İsrail eski başbakanı Ehud Olmert, bir televizyon programında “Suriye'yi iç savaşa soktuk, çünkü Esad bizimle olma teklifimizi reddetti. Suriye’deki bütün terör örgütleri Esad’a karşı kuruldu ve bazı ülkeler komik bir şekilde bunun bir özgürlük mücadelesi olduğuna inanıyor.” dedi.
Dr. Naim Babüroğlu, bu açıklama üzerine “Suriye’deki iç savaşı, halk hareketi ve özgürlük hareketi olarak görenler İsrail’in projesine hizmet etmiş.” yorumunu yaptı...
***
Çok sayıda bebek ve çocuk dahil 3 bine yakın Filistinliyi hava bombardımanı ile katleden İsrail’e bu fırsatı kim verdi? Hamas saldırısı değil mi? Öyleyse Hamas’ın tarihçesini sorgulayanlara karşı, “İsrail haklı mı yani?” diye soranlar kime hizmet etmiş oluyor?
Konuyu akıl, mantık ve doğru bilgi süzgecinden geçirmeden sadece duygusal tepkiler vermek hiçbir işe yaramaz. Bu tutumun Filistin halkına da hiçbir faydası yoktur.
Tabii ki insan olan herkes, Hamas saldırısını gerekçe gösteren İsrail’in etnik temizliğe hatta soykırıma girişmesine karşı durmalıdır. Fakat konuyla ilgili geçekleri de bilmek gerekir.
***
Yaşanan olayları, bilgi temelinde değerlendiren, Suay Karaman, “Azim ve Karar” sitesindeki yazısında bakın neler söylüyor:
* “Haydut bir devlet olan İsrail'e karşı Filistinliler haklı bir mücadele vermektedir. Fakat bugüne kadar Hamas'ın yaptığı her eylem, İsrail'e yaramıştır. Hamas, Mossad ajanlarının cirit attığı bir oluşumdur. Bu saldırıyla Hamas, İsrail'de muhalefet ile iktidarın birleştirilmesini sağladı ve hükümete alan kazandırdı. Zaten İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun 2019 yılında kendi partisinin üyelerine, ‘Filistin devletinin kurulmasını engellemek isteyen herkes, Hamas'ı desteklemek zorundadır çünkü bu bizim stratejimizin bir parçasıdır’ demesi bazı bilinmeyenleri açığa çıkartmaktadır.
*Dünyanın en gelişmiş haber alma örgütlerinden birine sahip İsrail'in, böyle bir saldırıya hazırlıksız olarak yakalanması normal değildir. Zaten Mısırlı yetkililer Hamas'ın saldırı hazırlığı konusunda İsrail'i uyardıklarını söylediler ancak İsrail bu iddiayı kabul etmedi. Yolsuzluk soruşturmalarıyla karşı karşıya kalan başbakan Netanyahu'nun hapse düşmesi, böyle bir saldırıyla ötelenmiştir. Üstelik İsrail'de ciddi bir yönetim sorunu bulunmaktadır çünkü Yahudi halkı arasındaki kutuplaşma, İsrail'in bekasını tehdit edecek boyutlara ulaşmıştır. Yahudi halkını birleştirecek ciddi bir çatışmaya ihtiyaç vardı; işte bu olay ile Yahudi halkının tekrar birleşmesi sağlandı.”
***
Suriye’deki terör örgütleri ile başladık, diğer terör örgütleri ile ilgili net bir iddiayı da ben hatırlatayım...
Bir ara ABD Başkan aday adayı Lyndon LaRouche, 21 Haziran 2001 tarihinde, ABD'nin devlet sekreteri Madeleine Albright'a sunduğu ve dönemin Savunma Bakanı William Cohen, CIA Başkanı George Tennet, Senato Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Joseph Biden ve daha birkaç önemli devlet yetkilisine verdiği memorandumda, "Terörizmin sponsorluğunu yapan ülkeler listesine İngiltere'nin de konulması gerekir" başlığını kullanmış ve Usame Bin Ladin'in 1996 yılının Temmuz ayında Londra'da bulunduğunu, tedavi gördüğünü, BBC ve The Independent gazetesine sık sık demeç verdiğini hatırlatmıştı...
LaRouche, Müslüman Kardeşler, El Cihad, Hamas, İslam Ordusu, PKK ve Tamiller gibi örgütlerin Londra'da merkezleri bulunduğunu belirtmiş ve ABD tarafından listesi çıkarılan 30 örgütten 16'sına İngiltere'nin askeri eğitim veya lojistik destek verdiğini bildirmişti.
Afganistan, Suriye veya Filistin... Taktik hep aynı... Terörize ettikleri gruplar sayesinde İslam ülkelerine askeri müdahalede bulunuyorlar. El Kaide ve Taliban kimin eseridir? IŞİD’i kurdurup, Suriye’ye gönderen, sonra da IŞİD ile mücadele ediyor bahanesiyle ordulaştırdığı PKK/YPG için “Bölgedeki kara kuvvetlerimiz” diyen ABD değil mi?
Akıl kullanmak bu kadar zor mu?
Arslan Bulut / Yeniçağ