Hüseyin Gazi Türbesi, Ankara'nın Mamak ilçesine bağlı Hüseyin Gazi semtinde yer alan, tarihi ve dini önemi büyük bir yapıdır. Türbe, Anadolu'ya gelen Türkmen topluluklarının inanç merkezlerinden biri olarak kabul edilir ve 13. yüzyılda Alevi-Bektaşi geleneklerine uygun olarak bir tekke olarak kurulmuştur. Hüseyingazi Dağı'nın tepesinde konumlandırılmıştır. Hüseyin Gazi Tekkesi kurulduğu andan itibaren Anadolu Aleviliğinin ziyaret merkezlerinden biri olmuştur. Günümüzde bu özelliğini devam ettirmekte, çok sayıda ziyaretçi ağırlamaktadır.
Anadolu'nun Türkleşmesi sürecinde Horasan'dan gelen erenler, özellikle Türkmen nüfusunun yoğun olduğu bölgelerde manevi rehberler olarak önemli roller üstlenmişlerdir. Bu erenlerden biri de Hüseyin Gazi olarak bilinir. Hüseyin Gazi'nin kimliği ve hayatı hakkında çok fazla bilgi bulunmamakla birlikte, ona dair anlatılanlar genellikle efsaneler üzerine kuruludur. Bu efsanelerde, Hüseyin Gazi'nin bir Türk komutanı olduğu, Anadolu'ya bir uç beyi olarak geldiği ve ünlü kahraman Battal Gazi'nin babası olduğu yönündedir.
Bazı kaynaklar, Hüseyin Gazi'nin Arap kökenli bir Abbasi savaşçısı olduğunu ve Bizans'a karşı mücadele ederken şehit düştüğünü ileri sürülmektedir. Batılı araştırmacı F.W.Hasluck efsanelerden çıkartarak şu bilgileri aktarmaktadır: “Malatya seraskerinin kardeşi olan Hüseyin Gazi’nin Angora’ya (Ankara) bir saldırı sırasında başı kesilmiş, Hüseyin Gazi kesik başını şehirden 1,5 saat uzaklıktaki dağa koltuğunun altında taşımıştır. O dağ şimdi Hüseyin Gazi’nin Türbesinin olduğu Hüseyingazi Dağı’dır.
Hüseyin Gazi hakkında en çok bilgiyi Battal Gazi Destanı’ndan alabiliyoruz. Battal gazi Destanı’nda anlatıldığına göre Hüseyin Gazi Malatya Seraskeridir. Avlanmayı çok sevdiği için zaman zaman geyik avına çıkmaktadır. Yine bir gün Mamuriye (Ankara) tarafına geyik avına çıkan Hüseyin Gazi’nin önüne bir geyik çıkar. Geyiğin sırtında bir atlas çul ve kıymetli taşlar bulunur. Bu geyiği yakalayıp oğlu Cafer’e (Battal Gazi) hediye etmek ister. Birkaç kement atar ama geyiği yakalayamaz, geyik kaçar. Geyiğin peşinden giden Hüseyin Gazi farkında olmadan Bizans’ın topraklarına girer. Burada yüksek bir dağın tepesine çıkar. Dağın eteğinde bir kale, kalenin eteğinde de muazzam bir şehir görür. Şehrin önünde de 40 bin kadar asker vardır. Bu şehir Mamuriye’dir. Şehrin beyi‘de Mihriyayil (Mihrail)’dir. Bu kişi, Bizans kralı Kayser’in kayınbiraderidir. Hüseyin Gazinin Kovaladığı geyik ise Mihriyayil’indir. Geyik her tarafta serbestçe gezer, ama kimse ona bakmaya bile cesaret edemez. Hüseyin Gazi’nin yakalamak çalıştığı geyik yorulmuş bir şekilde Mihriyayil’in çadırına varır. Geyiğin bu halini gören Mihriyayil sinirlenir ve askerlere geyiği kovalayan her kimse yakalanmasını emreder. Askerler sağa sola koşturarak, geyiği kovalayan kişiyi ararlar. Dağın zirvesinde duran Hüseyin Gazi’yi fark ederler. Mihriyayil’in askerleriyle Hüseyin Gazi arasında güç bir mücadele geçer. Hüseyin Gazi yaralanır, tek başına olmasına rağmen birçok düşman askerini öldürür ve burada şehit olur. Bugün türbesinin bulunduğu dağın zirvesine gömülür.
İbrahim AFATOĞLU