkezini oluşturan bu siyasal haritanın üzerine konumlanmalıdır MHP. Bu alanların tarifleri doğru yapılarak kadro zenginleştirmesi ve çeşitlendirmesini insan kaynakları metoduyla hayata geçirmek lazım. Ben bunlara hazır bir siyasetçiyim. MHP bu kadro çeşitlendirmesini iyi yaparsa doğru bir yönetim anlayışıyla bu kitlelerle buluşur. AKP’yi terk etmeye hazır büyük bir kitle var. Kerhen oy veriyorlar. Yolsuzlukların olduğunu, diktatörlüğe doğru gittiğimizi biliyorlar. Ama alternatif merkezin doğru konumlanmaması ve kendi anlatacak doğru bir dil ve üslup bulamamasının biz MHP olarak sıkıntısını çekiyoruz.

 

HDP üzerinden de bir tartışma var. Sizin bu konudaki yaklaşımınız Genel Merkez ile örtüşüyor mu?

 

Bir bölücülük meseleniz varsa bunun tartışmasının yapılması da normaldir. Ama Milliyetçi Hareket Partisi bu işin bir tarafında kendi düşüncelerini aktarırken bu işi halkla buluşturacak bir yol ve yöntem bulmalıdır. İçinde halkın olmadığı bir fikir egzersizi kitleselleşemez. MHP’nin böyle bir sıkıntısı var. Terörün gücü ve onun çizdiği alana hapsedilmiş milyonlarca seçmenimiz var. Biz bunlarla bir dil ve üslup birliği kurmalıyız. Biz 80 öncesinde ülkücü gençlik olarak Kürtçe dergi yayınlardık. O bölgede özellikle Zaza’lar içinde çok güçlüydük. Şimdi bağlar kopmuşsa, araya uçurum girmişse oraya yönelik bir dil ve üslup oluşturamamanın sıkıntısını çekiyor Milliyetçi Hareket Partisi.

 

80 öncesinden örnek verdiniz ama Kürt seçmenin profili çok değişti zaman içinde…

 

İşte o değişime uygun olarak sen de dil ve üslubunu ona göre uyarlayacaksın. Ben sabit kalan bir MHP’den söz etmiyorum. Gelişen dünya şartlarına göre dilin ve üslubun ahengini, ritmini sen ayarlayacaksın. Bunlar tartışılacak meseleler. Atölye gibi oturup çalışıp, insanlara yeni sözler söyleyebilmeliyiz. Kardeşlik hukukunu dahi anlatmak yeni bir dil ister bence. Eski söylemlerin yerine yeni bir dil gerek. MHP o dili oluşturur, o birikimi var.

 

Kaynak: Al Jazeera

Türkiye Haberleri

3 ilde daha okullar tatil edildi
17 ilde okullara kar tatili
500 TL'LİK BANKNOT GELİYOR
Marmara depremi için tarih verdi
MHP ESKİ İL BAŞKANI DUALARLA ANILDI