CHP Denizli Milletvekili Kazım Arslan, 15 Temmuz darbe girişimi ve 16 Nisan referandumu sonrası getirilen yasa düzenlemelerinin toplumu şeriatla baskı altına almaya adandığını belirtti. Yeni Nüfus Hizmetleri Kanun Tasarısında yer alan müftülere nikah kıyma, yeni doğumları nüfus dairelerine sözlü bildirmeyi yeterli sayma maddelerinin şeriat düzenine davetiye olduğunu şu sözlerle savundu:
YENİ ŞERİAT KOALİSYONU İKTİDARDA
“15 Temmuz’da bir din istismarcısı grubun, FETÖ’nün başaramadığını şimdi başka bir şeriat koalisyonu yapmaya kalkıyor. Devleti yeni tarikatların paylaşım alanına bırakan bu iktidar, Meclis’ten ön kapıdan kovduğumuz çocuk yaşta evlilikleri şimdi arka kapıdan müftülükler eliyle getirmeye kalkıyor. Nüfus Hizmetleri Kanun Tasarısında önce müftülere resmi nikah kıyma yetkisi verenler, aynı tasarıda yeni doğumları nüfus müdürlüklerine sözlü olarak bildirmeyi yeterli sayıyor. Böylece evlilik dışı dünyaya gelen çocukları tek taraflı kayıt durumuna imkan veriyor.
ÇOCUK İSTİSMARCILARINA YASA KILIFI DİKTİRMEYİZ
Çocuk istismarına, resmi olmayan evliliklere, tecavüz sonucu doğumlara yasal kılıf dikmeye kalkanlar, toplumun tecavüz, kadın cinayeti, çocuk evliliği konusundaki hassasiyetini gördü, şimdi arkadan dolanmaya kalkıyorlar. Müftüye nikah kıyma yetkisi hem şer’i anlayışa davettir hem de zorla evlendirmeleri, çocuk yaşta evlilikleri göz önünden kaçırmaya kalkmaktır. Ayrıca çok eşliliğin önünü açan, onun altyapısını oluşturan bir düzenlemedir.
BELEDİYELER NİKAH VE CENAZE HİZMETLERİNDE YARIŞIRKEN BU NEYİN NESİ?
“Önce resmi nikah, sonra istenirse dini nikah” kıyma kuralında ısrar etmesi gereken devlet, toplumsal yaşamın kurallarını ihlal eden uygulamaların yanında saf tutamaz. Yanlışı eğip bükmek, dosdoğru gitmek varken yanlışın arkasından dolaşmak, aileyi, kadını ve çocukları koruması gereken devlete yakışmaz. Belediyelerin bugün en övündüğü iki hizmetten birisi evlilik, diğeri de cenaze hizmetidir. Hangi belediyede bu hizmet yavaş ya da aksak yürüdü ki bu yasa tasarısını getiriyorsunuz?
15 TEMMUZ SONRASI ŞERİAT DÜZENLEMELERİ NELER?
Milli Eğitim’de İslam hukukuna dayalı evlenme boşanma kuralları derste okutulacak, cin ve cihad açıklaması verilecek, uydurma hadislerin derslerde okunmasına yol açılacak. Diyanet İşleri tarikatlar buluşması düzenleyecek, kamu kurumları FETÖ’den boşalan yeri kapmaya talip tarikatlara pay edilecek… İşe girmede, ihale almada din ve tarikat temel belirleyici olacak. Askeri okul mülakatlarında kimi adaylara “Türkiye şeriatla mı laik Cumhuriyetle mi yönetilmeli” diye sorulacak. Tüm bunlar 15 Temmuz sonrasının ürünüdür ve ne yazık ki bunlar yaşanmaktadır.
LAİKLİĞE GÖZ DİKİLMİŞTİR
15 Temmuz sonrasındaki bu gelişmeleri bir düşünün, şimdi de Nüfus Hizmetlerinde değişiklik yapacak tasarıyı düşünün. Çocuğa şeriata göre evlenme ve boşanma öğretilecek, o çocuk evinden koparılıp küçük yaşta müftü önünde evlenmeye götürülecek, aynı çocuk ufak yaşta doğum yaptığında aileler sözlü olarak bebeği nüfusa kaydettirecek… Laiklik hiç bu kadar rafa kaldırılmamıştı. Geldiğimiz aşama 15 Temmuz’daki hain din bezirganı darbenin dahi hayal edemeyeceği hızda bir şeriat düzeni getirmenin diğer adıdır. 20 Temmuz ve sonrasında ilerleyen darbe girişimi ile sivil darbe yapılmakta, devletin laik düzeni ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır. Türkiye’de çocuklarına, yaşam tarzına, tercihlerine gözü gibi bakan her vatandaşın bu sinsi yasa maddelerine karşı koyması gerekmektedir. Tasarının bu maddeleri geri çekilmelidir. TBMM'de bunun mücadelesini yapacağız. Kadınlarımızın da bu değişiklikleri ciddiye alarak gerekli tavrı ortaya koymaları gerekmektedir. Ön kapıdan Cumhuriyet sayesinde kovduğumuz şeriatı, kadın-erkek eşitsizliğini, kul köle olmayı, 15 Temmuz sonrasında arka kapıdan içeri almaya kalkanlara karşı, kararlı bir tepki verelim, dik duruşumuzu gösterelim. Gün birlik olma zamanı, dayanışma ve laikliğe sahip çıkma zamanıdır."