Bugün gözbebeğimiz Eğitim-iş sendikamız için gurur ve mutluluk dolu bir gün.
Piyasacı ve gerici eğitim politikalarına, eğitim emekçisinin emeğini görmezden gelen yönetim anlayışına, öğretmenleri itibarsızlaştıran günlük uygulamalara, Cumhuriyetin ve onun kazanımlarına yapılan saldırılara karşı mücadele etmek için 17 yıl önce bilge ellerin umutla can suyu verdiği fidan, 17. yaşında 100 bin üyeyi aştı!
Encümen-i Muallim’den, TÖS’ten, TÖB-DER’den devraldığımız kültür, birikim ve cesaretle, Köy Enstitüleri ile Fakir Baykurt’un yurtsever ve mücadeleci ruhunu birleştirerek yeniden kurduğumuz Eğitim-İş, Cumhuriyetin 100. yılına giderken 100 bini aşan üyesiyle mücadelesini dalga dalga büyütüyor.
Siyasal İslamcı kadrolar tarafından eğitimin kuşatıldığı, eğitimdeki tüm yönetim koltuklarının liyakate göre değil iktidara, sadakate göre dağıtıldığı, yandaş sendikalara üye olmanın her türlü çirkin yöntemle dayatıldığı, eğitim emekçisinin Anayasa’da güvence altında olan örgütlenme hakkının hiçe sayıldığı bir dönemde sendikamız, bir yıl içerisinde yüzde yüzden fazla büyüyerek sadece eğitim emekçilerine değil, tüm emek cephesine ve toplumsal muhalefete umut oldu.
Eğitim-iş’e kuruluşundan bu yana emek veren herkesin payı var; Bu gurur hepimizin!
Ve kimsenin kuşkusu olmasın ki bu gurur tablosuna bakıp zafer sarhoşluğuna kapılmayacak, bugüne dek bir an olsun çiğnemediğimiz kuruluş ilkelerimize ve rotamıza aykırı düşmeyeceğiz.
“Söylemiyle etkin, eylemiyle cesur, temsiliyetiyle güçlü bir sendika” diye yola çıkmıştık ve bu sözün hakkını vermeye devam edeceğiz.
Sendikamızın hiçbir siyasi parti ve örgüt ile bağlantısı olmaması durumunu -yani özerkliğini- her zaman koruyacağız. Gerçek ve tam bağımsız sendikacılık ilkesiyle hareket eden Eğitim-İş gücünü siyasi çevrelerden değil, ona güvenip omuz veren üyelerinden; dostlarından alır.
Üyesi yoksul, yöneticisi zengin bir sendika olmadık; olmayacağız.
Yöneticilerimiz her zaman kamuda görev yaptığında aldığı maaşı ve meslekteki ödeneklerini almaya devam edecek.
Büyüdük diye rotamız da söylemimiz de değişmeyecek. Bu çınarın kökleri TÖS’e, Köy Enstitüleri’ne, TÖB-DER’e; yaprakları ise geleceğe uzanmaktadır ve hep öyle olacak!
Geçmişin tecrübesiyle bugünün gerçekliğini birleştirmeye ve sendikacılığın yüz akı olmaya devam edeceğiz!
Cumhuriyet’in ve devrimlerinin savunucusu olmaya, Başöğretmenimizin izinden gitmeye devam edeceğiz!
Eğitim-İş; her zaman bir demokrasi kalesi olan, üyelerini asla birbirinden ayırmayan ve örgütün iradesinin yönetime her zaman sirayet ettiği bir sendika olmuştur; bundan sonra da öyle olacak.
Kurulduğumuz günden bu yana mücadele açısından nasıl sadece eğitim alanıyla kendimizi kısıtlamadıysak bundan sonra da ülkemizi ilgilendiren her konuda demokrasiden, laiklikten, barıştan, insan haklarından, kadın ve çevre mücadelesinden, ilericilikten yana olmayı sürdüreceğiz!
Öğrencilerimiz ülkenin geleceği ve bizlere Başöğretmenimizin emanetidir; onların haklarını savunmaya ve eğitimin sorunlarına ışık tutmaya devam edeceğiz!
Kısa sürede elbirliğiyle yarattığımız bu başarıyı daha da büyük mutluluklara taşımak için birlikte mücadele edecek olmaktan dolayı onur duyuyoruz. İyi ki varsınız! İyi ki Eğitim-İş var.