G20 ÜLKELERİNİN DEVLET VE HÜKÜMET BAŞKANLARI,SAYIN LİDERLER
Sayın Liderler,
3-5 Eylül 2016 tarihleri arasında Çin’in Huangzhou kenti’nde yapılacak G20 Zirvesi, ev sahibi, Çin Halk Cumhuriyeti’nın , kendi yönetimi altındaki ana vatanımızda , yaşamımızın tamamında ve tüm alanlarında temel insan hak ve özgürlüklerimize vatandaşlık ve sivil haklarımıza sürekli ve aşırı bir şekilde baskı ve üst üste darbeler vurduğu bir dönemde gerçekleşmektedir.
Çin Halk Cumhuriyeti’nin şimdiki devlet başkanı Xi Jinping’ın iktidara geldiği 2013 yılından bu yana, devlet Başkanlığı yetkilerini sonuna kadar kullanarak sistematik bir şekilde halklarımızın sivil ve dini özgürlüklerini aşırı şekilde kısıtlayarak yasaklamakta ve toplumlarımızı geniş bir yelpazede bastırmaya ve ezmeye devam etmektedir.
Son aylarda Çin yönetimi ülke’de yasal haklarını kullanarak çalışmalar yapan yüzlerce insan hakları savunucularını,avukatları, onlara yasal hakları çevçevesinde destek olan taraftar ve yardımcılarını ve insan hakları aktivistlerini tutuklamış bulunmaktadır. Bunlardan Li Heping, Hu Shigen ve Wu Gan sadece kendi temel insanı haklarını kullandıkları için gözaltına alındılar.
Çin yönetimi son günlerde ise, aynı amaçla çalışmalar yapan ve yurt dışı STK.ları ile ilitişime geçen ve şeffaf ve yasal yollardan insan hakları konusunda işbirliği yapan Aktivistler ve insan hakları guruplarına karşı sıkı bir şekilde baskılar kurarak susturmaktadır. Çin devlet Başkanı Xi’nın direktifi ve talimatları ile Çin Milli Güvenlik Komisyonu insan hakları savunucuları ve barışçıl muhalefete karşı yeni kanunlar,yönetmelikler hayata geçirmiştir. Uygurlar, Tibetliler, ve Güney Moğolistan’da yaşayan Moğol halkları tarafından yapılan masumane en küçük yasal tepki ve protestolar aşırı güç kullanılarak bastırılmakta tüm bu alanlarda büyük ve aşırı bir Hoşgörüsüzlük ve baskı uygulanmaktadır. Özellikle Uygurlar ve Tibetlilere çok basit bahaneler ile gözaltılar, kovuşturmalar uygulanmakta ve ağır cezalara çarptırılmaktadır. Çin yönetimi bu bölgelerde son derece sert ve aşırı müdahaleci uygulamalar yapmaktadır.Bu halkların dini düşünceleri ve ibadetlerine kısıtlama,engelleme ve yasaklamalar getirilmekte ve dini hayata karşı kontrollerde büyük bir aşırılık ve artış gözlenmektedir.
2015 yılında, saygın bir din adamı olan Tibetli Budist dini lider ve Rahip Tenzin Delek Rinpoche, masum olduğu halde,kendisine uydurma bir suç isnat edilerek 13 yıl hapse mahkum edildi.Ancak Rarip Tenezin’in bir süre sonra hapiste öldüğü açıklandı.
Uygurların Vicdanı olarak anılan Pekin azınlık Milletler Üniversitesi öğretim üyesi insan hakları aktivisti Doç.Dr.İlham Tohtı, 15 Ocak 2014’te Pekin’deki evinde haksız yere tutuklandı ve başkent Urumçi’de yapılan gizli yargılamalar sonucu ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı.
Bir diğer Çinli insan hakları aktivisti Liu Xiaobo haksız yere suçlanarak mahkum edildi.
Dr.Tohti ve Liu Xiaobo için uluslara arası toplum ve İnsan hakları ve hukuk örgütleri ve bazı ülkelerin serbest bırakılması yolundaki çağrı ve talepleri de göz ardı edilmiş durumdadır. Liu Xiaobou ve Dr. İlham Tohti’nın affedilerek berbest bırakılması konusunda hiçbir olumlu gelişme ve buna ait hiçbir iz ufukta görünmemektedir.
