Ülkemizde her yıl aynı tarihlerde yaşanan birçok anlamlı gün ve hafta mevcuttur. Bunlardan biri de, ki bence en önemlisi 1MAYIS İşçi bayramıdır. Diğer tüm önemli günlerde olduğu gibi, bu günde de bir türlü bitmek tükenmek bilmeyen sorunlar dile getirilmektedir. Birçok sendika ve sosyal kuruluş, 1 Mayıs adına Türkiye genelinde yaptıkları yürüyüş ve basın açıklamaları ile işçilerin sıkıntılarına dikkat çekmek ve çözüm yollarına gidilmesi çabasındadır. Avrupa ülkesi olabilmek için yıllardır, çırpınan fakat kendi içinde ülke ve millet olabilme kavramını bir türlü yakalayamamış ve yaşam şartlarındaki zorlukları aşamayan ülkelerin başında gelmekteyiz. Dünya ülkeleri arasında sık sık anketler ve araştırmalar yapılmaktadır. Alınan sonuçlarda, ülke olarak olumsuz örneklerde, hep ön sıralarda yer alıyor olmamız bence bir tesadüf, ya da bize bilinçli olarak yapılan bir haksızlık değildir. Bu anlamda ele alınacak birçok konu mevcut ne yazık ki.
Yanlış yönetim politikaları,
Devlet büyüklerinin, çalışma şartlarındaki insani ve sosyal boyuttan uzak bir bürokratik düşünce geleneğinden gelmesi
Emeğe karşı ilgisiz ve saygısız anlayışın tükenmeyişi
Ülkenin, eğitim ve ekonomi alanında, uzun yıllardır sergilediği başarısız tablo
Yıllarca eğitim hayatı içinde yer alıp, sonuçta hedeflediği mesleğe ulaşamayan milyonlarca işsiz genç
Çalışma şartlarının sorunları ve sosyal hukukun yetersizliği
İşverenlerin istismar ve kazanç hırsıyla sosyal haklara körelmiş ve duyarsız zihniyetleri
İş güvenliği boyutlarını aşan, güvensiz çalışma şartları ve ortamları
Kurumların başına getirilen isimlerin, yaptıkları işi bilmekten uzak, tamamen siyasi destekli oluşları
Kaçak çalıştırılan çocuk ve yetişkin işçi sayısının hızla artması
Her yeni günde hayatımıza eklenen iş kazaları, can kayıpları ve dağılan yuvalar
Mevsimlik işçi anlayışı sonucunda, iş garantisi olmayan kişilerin hayata tutunamayıp, düzenli hayatlar yaşayamıyor olmaları
İşini kaybettiği için cinnet geçirenlerin sayısının her gün artması ve hızla artan boşanma davaları, dağılan aileler, savrulan çocuklar…
Ülkeyi yöneten insanların aldığı sorumluluğun boyutu ortada. Hiç bir işin fıtratında, insan hayatını hiçe saymak gibi bir durum yoktur. Elde edilen başarılar şahsi algılanırken, insan hayatını yok edecek boyuttaki başarısız sonuçlar kedere bağlanamaz. Cenap ŞAHABATTİN’ in güzel bir sözü var. Diyor ki ; ‘’En çok bolluk getiren yağmur, alın teridir’’. Bu sözden yola çıkarsak, alın teri bir ülkeye bolluk bereket ise, emeğin karşılığını vermek de bolluğu bereketi arttıran sebeplerdendir.
Tülay GAZALCI
Türk Eğitim-Sen Denizli Şubesi Eğitim ve Sosyal İşler Sekreteri