El mi yaman, bey mi yaman?

Cumhuriyet gibi, Atatürk gibi birleştirici değerlerimize yabancı kalanlar, milletin coşkulu kutlamalarından ders almış mıdır? Bugüne kadarki uygulamalara bakarsak böyle bir ders çıkarmadıklarını söyleyebiliriz.

Başlıktaki el sözü, “halk, millet” anlamındadır. Azerbaycan’da bugün de aynı anlamda kullanılmaktadır. Türkiye Türkçesinde sadece İçel, Kocaeli gibi yer adlarında kalmıştır ve bu kullanımlarda kelime “vilayet” anlamındadır. Cumhuriyet döneminde diriltilen il (vilayet) de aynı kelimedir.

Deyim, halkın, yöneticiden daha yaman olduğunu anlatmak için kullanılır. Sorudan sonra “el yaman, el yaman!” diye cevap verildiği de olur.

Bey, bugün herkes için kullanılan bir unvandır. Eski dönemlerde ise herhangi bir siyasi teşekkülün yöneticisi anlamına gelmekteydi. Deyimde de bu anlam söz konusudur.

Cumhuriyet kutlamaları sırasında bu deyim dilime pelesenk oldu. 29 Ekim 1923’ün yüzüncü yılında Türk milleti Ankara’da, İstanbul’da, İzmir’de, Sivas’ta, Antalya’da… Yurdun her yerinde sokaklara dökülmüş, cadde ve meydanları doldurmuştu. Ellerde bayraklar ve meşalelerle bu büyük günü kutluyorlardı. Yerler ve gökler, Cumhuriyet ve Atatürk sözleriyle, marşlarla inliyordu.

Halkın Cumhuriyet ve Atatürk sevgisini fark eden yöneticiler de son günlerde, âdeta yasak savarcasına bazı törenler düzenlemek zorunda kaldılar. Bütün devlet imkânları ellerinde olduğu için görkemli gösteriler de ortaya çıktı. Boğaz’daki donanma geçişi ve ışık gösterisi böyleydi. Cumhuriyet kutlamalarını Vahdettin Köşkü’nden izlemek ise tabii olarak pek çok tepkiye yol açtı.

Yüzüncü yıl gibi fevkalade önemli bir yıldönümünün son birkaç güne sıkıştırıldığının halk elbette farkındaydı. Böyle bir yıldönümünün birkaç yıl önceden planlanması ve kutlamanın büyük anıtlarla, kalıcı eserlerle taçlandırılması gerektiği çok yazıldı ama iktidar bunların hiçbirine aldırmadı. Yüzüncü yıl gibi önemli bir yıldönümü, Beştepe’de düzenlenen bir beste yarışması ile Boğaz’da düzenlenen tek günlük gösterilerden ibaret kaldı.

Buna karşılık ülkenin her tarafında milyonlarca insan caddeleri ve meydanları doldurarak içten gelen bir coşkuyla yüzüncü yılı kutladı. Birçok kurum ve kuruluş da özel toplantılarla, özel yayınlarla yüzüncü yılı kutladılar. Büyük şirketlerin güzel reklamlarını da bunlara katabiliriz.

Beyin değil elin yaman olduğu böylece ortaya çıkmıştır. Önemli olan da budur. Türk milleti, yöneticilere “Siz isteseniz de istemeseniz de Cumhuriyet ve Atatürk bizim şerefimizdir, gururumuzdur.” demiş ve bunu çok yüksek bir tonda duyurmuştur. Önemli olan da budur, milletin değerlerine sahip çıkışıdır.

Cumhuriyet gibi, Atatürk gibi birleştirici değerlerimize yabancı kalanlar, milletin coşkulu kutlamalarından ders almış mıdır? Bugüne kadarki uygulamalara bakarsak böyle bir ders çıkarmadıklarını söyleyebiliriz. Tam tersine Ankara yerine İstanbul’u, üstelik Vahdettin Köşkü’nü tercih ederek burunlarının dikine yol gitmeye devam ediyorlar.

Bey” kavramını zedelediğimi bile bile yöneticilere “El mi yaman bey mi yaman?” sözünü hatırlamalarını tavsiye ediyorum. El yamandır, hem de pek yaman!

Ahmet Bican Ercilasun / Milli Düşünce Merkezi

Medya Haberleri

İnsanın üç içgüdüsü
Yoğun İş Hayatında Zamanı Verimli Kullanmanın 8 Pratik Yolu
PAÜ'de Bir Kayıt Skandalı Daha
Sözde Ermeni Soykırımı
Herkes her şeyi biliyor