Cumhuriyet Halk Partisi Denizli İl Başkanı Av. Mahir Akbaba
Bir hukukçu olarak bu karardan hicap duyuyorum. Ne esas ne de usul bakımından hukuki, somut ve geçerli olarak gerekçelendirilemeyen bu karar; tarihe utanç kararı olacak geçecek bir hukuk cinayeti ve demokrasi ayıbıdır.
Öyle ki, bu kararla, demokrasinin çoktan gasp edilen hukukun üstünlüğü ve kuvvetler ayrılığından gayrı geriye kalan tek emaresi olan seçme ve seçilme hakkı da gasp edilmiş, sandığın namusuna halel getirilmiştir.
Yüksek Seçim Kurulu, kurulduğu 1950 yılından bu yana böyle bir itiraz sürecine ve böylesine siyasi bir karara imza atmamıştı. Artık Yüksek Seçim Kurulu’nun nerede ve zaman duracağı belirsiz çünkü Yüksek Seçim Kurulu yasaların ve yerleşik uygulamaların dışına siyasi baskılar sebebiyle bir kere çıktı !
Bir kereden bir şey çıkmaz diyen Yüksek Seçim Kurulu’nun bu kararı, ileride ayaklarına dolaşacak bir karar olacak. Zira en yalın şekilde sorarsak: Eğer sandık kurullarında şaibe varsa, 16 Nisan Anayasa Referandumu, 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı, Milletvekili Seçimleri ve 31 Mart’ta Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimiyle aynı sandıkta ve aynı zarflarla yapılan ilçe belediye başkanlığı, belediye meclis üyeliği seçimleri de aynı kıstasla neden yenilenmemektedir ?
Bu sorunun tek yanıtı: 31 Mart Kararı’nın, hukuki değil tamamen siyasi bir karar olmasıdır.
Yüksek Seçim Kurulu sandıklarda hiçbir usulsüzlük olmamasına rağmen tüm oyları iptal edip, tüm seçmenlerin iradelerini yok sayıp, halkın açık tercihini ayaklar altına alarak çöpe atmıştır. Yani faturayı, günahsız seçmene kesmiştir.
Oysa aynı Yüksek Seçim Kurulu, bundan önceki hiçbir seçimde, sonucu, seçmene fatura etmemiş, seçmeni cezalandırmamıştı.
31 Mart Kararı ile milletimizin iradesini yok sayanları, bu iradenin gasp edilebileceğini sananları siyasi olarak bu kararın alınmasında payı ve katkısı olanları tarih unutmayacak, affetmeyecektir.
Yüksek Seçim Kurulu Üyelerinin, seçmene karşı işledikleri suç sebebiyle topluca istifa etmesi gerekmektedir.
Ülkemizde ekonomik sıkıntılar artık taşınamaz hale gelirken, huzursuzluk her geçen gün artarken, içeride ve dışarıda güvenlik riskleri giderek belirginleşirken, buna bir de bizzat ülkeyi yönetenler tarafından yönetimde meşruiyet krizi eklenmiştir. Ne yazık ki hak, hukuk ve adalet kavramlarının içi tek bir kişinin isteği ile boşaltılmış, hem partinin hem de devletin başına aynı kişiyi oturtan partili cumhurbaşkanlığı sistemi, iktidar partisi ile devlet arasındaki sınırları yok etmiştir. Ve bu sistem, demokrasimizin önündeki en büyük tehdittir.
Bizler biliyoruz ki: 31 Mart'ta Honaz’ımızda ve İstanbul'umuzda milletimiz sandığa giderek tercihini yapmış, iradesini ortaya koymuş, kararını vermiş, başkanlarını seçmiştir.
Honaz'ın Belediye Başkanı Yüksel Kepenek, İstanbul'un Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'dur.
Biz Denizli İl Örgütü olarak Honaz'ımız için seçim seferberliği ilan etmiştik, 2 Haziran'dan sonra Genel Merkez'imizin vereceği her türlü görevi ve İstanbul İl Başkanlığı'mızın tüm ricalarını yerine getirmek için üstümüze düşeni fazlasıyla yapacağız.
Bugün itibariyle İstanbul'daki Denizli Dernekleri ile temasa geçildi, artık İstanbul'umuz için de çalışmalarımıza başlayacağız.
Hem Honaz’ımızda hem de İstanbul’umuzda bize oy veren herkes ile el ele vererek, birlikte yürüyeceğimize inancım tam. Zira zafer inananlarındır, zafer hak edenlerindir. Biz haklıyız, bir kere daha hem sahada hem sandıkta hem de masada kazanacağız çünkü bizler dün birlikte çalıştık, birlikte yorulduk ve birlikte kazandık, bugün de birlikte kazanacağız, asla haksızlık, hukuksuzluk karşısında yenilmeyeceğiz, diz çökenlerden, hakkımızdan vazgeçenlerden olmayacağız.
İl Başkanları olarak soğukkanlı düşünerek, mantıksal ve uyumlu bir çalışma ile örgüt disiplini içinde davranarak, Honaz’lı ve İstanbul’lu seçmenlerimizin hakkına, iradesine bir kere daha sahip çıkacağız.
