Çok Değerli Vatandaşlarımız,
15 Temmuz gecesi yaşadığımız darbe girişimi, Parlamenter demokrasimize karşı yapılmış bir kalkışımdır. TBMM bombalanmış; ancak bombalar altına parlamento görevini yapmış ve darbeyi püskürtmüştür. Bu darbe girişiminin sorumlularını ve destekçilerini Cumhuriyet Halk Partisi olarak şiddetle kınıyor ve lanetliyoruz. Darbeye karşı dik duruşumuzu ve inancımızı paylaşmak için İstanbul Taksim Meydanında Sayın Genel Başkanımızla yüz binlerce değerli vatandaşlarımız ile Cumhuriyet ve Demokrasi mitingimizde bir araya geldik. Coşkunun, heyecanın ve demokrasiye olan inancın pekiştiği duygulu ve tarihi bir buluşma yaşanmıştır.
Bütün siyasal partiler, darbe girişimine karşı çıkmış demokrasi konusunda Türkiye’de tartışmasız ortak bir payda oluşmuştur. Umuyoruz bu ortak tutum ve anlayış, siyasette uzlaşma kültürünün de güçlenmesine katkı verecektir. Her türlü darbeye ve parlamenter sistem üzerindeki her türlü vesayete karşı çıkmak tüm demokratların ve demokrasiye inananların bu ülkeye namus borcudur. Hep birlikte ve her zaman ne darbe, ne dikta; yaşasın tam demokrasi demeliyiz ve Bizler geçmişteki gibi daima söylemeye devam ediyoruz. Anlıyoruz ki, Demokratik parlamenter sistemimize karşı yapılan darbe girişimi halkın direnme hakkını kullanmasıyla ayrı bir anlam ve boyut kazanmıştır. Direnme hakkı demokrasiyi korumanın meşru bir yolu olarak ortaya çıkmıştır.
Demokrasimizin teminatı olan, Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti bizi çağdaş uygarlığa taşıyacak olan en temel anahtardır.
Bu darbe girişimi Anayasa’da, Yasama Yürütme ve Yargı olarak yer alan güçler ayrılığı ilkesinin demokrasideki en önemli unsur olan denge ve denetlemenin güvencesi olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur.
Paralel yapı içindeki hakim ve savcıların yanlı kararlarıyla Balyoz, Ergenekon ve Casusluk gibi davalarda mağdur edilen insanların itibar ve haklarının iadesi kaçınılmaz olarak bütün Siyasal Partilerin gündeminde yer almak zorundadır.
Yine çok iyi anlıyoruz ki, Devletin yapılanmasında siyasal yandaşlık, akrabalık, cemaatçilik tarikatçılık değil;Liyakata dayalı bilgi, birikim ve deneyim gibi ilkeler esas alınmalıdır.Bir başka anlatımla devleti yönetme yerine, devleti ele geçirme anlayışını tarihe gömmeliyiz. Bu bağlamda devletin yeniden inşası zorunludur.
İnancı, kimliği yaşam tarzı ne olursa olsun bu ülkenin güzel insanları; bu ülkenin caddelerinde, sokaklarında, meydanlarında, parklarında özgürce gezebilmedir. Hiç kimse unutmasın 15 Temmuz darbe girişimi 3. sınıf demokrasinin ortaya çıkardığı bir tablodur. Bu ülkenin insanları, özgürlükçü yani tam demokrasiye layıktır. Türkiye tümüyle darbe hukukundan ayrılmalıdır. Devlet kinle, öfkeyle, ön yargıyla yönetilmez. Darbe girişiminde bulunanlar hukuk içinde hukukun üstünlüğü ilkesine bağlı kalınarak yargılanmalıdır. Devletin vakarı ve ciddiyeti bunu zorunlu kılmaktadır. İşkence, kötü muamele, baskı tehdit, devleti darbecilerle aynı duruma düşürür. Buna asla izin verilmemelidir.
Ayrıca ilimizde de Fettullahçı terör örgütünün bu derece güçlenmesi ve yapılanmasında ilimiz yöneticilerinin de bazı ihmalleri var mıdır? diye sormadan geçemiyoruz.19 Temmuz gecesi Pamukkale Belediye Başkanı Hüseyin Gürlesin’in bir televizyon kanalına verdiği beyanda darbe gecesi Büyükşehir Belediye Başkanının odasında gördüğü ve elimizde belgeleri var cemaatin en önde adamıdır dediği kişiler kimlerdir? Bunlarla ilgili hangi ihbarlar, hangi şikayetler yapılmıştır?
Artık bunların da acilen gün yüzüne çıkması ve vatandaşlarımızın bilgilerine sunulması gerekmektedir.
Yine sözlerimizi Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün bu dönemde en çok inandığımız önemli sözüyle tamamlamak isteriz “Hakimiyet Kayıtsız Şartsız Milletindir.”
Saygılarımızla.
Haşim Teoman SANCAR
CHP İL BAŞKANI