12 Eylül'ün gök ekinler gibi biçtiği günlerden Ergenekon, Balyoz ve bilmem hangi kumpasına uğrayan nesillerin çocukları yerine ağabeyleri olmuştuk çoktan. '10 Eylül 1977 Kadir Gecesi'nde şehadete ulaşan yüceler yücesi şehid Erdem Arabacı'nın adını koymuştuk oğlumuza... Bizim 15 Nisan 1978'den geldiğimizi unutmuştu haytalar. Canım memleketim bu soysuzların adını bile henüz öğrenmemişken mensuplarımızı devşirmeye kalkışmalarına isyan ederek vuruştuk 1982 yılında bu alçaklarla. Bir posttan 2 ya da 3 ayrı deri çıkarılamaz. İdealist, Türk milliyetçisi, Atatürk'ün izinden ayrılmayan ülkü erinden Feto gömleği biçmek ancak şizofren diktatör bozuntularına yakışır. Yaşamı boyunca iradesini aşk derecesinde sevdiklerine dahi devretmeyerek, tercihini her daim direnişten yana kullananların "hayır hizmet" adı altında kolaycasına toplayamayacağı bir postun ete-kemiğe bürünmüş halimizdir adımız. Bizleri devşiremedikleri gibi, devşirilenlerden olmayacağımızı da en iyi fil dişi kuleleri işgal ederek tepeden seyredenlerle, bu kutlu mücadelenin zekatını dahi ödeyememiş şaşkınlar, gaflet ve hatta ihanet içinde olanlar bilir... Bizlerin derisinden "FETÖ" derisi çıkararak, Adriyatik'ten Çin Denizi'ne kadar olan muhteşem coğrafyada taşeronluk üstlenmeye kalkışanlar Yunus ile Yavuz arasındaki farkı fark edemeyecek kadar cahil ya da bilinçli ajandır.
***
Er kişi olun ey alçaklar! Ya çadırınızda oynaşlarınızın koynuna sığının ya da meydanlarda erkekçe savaşın!
Ey dijital terörün unsurları ile kumpas kuranlar. Tapındıkları gücün gölgesinde pusu atanlar! Ucuzlaşmış, köhneleşmiş manevralarınızın bizlere sökmeyeceğini anladığınızda sözlere nerelerin dar geleceğini anlamanız için vaktin sona ermek olduğunun bilmem farkında mısınız! Çoktan unuttuk izzet-i ikbali, elimizin tersi ile ittik makamları. Bereketlidir evet bu topraklar. Hain kadar vatansever fışkırır tarlalarında. Mayası da, tohumu da sağlamdır ektiklerimizin. Ürettiğimiz de tükettiğimiz de helalindendir. Biz haram yemedik. Kursağında haram lokma ile minnet borcu olan düşünsün geleceğini, bizim kursağımızdan geçmedi hiç! Sökmez bize iş birliktelikte takılan ters kelepçe... Karakolunuz, hücre ve hapishanelerinizin yedi katını patlatır yükseliriz gök yüzüne.
***
Nezaretin kapısından dahi geçmeyen ülküsüzler, ülkücüler adına ahkam keser olmuş duyduğumuza göre... Gölgesinden korkanlar Kara Kaan ile iş tutar olmuş öyle mi? "Dönen dönsün yolundan ben dönmezem, yolumdan" diyen Pir Sultan'ın yolundayız. Alçaklığın da bir sınırı vardır. (Çukurlar) Düştüğünüz gayyadan sizi kimler çıkarır bilemeyiz. İşte meydan! Biz Çögen Tepesi'nde mitralyöze kılıç çeken Enver Bey'in Resneli Niyazi, Kuşçubaşı Eşref, Telgrafçı Hamdi'nin, Sakarya'da Akdeniz'i hedefleyen Gazi Mustafa Kemal'in, Edirne sınırında "ben kaçarsam beni de vurun" diyen Üsteğmen Alparslan'ın askerleriyiz. Biz! Ölümlerle eğlenen Tuna yürekli Türkleriz.
Kainatın soytarısının sofrasından badelenenler ile komşunun bahçesinden meyve çalan uğursuzlar... Ve bizim mahallede salyangoz satmaya kalkışan kardinalin köleleri, Alamut'un Haşhaşileri siz kimsiniz? Sahi ulan, bizi ters kelepçe ile diz çöktürmeye kalkışan imam kılığına girmiş Fetö'nün zağarları, Amerika'nın köpekleri, plazaların lejyonerleri siz kimsiniz?