Baysal açıklamasında; memur ve emeklilerinin hızla yoksullaştığını, TÜİK’in açıklayamadığı gerçek enflasyon kayıplarının memur ve emekli için haraca dönüştüğünü söyledi.
Baysal, basın açıklamasında şu hususlara yer verdi:
“TÜİK tarafından açıklanan ancak hiçbir şekilde vatandaşın ciddiye almadığı ve alay konusu haline gelen ısmarlama rakamlara göre, Ekim ayında enflasyon (TÜFE) % 2.39 artmıştır. Bağımsız araştırma grubu olan ENAGRUP (Enflasyon Araştırma Grubu)’a göre ise Ekim ayı enflasyonu % 6.90, yıllık enflasyon oranı ise % 49.87 olarak gerçekleşmiştir. Aradaki fark TÜİK’in eli aracılığı ile cebimizden alınandır. Ne acıdır ki resmi hesaplamalar TÜİK verilerine göre yapılmaktadır.
TÜİK’e göre Temmuz, Ağustos, Eylül ve Ekim ayı enflasyonlarının kümülatif toplamı ise % 6.72 olmuştur. Bu durumda, Temmuz ayında memur ve emeklilerine yılın ikinci altı ayı için reva görülen % 3’lük sadaka miktarı artışın tamamı erimiş ve memur ve emeklileri için % 3.72 oranında alacak doğmuştur.
TÜİK sahadaki gerçek fiyatlardan uzak olan bir yöntemle Ekim ayı enflasyonunu masa başında ancak % 2.39’a indirebilmiştir.
Hafta başında basına sızan TÜİK oranı ile ilgili haberler içimizi karartmaktadır.
TÜİK’in, araştırmalarının güvenilirliğinin sağlanması için sivil denetime açılması elzem hale gelmiştir.
Sokaktaki vatandaştan Cumhurbaşkanına kadar herkesin pahalılıktan şikayet ettiği ve vatandaşların zamları takip etmeye mecalinin kalmadığı bir dönemde TÜİK’in verilerini nereden ve nasıl topladığı gerçekten muammaya dönüşmüştür.
TÜİK verilerine göre Kasım ayı kira artış oranının da % 17.09 açıklanması ise kiracıların korkulu rüyasıdır.
İşin vahim tarafı bugün TÜİK tarafından açıklanan Yİ-ÜFE rakamları çerçevesinde 2022 yılı için “yeniden değerleme oranı”nın % 36,20 olarak açıklanmış olmasıdır. Belli ki TÜİK TÜFE ve Yİ-ÜFE oranları arasında tahterevalli oynamaktadır. Cumhurbaşkanı tarafından müdahale olmazsa yılbaşında tüm harç, vergi ve cezalar % 36.20’lik yeniden değerleme oranında artırılabilecektir.
Vatandaşın hızla yoksullaştığı bir ortamda, enflasyonu düşük göstermek için TÜİK’in durumdan vazife çıkarması abesle iştigaldir.
Vatandaşın TÜİK’in açıklamalarını ciddiye alabilmesi için hesaplamalarının istatistik kurallarına ve etik değerlere uygun hale getirilmesi gerekir.
MEMUR VE EMEKLİLERİ ENFLASYON MAĞDURU
Enflasyon ortamlarının en büyük mağdurları memur ve emekliler ile ücretinden başka geliri olmayanlardır.
Memur ve emeklilerinin enflasyon alacaklısı olması yoksullaşmalarının artması anlamına gelmektedir. Hükumet artık memur ve emeklilerinin feryadını duymalı, kayıplarının karşılanmasını sağlamalıdır.
Memur ve emeklilerine yapılacak ödemeleri “ekonomik bir sorun” olarak gören bir iktidar anlayışının yetkili sendikalarla anlaşıp milyonlarca insani yoksulluğun pençesine itmesi kabul edilemez.
Hükumet, memur ve emeklisini enflasyon altında ezdirmekten vaz geçmeli; elektrik, su, doğalgaz, ekmek vb temel tüketim kalemlerindeki artışlar Devletçe sübvanse edilmelidir.
Kamu görevlileri için vergi dilim oranları %15’te sabitlenmeli, enflasyon altında alınan artışlara bir de vergi dilimi kesintileri eklenmemelidir.
MEMUR VE EMEKLİLERİNİN EKİM AYI KAYIP VE ALACAKLARI NE KADAR?
BASK/AR-GE Birimi tarafından yapılan araştırmaya göre; TÜİK’in açıkladığı Ekim ayı enflasyonu ile (aile yardımı hariç) bazı unvanlardaki memurların aylıklarındaki erimenin özeti şudur:
12/1 derece ve kadrodaki bir hizmetlinin Temmuz ayında aylığındaki 120,00 TL’lik artışın tamamı erimiş, dönemin bitmesine 2 ay kala 156,86 TL enflasyon alacağı doğmuştur.
Aynı şekilde;
9/1 derece ve kadrodaki bir memurun doğan alacağı 168,09 TL,
7/1 derece ve kadrodaki bir öğretmenin doğan alacağı 190,63 TL,
8/3 derece ve kadrodaki bir pratisyen doktorun doğan alacağı 274,91 TL,,
12/3 derece ve kadrodaki bir hemşirenin doğan alacağı 184,43 TL,
12/3 derece ve kadrodaki bir teknisyenin doğan alacağı 176,25 TL,
1/4 derece ve kadrodaki bir mühendisin (büro) doğan alacağı 292,00 TL’dir.
Hülasa tüm unvanlardaki kamu görevlilerinin aylıklarına Temmuz ayında yapılan % 3’lük sefalet artışı dönemin bitmesine 2 ay kala tamamen erimiştir. Kamu görevlileri ve emeklileri yıl başına kadar enflasyon kayıplarını sineye çekmeye devam edeceklerdir.
Bazı basın ve yayın organlarında yer alan 3600, EYT ve emeklilerin intibak taleplerine ilişkin ısmarlama yazılar öfke dindirmeye yönelik olup tamamı asılsızdır.
Kitleleri oyalamak ve öfkeleri soğutmak için sorunları “komisyonlara havale etme”nin modası çoktan geçmiştir.
Merdivenaltı yöntemlere gerek yoktur. Hükumet arzu ederse 3600 ek gösterge vaadi ile ek gösterge ve katsayı adaletsizliğine ilişkin kapsamlı düzenlemeleri bir hafta içerisinde sunarız.”