Demokrasiye inanan, hak, hukuk ve adalet duygusunu içinde taşıyan, siyasi düşüncesi ve parti aidiyeti ne olursa olsun, tüm yurttaşlarımıza elimizi uzatıyoruz. Bu uzatılan elin 2 Haziran’da Honaz’ımızda ve 23 Haziran’da İstanbul’umuzda kuvvetli bir şekilde tutulacağına, demokratik mücadelemize güç katacağına ve 31 Mart’tan çok daha büyük bir zafere ulaşacağımıza yürekten inanıyoruz.
Honaz'ımızda da, İstanbul'umuzda da kazandıklarımız, kazanacaklarımızın teminatıdır.
Egemenlik kayıtsız şartsız milletimizin olacaktır…
AK Parti Denizli İl Başkanı Necip Filiz
Yüksek seçim kurulunun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için AK Parti’nin delilleriyle ortaya koyduğu olağanüstü itirazı değerlendirip seçimin yenilenmesine karar verdiğini ve adaletin yerini bulduğunu belirten AK Parti Denizli İl Başkanı Necip Filiz; “Seçimlerde İstanbuldaki usulsüzlüğün YSK tarafından da teyid edildiğini ve seçimin yenilenmesi kararını aldığını vurgulayarak alınan bu kararın ülkemiz ve İstanbul’umuz için hayırlı olmasını temenni ediyorum” dedi.
İstanbul seçimlerine ilişkin baştan beri ileri sürülen iddiaların somut ve net olduğunu, AK Parti tarafından hukuken ortaya koyulan ve sunulan delillerin YSK tarafından dikkate alındığına işaret eden Başkan Filiz açıklamasında devamla şu ifadelere yer verdi:
“İtiraz en doğal, en yasal haktır. Belgelere dayanan ve teyid edilmiş iddialarımız, suç duyurusunda bulunacak kadar ciddiye alınmıştır, doğru görülmüştür ve yerinde görülmüştür. Sonuç ne olursa olsun seçimler, kanunlarımıza ve prosedüre göre gerçekleştirilmelidir. Bu kurallara uyulmaması hâlinde seçilmişlerin meşruiyeti hakkında soru işaretleri ortaya çıkacak, demokrasimizin temelleri zayıflatılmış olacaktır. Sandık kurulu üyelerinin neredeyse üçte 1'inin kanuna aykırı atanmış olmasını kimse masum bir hata olarak izah edemez. Seçim iptalleri Türkiye’de ve Dünya’da ilk defa yaşanmıyor. Önemli olan vatandaşımızın oyunun heba olmaması, milli iradenin net olarak ortaya çıkmasıdır. Bu süreç gayet normaldir. O yüzden birilerinin yaptıkları gibi demogojiye gerek yoktur. Algı operasyonu yapmaya gerek yoktur. Madem kazandınız o zaman tekrar halka gitmekten neden korkuyorsunuz. Demokrasiden ve halktan korkmayın. CHP, 2014’te Yalova’ya itiraz etti istediği neticeyi aldı. Diğer partiler yapınca normal AK Parti yapınca anormal mi? YSK kararı sonrası Ekrem İmamoğlu destekçileri sokaklara çıkmış terör örgütleri’nin sloganlarını atıyor. Kaos yaratılmak isteniyor. Hukuka saygı duyunuz lütfen.
Sanatçılarımız; Sınırlarımızdaki askerlerimize moral desteği verince, Cumhurbaşkanımız ve AK Parti’nin ülkemiz için yaptıkları icraatları övünce “Saray Yalakası” olacak, Ekrem İmamoğlu’na destek verince “ Sanatçı Konuşur” diyeceksiniz. Dün “YSK benim güvendiğim tek kurumdur, tüm Türkiye’nin güvenini kazanmıştır” diyeceksiniz,bugün yenileme kararı sonrası YSK’yı kınayıp ihanetle suçlayacaksınız. Bu nasıl bir iki yüzlülüktür.
YSK mazbatayı birinden alıp bir diğerine vermedi. “Ortada şaibeli bir durum var, sağlam deliller var, tekrar yarışın” dedi. Bu öfke ve tedirginlik niye? Demokrasi içerisinde ve hukuk içerisinde yapılan başvuruları gayrimeşru gibi göstermeye çalışıyorlar. Bu kadar kine, bu kadar öfkeye, bu kadar telaşa, bu şekildeki tehdit cümlelerine hiçbir şekilde gerek yok. Kendinden emin olanın sükunetini koruması lazım.
'AK Parti'nin YSK üzerinde baskı kurduğunu' söyleyenlere; 'Hakimleri Kızılay'da yürütmeyiz' 'Kızılay'da yürürseniz yüzünüze tükürürIer' 'Sizi Yüce Divan'da yargılarlar' sözlerini hatırlatmak isterim. Kim kimin üzerinde baskı kurmaya çalışıyor daha net anlaşılır.
Bu seçimde dikkat edilmesi gereken sahte mağduriyet algısıdır. Oyları çalınan Sayın Binali Yıldırım bey, ama nedense mağdur olan Ekrem İmamoğlu gibi algı yaratılıyor. Aşırı yaygara yaparak mağduriyet algısı yaratılmaya çalışılıyor. Seçmenleri bekleyen en büyük tuzak bu. Ancak milletimiz her zamanki gibi gerçeklerin farkındadır ve gereken cevabı sandıkta verecektir. Millet iradesi yerini bulacak ve tekrar demokrasi kazanacaktır. 23 Haziran seçimi, İstanbul'umuz için hayırlı ve güzel sonuçlara vesile olsun inşallah.”