Gazalcı, O Üç Vazgeçilmezi Yazdı...

Türk Eğitim-Sen Denizli Şubesi Eğitim ve Sosyal İşler Sekreteri Tülay Gazalcı Türk Milletinin o üç vazgeçilmezini yazdı...

İ’LAYI KELİMETULLAH her türlü küfür, şirk ve ilhada karşı Allah’ın varlığını, birliğini, İslâm’ın yüceliğini ve Kur’an-ı Kerim’in üstünlüğünü savunmak anlamına gelir. Allah’ın Kelimesidir… Allah ismini duyurmak, zikretmek ve bu şekilde yüceltmek anlamına gelir. Allah adını inkâr edenle Allah yolunda savaşmak anlamını taşır özünde. İslam dini herhangi bir millete değil, tüm dünyaya gelmiştir. Bunun farkında olan Türkler, İslamı yaymak ve gönüllere nakşetmek amacı ile İlayı Kelimetullah projesinin işçileri olmuşlardır. İslam dini savaşı, zulmü emretmez. Bu cihat(savaş) insanlara zorla İslam dinini kabul ettirmek için değil, aksine onlara fikir ve vicdan hürriyeti vererek doğru yolu bulma imkânını elde etmeleri için yapılır. İslam dini, hiçbir kimseyi kendisine inanmaya zorlamaz. İslamiyet tüm milletleri kapsar fakat Türklük sadece İslamiyet’i kabul eder. Yahya Kemal Beyatlı’nın mısralarında ifade edildiği gibi atalarımız aynı yerlere giderken “Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik’’ ve Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik” diyebiliyorlardı.

 

Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik

 

Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik

 

Haykırdı, ak tolgalı beylerbeyi "İlerle!"

 

Bir yaz günü geçtik Tuna'dan kafilelerle

 

Şimşek gibi atıldık bir semte yedi koldan

 

Şimşek gibi Türk atlarının geçtiği yoldan

 

Bir gün yine doludizgin atlarımızla

 

Yerden yedi kat arşa kanatlandık o hızla

 

Cennette bu gün gülleri açmış görürüz de

 

Hâlâ o kızıl hâtıra gitmez gözümüzde

 

Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik

 

Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik.

 

Çünkü bir idealleri vardı. İ’layı Kelimetullah’ın; Allah Kelamı’nı yayıp O’nun rızasını kazanarak Nizam-ı Âlem’i kurmanın ve bütün bunları özetledikleri Kızıl Elma’ya ulaşmanın peşindeydiler. Katedrallerin Dev betonlara Bilge Kağan “Ben Tanrının dünyadaki askeriyim” diye yazarken, Çin sarayını basarken Kürşad’ın aklındaki, gemiler karadan ilerlerken Fatih’in aklındaki, Nutuk’u kelime kelime arkadaşlarına okurken Mustafa Kemalin aklındaki hep buydu. Başbuğ Alparslan Türkeş’in bir siyasi liderin de ötesinde Başbuğ oluşunun sırrı budur.

 

KIZILELMA “Türkçülük ülküsü” anlamına gelir. Yalnız, Kızılelma ülküsü, soyut bir kavram değildir, daima, ulaşılacak bir hedef, bir yer belirtir. Türkçülük, hedef stratejisinin birinci aşamasıdır. Atatürk ilkeleri çerçevesinde belirlenmiş şu temel politikalar üzerine oturur: A-Türk Kimliği (soy bilinci)

 

B-Tarih Bilinci, C-Türk Kültür Bilinci (Türk Dili, yazılı-sözlü kültür mirası) D-Tam bağımsız Türk Devleti. Kızıl Elma Ülküsü'nün birinci aşamasını teşkil eden Türkçü İdeoloji ilk olarak Atatürk tarafından hayata geçirilmiştir. Bu yüzden Türkçüler Atatürk'e "Başbuğ" demektedir. Genç Türk Devletlerinin kalkınması, güçlü birer devlet olarak Dünya Devletleri arasına katılması için %100 Türk sermayesi, %100 Türk teknolojisi ilkesi ile hareket etmelidir.

 

NİZAM-I ÂLEM bütün vasıtaların, bütün kadroların, bütün anlayışların, bütün fikirlerin velhasıl yeryüzünün, İslâm'a ve onun ölçülerine göre kıvamlanması, ilahî kalıplara oturtulması ve âdem-i beşerin hayatını, Allah'ın tanıdığı serbesti yet ve yasaklar dâhilinde idame ettirmesini sağlayacak meşru düzenin adıdır. Türkiye'ye kendi istemediği bir şeyi kimse yaptıramaz. Geçmişten günümüze gözde olan bir ülkeyiz. Taşeron ülke' değiliz; kendi gündemimiz ve önceliklerimiz var. Geçmişten günümüze ışık tutacak şu örnekleri sunmak istiyorum. Bedir savaşında galip gelen Peygamber Efendimiz ve Müslümanlar, savaşta esir aldıkları müşrikleri on Müslüman’a okuma yazma öğretmeleri karşılığında hür bırakmışlardır ve Peygamber Efendimizin hadisi şeriflerinde ‘’Düşmanınızın Silahıyla Silahlanınız ‘’ demesi dünya âleminde bilimin önemini ortaya koymaktadır.

Buraya kadar gelinen sonuçta, üç temel esas dediğim; İ’LAYI KELİMETULLAH, KIZILELMA ve NİZAM-I ÂLEM kavramlarının hassas dengelerde tutulması gereklidir. Bu hassasiyeti gösterecek algının oluşması,ancak bu kavramların geçmişten günümüze aktarılması ve yaşatılması ile mümkündür. Bu üç kavramı birbirine muhalif görmek ya da birbirinden koparmak felakete giden süreci hızlandırmak demektir.

Tülay GAZALCI

Türk Eğitim-Sen Denizli Şubesi

Eğitim ve Sosyal İşler Sekreteri

 

Özel Haber Haberleri

GASTROANTALYA’DA DENİZLİ DAMGASI
EHLİYETLERDE O SÜRE UZATILDI
DON KİŞOTLAR ARIYORUZ!
PAÜ'de iktisadi işletme kime çalışıyor ?
Kendi ifadesiyle "Özel Proje" mi Kutluhan ?