Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ATO Congresium'da, Türkiye Anayasa Platformunca düzenlenen "Yeni Anayasa İçin Hep Birlikte" temalı programa katıldı. Erdoğan, yeni anayasa için "Miller hazır, şimdi yerli ve milliye dönmeliyiz" derken, başkanlık sistemi için de "Tayyip Erdoğan'ın kişisel meselesi değildir. Mevcut sistemimiz bir anormallik halidir. Hem seçilmiş başbakan hem seçilmiş cumhurbaşkanıyla bu sistemin yürümesi fevkalade güçtür." açıklamasında bulundu.
Erdoğan, özerklik hayali içinde olanları da sert sözlerle uyardı: "Özerklik, öz yönetim adı altında devlet içinde devlet kurmaya çalışanların da dünyayı başlarına yıkarız, bunun böyle bilinmesi lazım."
"MİLLETİN BİRLİĞİNE BİR ÇAĞRI"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ATO Congresium'da, Türkiye Anayasa Platformunca düzenlenen "Yeni Anayasa İçin Hep Birlikte" temalı programda yaptığı konuşmada, "Yeni Anayasa için Hep Birlikte Çağrısı'nın şu ana kadar yaklaşık 300 sivil toplum kuruluşumuz tarafından desteklendiğini öğrendim. Bu sayı kısa süre içerisinde inanıyorum ki çok daha yüksek rakamlara çıkacaktır. Bunun ise ülke genelinde milletin birliğine bir çağrı olduğuna inanıyorum. Çünkü bu mesele herhangi bir kurumun veya şahsın değil bizatihi milletimizin meselesidir" ifadelerini kullandı.
"BU ANAYASA İTHAL, YERLİ VE MİLLİYE DÖNMELİYİZ
Erdoğan, yeni anayasa çalışmaları ile ilgili olarak, "Bu mesele millidir, bu mesele yerlidir. Milli olan her meselede, yerli olan her meselede Cumhurbaşkanı olarak ben de varım, bunu açıkça söylüyorum. Bugüne kadar kurulan anayasaların hepsi ithaldir, yerli değildir. İthal ürünlerle yönetildik, ithal mantıklar bize hakim oldu. Şimdi biz yerliye ve milliye dönmeliyiz" dedi.
"Artık burada yapılması gereken, yeni anayasa çağrılarına kulak tıkayan, oyalayıcı topu taca atıcı tavırlar yerine samimi bir şekilde tekliflerin ortaya konulmasıdır" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni anayasanın ne kadar geniş temsil kabiliyetine sahip bir yapı tarafından inşa edilirse, tatbikinin, uygulamasının da o derece güçlü ve gerçekçi olacağını söyledi.
"YÜRÜTME MESELESİ DÜĞÜM NOKTASINI TEŞKİL EDECEK"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yürütme meselesi sanıyorum yeni anayasa çalışmalarının düğüm noktasını teşkil edecektir" ifadelerini kullanarak, "Biz, parlamenter sistemin ülkemizde miadını doldurduğuna inanıyoruz. Yeni Türkiye'nin inşası sürecinde yeni anayasaya ve onunla birlikte hayata geçirilecek başkanlık sistemine ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz" şeklinde konuştu.
"MİLLET HAZIR!"
"Yeni anayasanın yapımında usulü çok iyi belirlemeliyiz. 2011'deki usulün sonuç vermediğini görmedik. Şu anda daha önceden görüşülmüş 60 madde aynı şekilde duruyor. Kimin dürüst olduğunu görmek bakımından bu 60 maddelik çalışma bir ıspattır. Bu millet içinden bir anayasa yapabilecek bir kadro hazırlayamadı mı? Millet hazır da bazı elitist geçinen siyasetçiler buna hazır değil. Yeni anayasanın ruhu çatışma yerine uyum ve denge mantığıyla oluşturulduğunda sıkıntı kendiliğinden ortadan kalkacaktır."