1997 yılında İngiltere ile yapılan anlaşma sonucu Çin’e iade edilen Hong Kong’da de durum diğer bölgelerden hiç aşağı değildir. Hong Kong’da yaşayan halk ve toplumların ve bireylerde küçük ve masumane bir itiraz ve tepki ” Çit Çıkarması ” insanların keyfi bir şekilde gözaltıları ile sonuçlanmaktadır. Çin yönetimi Hong Kong halkının temel insan haklarına yeni yasaklamalar ve aşırı kısıtlamalar uygulamaktadır.
Ocak 2016 tarihinde ABD.merkezli Özgürlükler evi(Freedoom House” adlı sivil toplum örgütü tarafından yayınlanan özgürlükler ve insan hakları ihlalleri raporunda Uygur bölgesi ile Tibet için insan hakları ve özgürlüklerin en kötü şekilde kısıtlamalar ve yasaklamalara tabi tutulduğu ve uygulandığı dünyanın ikinci en kötü yer olarak ilk sıralarda yer aldı.
Çin’de azınlık olarak tanımlanan ve kendi tarihi topraklarında yaşayan Uygurların,Tibetlilerin ve Moğolların günlük yaşantılarında birer Çin vatandaşı olarak yaşama hakları ve bunu sürdürme garantisi bulunmamaktadır. Çin’in eşit Çin vatandaşları olduğunu iddia ettikleri bu halklarda günlük yaşantılarında günden güne artan kısıtlamalar,yasaklar ve aşırı baskı ve ömürleri boyunca sürecek devlet kontrolü vardır.işin en acı tarafı ise,Yasak Bölgeler olarak dünyadan saklanan,gizlenen ve tecrit edilen bu bölgelerdeki baskı,zulüm ve Çin devlet terörüne ait hiçbir kanıt elde edilememektedir. Çünkü, Çin bu bölgelerdeki baskı ve zulümlerine çok sıkı ve aşırı sansür uygulamaktadır. Bu bölgelerde yaşayan Çinli olmayan Halklara uygulanan orantısız tedbirler her gün artan bir oranda devam ettirilmektedir. G20 Zirvesinin yapılacağı Hangzho kenti Güvenlik Bölgesi ilan edilmiş ve bölgede “sıkıyönetim” ilan edilmiştir. Hangzhou kenti belirgin özelliklere sahip bir bölge’dir.G20 Zirvesi bahane edilerek bu şehirdeki bütün kiliseleri kapatılmış olup,hiçbir dini faaliyet veya dini içerikli toplantı’ya izin verilmemektedir. Eğitim döneminin başlaması doliyisiyle öğrencilerin bu kente gelmeleri engellenmekte ve eğitim ve öğretim de büyük oranda sekteye uğratılmıştır. Bu kent’te ikamet etmeyen ve dışarıdan gelecek Çin vatandaşların kente girmeleri yasaktır.Uygurlar,Tibetliler ve diğer Çinli olmayan azınlık olarak tanımlanan etnik Milletlerin bu kente gelmeleri haftalar öncesi yasaklanmıştır. Çin yönetiminin “siyasi muhalifleri” olarak adlandırdığı aydınlar gözaltına alınmıştır. Metro başta kitle ulaşım araçlarına kimliksiz yolcu alınmamaktadır. Kentin 300 km yarıçap içinde bulunan yüzlerce fabrika kente temiz hava sağlamak amacı ile üretimini durdurma kararı alınmıştır. Br insanlık ayıbı olan etnik dışlama ve ayrımcılık bu G20 toplantısı dolayisiyile zirveye taşınmıştır. Son günlerde Hangzhou kenti yönetim birimleri genelgeler ve duyurular yayınlayarak kent’te Uygurlar ve Tibetlilerin görülmesi halinde Polise ihbar edilmesini ve ihbar edenlere para ödülü verileceğini açıklamışlardır.
Son yıllarda ard arda düzenlenen G20 ülkeleri zirvesi’nde temel insan hakları ve STK.ların faaliyetleri ve Sivil Toplum olayları’na ait bir çok önemli kararlar alındığını memnuniyetle müşahede etmekteyiz. Bazı ülkelerde bu kararların Sivil Toplum Hareketleri noktasında önemli gelişimeler yaşandığını sevinerek şahit olmaktayız. Ancak, bu kararların sadece Çin’de uygulandığını göremiyoruz. Çin yönetiminin bu insani ve hayatı kararların uygulanmasında çok geç kaldığını düşünüyoruz.
Çin Halk Cumhuriye’nin 2016 G20 zirvesine ev sahipliği yapması Çin’deki insan hakları sorunlarının iyileştirilmesi ve çözülmesi için yeterli değildir.
