Gündem boş kaldığında, bazı konularda toplumun algısı farklı yöne çekilmek istendiğinde veya kişiler gündemde yer alma hevesine girdiklerinde seçtikleri konu bellidir. Eğitim ve ya eğitimciler. Çünkü toplumu ayakta tutacak olanda, yerle bir edecek olanda eğitim sistemi ve bu sistemin temel taşı olan eğitimcilerdir. Çünkü eğitim toplumun temelidir. Birçoğunuz eminim ki öğretmenleri aşağılayan, Şeref OĞUZ adındaki köşe yazarının yazısını okudunuz. Diyor ki ‘’ Öğretmen akademisi kurulsun çünkü Cumhuriyet tarihinin en gevşek öğretmen nesli sizlersiniz. ‘’Birde akıllı tahta değil, akıllı öğretmen lazım demiş kendileri. 1996 Haziran’da dünyanın ilk sanal mitingini gerçekleştirmiş ve Son 2 yıldır bilgisayar destekli eğitim için geliştirdiği “Her Okula Internet” projesine yoğunlaştırma çabası içinde olduğunu hatırlatarak, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu diyorum. Akıllı tahtanın aklı yetmeyince, öğretmenlerin aklında kusuru bulan köşe yazarını tüm eğitimciler adına kınıyorum. Kınamakla kalmayıp, bu ayıbının cevabını, biz öğretmenlerin durumunu özetleyerek vermek istiyorum.
Meslek insanın sadece geçimini sağlamaz. Bünyemizde var olan bütün yeteneklerimizin ve bizi biz yapan kişilik özelliklerimizin kimlik kazanmış halidir. Yani bizi biz yapan, mesleğimizdir. Eğitim ortamları nitelikli insan gücü yetiştiren yegâne kurumlardır. Bu nedenle öğretmenlik meslek grupları içinde çok özel ve kıymetli bir yere sahiptir. Sağlıklı ve nitelikli insan gücüne sahip olma yolunda tartışmasız başrol öğretmenlerindir. İyi öğretmenlerin yetişmediği ve öğretmenlik mesleğinin ayaklar altına alındığı toplumlarda sorumlu tutulabilecek son kişi öğretmendir. Bu durum, tüm meslek gruplarını ve kişilikli bir toplum yapısı oluşumunu olumsuz yönde etkileyecektir. Öğretmenlik sıradan bir devlet memurluğu değildir. Öğretmenin yapacağı işi öğretmene sormadan planlar ve üzerine emirler yağdırırsanız, öğretmenin bütün hayal gücünü ve meziyetlerini elinden almış olursunuz. Köreltilmiş eğitim ortamlarında ancak, körleşmiş ve duyarsızlaşmış bir nesil inşa edersiniz. Mezuniyeti öğretmenlik olmayan kişileri, formasyon derslerle öğretmen yapmaya kalkarsanız, uydurmasyon sonuçlara da katlanırsınız. Öğretmenleri kendi içinde; kadrolu, kadrosuz ve ücretli diyerek üçe beşe ayırırsanız ve de geçimini sağlayabileceği oranda ücret ödemezseniz ek iş yapan öğretmenleri görürsünüz. Bu şekilde de öğretmenlik mesleğinin ayaklar altına alınmasında sebep yine siz yöneticilersiniz. Siyasi hedeflere eğitimi malzeme eder, alt yapısı olmayan değişiklikler yapmaya kalkarsanız ve öğretmenin öğrencisine yapabileceği bir açıklama dahi sunamazsanız, öğretmenlik onuruna düşen gölgenin sebebi de sizlersiniz. ‘’Ya eşini seç ya da işini ‘’diyerek ücretli öğretmenlere gözdağı verir aile birlikteliklerini düşünmeden hareket ederseniz, mutsuzlaştırdığınız öğretmenlerin sorumlusu siz yani bizleri yönetenlersiniz. Öğretmenine sahip çıkan bir toplum ve yönetim; evladına, tarihine ve geleceğine sahip çıkmış demektir. Her fırsatta öğretmeni aşağılayarak, veliye öğrenciye ve topluma, birde yetmeyip ağzı gevşeklere bizi malzeme ederseniz, bu ülkeye yazık edersiniz. Her konuda fikir beyan edebilir, proje üretebilir ve hızlı değişim kararları alabilirsiniz. Söz konusu eğitim ve eğitimci olunca daha hassas davranılmalıdır. İşin ehli kişilerle iş birliği yapmadan, ben istedim oldu mantığı ile hareket ederseniz, toplumun çığ altında kalmasına sebebiyet verirsiniz. El birliği ile itibarsızlaştırdığınız, ayaklar altına aldığınız, her fırsatta gündem maddesi yaptığınız eğitim ve eğitimcilerden nasıl bir beklenti içindesiniz ???