"BAŞKANLIK SİSTEMİ TAYYİP ERDOĞAN'IN KİŞİSEL MESELESİ DEĞİL"
"Milletime özellikle sesleniyorum, şu yanlışı peşinen düzeltmek istiyorum. Başkanlık sistemi Tayyip Erdoğan'ın kişisel meselesi değildir. Bunu böyle bilelim" diyenCumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bu sistemi Cumhurbaşkanlığımda da konuştum, Başbakanlığımda da konuştum,İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğum zaman da konuştum. Buna yeni başlamadık. Biz dersimizi iyi çalışıyoruz. Benim bu konuyu gündeme getirmem,Türkiye'nin hedeflerine ulaşabilmesi için böyle bir yönetim sistemine sahip olması gerektiğine olan samimi inancımdan kaynaklanıyor."
"KENDİMİZİ ALDATMAYALIM"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, başkanlık sistemi konusundaki bir diğer önemli avantajın 16 Ağustos 2014 itibariyle cumhurbaşkanının doğrudan millet tarafından seçilmeye başlanmış olması olduğunu belirterek, "Adım atıldı, bu iş yürüyor. Ülkemizde bu sistemle seçilen hiçbir cumhurbaşkanının, siyasi gündemden tecrit edilmiş bir şekilde sadece sembolik konumda bulunması düşünülemez. Meclisin seçtiği cumhurbaşkanlarının da tümüyle siyasi gündemin dışında kaldığını, yetkilerini tarafsızlık içinde kullandığını söyleyebilmemiz mümkün değildir, kendimizi aldatmayalım" ifadelerini kullandı.
"BENİM TEKLİFİM KARAR MİLLETE BIRAKILMALI"
Başkanlık sistemi tartışmaları ile ilgili olarak, "Benim teklifim; kararın milletimize bırakılmasıdır. Hem parlamento bu noktada bir karar vermelidir, ama parlamentonun kararı arkasından da millete gidilmelidir. Nihai kararı vekiller değil asil olan millet vermelidir" diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"CUMHURBAŞKANI VE BAŞBAKAN'LA YÜRÜMESİ GÜÇ"
Mevcut sistemimiz bir anormallik halidir. Hem seçilmiş başbakan hem seçilmiş cumhurbaşkanıyla bu sistemin yürümesi fevkalade güçtür. Hadi bugün biz aynı siyasi gelenekten gelen, uzun yıllar mesai arkadaşlığı yapmış Cumhurbaşkanı ve Başbakan olarak uyum içerisinde çalışıyoruz. Ama aynı siyasi gelenekten gelmemiş bir cumhurbaşkanıyla da ben çalıştım. Ne getirdiğini ne götürdüğünü biliyorum. Damdan düştüm, biliyorum.
"BAŞKANLIK SİSTEMİ OLMADAN SAKAT KALIR"
Başkanlık sistemini dışlayan anayasa çalışması sakat kalır. Benim teklifim; kararın milletimize bırakılmasıdır. Hem parlamento bu noktada bir karar vermelidir, ama parlamentonun kararı arkasından da millete gidilmelidir. Nihai kararı vekiller değil asil olan millet vermelidir. Asıl kararı millet vermelidir. Nasıl uygulanacağı meselesi geniş bir tartışma konusudur. Biz dünyadaki örnekleri inceleyip mevcut birikimlerimizden de faydalanarak bir sistem oluşturmalıyız. Bu durum, tüm yönetim sisteminin yeniden yapılandırılmasını gerektirmektedir.
"ORTALIĞI KAN GÖLÜNE ÇEVİRDİLER"
7 Haziran ile 1 Kasım seçimleri arasında, bu konuda bedelini hala ödediğimiz bir tereddüt yaşandı mı, yaşandı. Her taraf kan gölüne döndü mü, döndü. Niye? İşte açık ortada. Bir koalisyon zemini ortaya çıktı, bunu fırsat bilen yamyamlar ülkemizi kan gölüne döndürdü. Başkanlık sistemi, sağladığı mutlak istikrar ortamıyla Türkiye'yi bu tür sıkıntılardan, risklerden koruyabilme özelliğini sahiptir.
"DÜNYAYI BAŞLARINA YIKARIZ"
Devlet içinde paralel yapıya izin vermeyiz. Nasıl sözde 'cemaat' adı altında devlette paralel yapı oluşturmak isteyenlere dünyayı dar ediyorsak, 'özerklik, öz yönetim' adı altında devlet içinde devlet kurmaya çalışanların da dünyayı başlarına yıkarız, bunun böyle bilinmesi lazım."