G20 Zirvesine iştirak eden siz değerli Devlet ve Hükümet Başkanlarımızın bu konularda Çin’i ikna ederek yeni düzenlemeler ve uygulamalar yapmasını sağlamanız G20 toplantılarını daha anlamlı hale getirecek ve Uygurlar,Tibetliler,Moğollar ve diğer Çin’de yaşayan Çinli olmayan azınlık milletler için ,faaliyetleri kısıtlanan ve yasaklanan STK.lar için de bir ümit ve demokrasi değerleri için yeni bir ışık olacaktır.
2016 Huangzho Zirvesine ev sahipliği yapmakta olan Çin Hükümeti’nın acımasız ve baskıcı uygulamaları ve hak ihlallerine son vermesi için ikna edilmesi bu toplantıları daha anlamlı kılacak ve demokrasi değerleri noktasında yeni çığırlar açacağına inanıyoruz.
Çin yönetiminin bu ve benzer yeni acımasız uygulamaları ile, kendi halkı ve sivil toplum örgatlerine dayattığı kısıtlama ve yasaklamalar küresel düzeyde tüm insanlığı ilgilendiren ve onlara umut ile baktığı G20 Zirvesinini meşrutiyetine zarar vermekte ve gölgelemektedir.
Biz Çin’in egemenliği altındakı Uygur bölgesi,Tibet,Güney Moğolistan ve Hong Kong halklarının özgür dünya’da yaşayan Sivil Toplum Temsilcileri olarak G20 Zirvesine katılan Liderlerin bizim yukarıda sunduğumuz hususları dikkate almalarınızı ve bu konuda ev sahibi Çin yönetiminin insan hakları ve sivil özgürlükler noktasında yeterli derecede ikna edilmesini talep ediyoruz,
G20 Zirvesi’nin öncesi ve devamı süresince alınan temel hak ve hukuka aykırı aşırı tedbirlerin ciddi şekilde insanlığın ortak değerlerini zedelediğini ve beklentilerini karşılamaktan çok uzak olduğunu ifade ediyor ve taleplerimizi aşağıda bilgilerinize sunuyoruz :
- Çin yönetiminin G20 zirvesinin bahane ederek sivil halk ve STK.larına karşı aldığı sert önlemeler ve aşırı güvenlik tedbirleri asla kabul edilemez. .
- G20 Zirvesi Liderlerinden, fikir ve düşüncelerini barışçıl ve yasal yollarla ifade eden ve bir temel insan hakkı olan Düşünce Özgürlüklerini kullandıkları için tutuklanan İnsan hakları aktivistleri,Aydınlar ve Avukatlar ile Kanaat önderleri ve Liderlerinin derhal serbest bırakılması için Çin’e çağrıda bulunmasını talep ediyoruz.
- G20 Zirve Toplantısının yapıldığı Hangzhou kenti sakinlerinin normal günlük hayatlarına dönmelerine ve normal ve yerel ekonomik faaliyetlerine başlamalarına izin verilmesinin teminini istiyoruz.
- G20 Zirve Toplantısı gerekçe gösterilerek Dini ibadetler ve dini içerikli toplantılara getirilen yasakların derhal kaldırılması için Kent yönetimi ile Çin Lideri Xi’ye çağrıda bulunulmasını talep ediyoruz.
- Almanya’nın ev sahipliğinde 2017’de yapılacak G20 Zirvesi öncesi Çin’de faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerini izin verilmesi için bir karar kabul edilmesini talep ediyoruz.
- Alınacak bu kararın uygulanabilmesi için Çin’in de kabul ve taahhüt edeceği gelişmiş bir hedef ve bir program kabul ederek, G20 zirvesi’nin güvencesine alınması içir adımlar atılmasını özellikle rica ediyoruz.
Derin Saygılarımızla
- Ms. Rabiya Kadir Dünya Uygur Kurultayı Ve Uygur Demokrasi ve İnsan Hakları Vakfı Başkanı
- Ms Dhardon Sharling : Uluslararası Tibet Platformu Eşbaşkanı
- Av.Teng Biao : Çin insan hakları savunucusu ve ve Açık Anayasa Girişimi kurucularından.
- Alex Chow Yong-Kang : Hong Kong Öğrenciler Federasyonu eski Genel Sekreteri
- Bay Yang Jianli : 1989 Tiananmen gazileri Derneği – Çin Girişimleri için Vatandaş Güçü Hareketi Başkanı
- Enghebatu Togochog Güney Moğol İnsan Hakları Bilgi Merkezi Müdürü