Bölücü terör örgütü tarafından dün şehit edilen 5 polis ve 3 sivil yurttaşımızın acısını yüreğimize sığdıramazken, 26 askerimizin şehit edildiği haberi hepimizi derinden yaralamıştır.
Saldırının tarihine özellikle tüm halkımızın dikkatini çekmek isteriz. 19 Ekim 2009 bölücü terör örgütü mensuplarının hükümetin sözde DEMOKRATİK AÇILIM çığlıkları arasında Habur’dan davul zurnalar ile girişlerinin sağlandığı tarihtir.
Hukuk Devleti ilkesinin hiçe sayılarak devletin hakim ve savcılarını çadırlara gönderip ÇADIR MAHKEMELERİNDE teröristlerin ayağına yargı hizmetinin getirildiği tarihtir.
Masum insanları katleden teröristlerin devletin hakim ve savcısının karşısında PİŞMAN OLMADIKLARINI haykırırlarken pişmanlık yasasından zorla faydalandırılıp, sokaklarda bayram havasında gezdirildiği gündür.
İşte davul zurnalar ile Habur kapısında karşılayıp, bağımsız yargının ve devletin onurunu hiçe sayarak hakim ve savcıları ayağına gönderdikleri teröristler bugün askerimizi, polisimizi, sivil yurttaşlarımızı katletmeye devam ediyorlar.
İktidara geldiklerinde terör bitme noktasında iken 9 yıllık iktidarları döneminde verilen tavizlerle gelinen noktanın sorumluluğu hükümettedir. Bu kanlı saldırının sorumluluğunu üzerinde taşıyanların yapmaları gereken açıktır.
Terörle mücadelede varlığını ülkesinin bölünmez bütünlüğü için siper edenlerin uydurma delillerle hapislere atıldığı, sivil, asker, çocuk demeden hain tuzak ve saldırılarla yurttaşlarımızı şehit edenlerin davul zurnalar ile karşılandığı bir yönetim anlayışı ile terörle mücadele edilemez.
Yasadışı bir terör örgütü olan PKK’nın elebaşı olan ve bu nedenle mahkum olup cezaevinde yatan terörist başı ile görüşmeler yapıp, devletin yasal zeminde kurulmuş ve millet iradesini temsil eden siyasi partileri muhatap almayan bir anlayış ile de terörle mücadele edilemez.
Ülkede her gün şehit haberlerinin yüreğimizi dağladığı bir ortamda sessiz kalıp, ya da BIÇAK KEMİĞE DAYANDI” gibi anlamını yitirmiş cümleler kurarak da mücadele edilemez.
Mücadele ulusal çıkarların öncelikli olduğu bir tam bağımsızlık ülküsüne sahip, kararlı,inançlı,tarihinden aldığı güçle donanmış bir yönetim anlayışı ile,
Bölücü terör örgütünün kimlerden güç aldığını bilerek, bu güç odaklarına karşı kararlı bir duruşu amaçlayan bir yönetim anlayışı ile ancak mücadele edilecektir.
İleri Demokrasi çığlıkları atan, bu kanlı saldırının sorumluluğunu taşıyanların demokratik sistemdeki sorumluluğu üstlenme kurallarının gereğini yerine getirmeye çağırıyoruz.
Buradan PKK terör örgütüne ve onun siyasi yandaşlarına da seslenmek istiyoruz. Doğu ve Güneydoğulu yurttaşlarımız ile aramıza ekmeye çalıştığınız nifak tohumlarının yeşermesine asla izin vermeyeceğiz. Ulusal sınırlarımızı, vatanımızı böldürmeyeceğiz.
Bu düşüncelerle bölücü terör örgütünün bu kanlı saldırısını şiddetle kınıyor, tüm şehitlerimize rahmet, yaslı ailelerine ve Türk Ulusuna sabır ve başsağlığı diliyoruz.