Anadolu Liseleri iyi lisan bilen insan ihtiyacını, Fen Liseleri fen alanında uzman ihtiyacını ve Sosyal Bilimler Liseleri sosyal bilimler alanında uzman ihtiyacını karşılamak üzere kurulmuştur. Bu okullara kuruldukları günden itibaren özel seçme sınavıyla öğrenci alınmıştır. Sırasıyla Anadolu Liseleri Giriş Sınavı, LGS (Liselere Giriş Sınavı), OKS (Orta Öğretim Kurumları Sınavı), SBS (Seviye Belirleme Sınavı) ve son olarak TEOG (Temel Öğretimden Orta Öğretime Geçiş Sınavı) ile öğrenci seçilmiştir. Bu sınavların son üçü (OKS, SBS ve TEOG) mevcut siyasi iktidar döneminde üç ayrı bakan tarafından değiştirilmiştir. Her değişiklikte bu merkezi sınav daha düşük profile çekilmiştir. Her değişiklikten sonra okulların akademik başarısı düşmüştür.
2010 yılında başlayan eğitim yöneticisi rotasyonu ve 2016 yılında “Proje Okulu” seçilen başarılı okullarda yapılan öğretmen rotasyonu ile okullar, kurumsal kimliğini ve kültürünü kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalmışlardır. Bütün okullara yanlı mülakat komisyonları vasıtasıyla tecrübesiz ve ehil olmayan kişiler yönetici olarak atanmışlardır. Bu da bu okulların akademik başarısını etkileme riski taşımaktadır. Bir taraftan okulların yönetici ve öğretmen kadroları zayıflatılırken, bir taraftan da müfredatın bilimsellikten uzak bir anlayışla kendi dünya görüşlerine göre yandaş bir nesil yetiştirme anlayışıyla düzenlenmesi, okulların akademik başarısını daha da aşağıya çekecektir.
Son TEOG operasyonunun amacı, özellikli ve başarılı okulları sıradanlaştırmak ve semt okulu haline getirmektir. Başarılı öğrencilerin de, her konuda pozitif ayrımcılık yapılan İmam Hatip Liselerine yönelmelerini sağlamaktır. Çünkü 2017 yılı üniversite giriş sınavlarında en başarısız okul türü, İmam Hatip Liseleri olmuş ve üniversiteye mezunlarını yerleştirme oranı yüzde 18’de kalmıştır. Bunların çoğu da İlahiyat Fakültelerine yerleşmişlerdir. TEOG Sınavının 2016-2017 öğretim yılı birinci döneminde, öğrenciler başka okullarda diğer okulların öğretmenlerince sınava tabi tutulmuştur. Bu sınavlarda başarının çok düşük olması üzerine, ikinci dönemde öğrenciler, kendi okullarında, kendi öğretmenlerinin nezaretinde sınava sokulmuşlardır. Bunun sonucunda, daha önceki sınavlarda Türkiye Birincisi sayısı iki üç bini geçmezken, bu sınavlarda 17 bini bulmuştur. Zaten TEOG sınavı bu uygulamayla bütün güvenilirliğini, ciddiyetini ve objektifliğini kaybetmiştir.
TEOG Sınavının kaldırılması projesi, “Proje Okullar” projesi gibi, tarihi okulları, akademik başarısı yüksek okulları, semt okulları haline getirerek sıradanlaştırma projesidir. Ortaokul mezunlarının liselere ilgi ve yeteneklerine göre sınavsız yönelebilmesi için; eğitimde fiziki mekan, öğretmen ve araç-gereç, ekipman konularında imkan ve fırsat eşitliğinin, yeterli rehberlik hizmetinin, objektif ölçme-değerlendirme sisteminin ve performans ölçümünün olması gerekir. Öğrencilerin zeka, ilgi, bilgi ve becerileri aynı düzeyde olmadığı için, bu durumda bile bir seviye belirleme sınavına ihtiyaç bulunmaktadır. Ancak bu şekilde zeka seviyesi yüksek öğrencilerin kaynaştırma eğitimi içinde harcanmalarının önüne geçilmiş olacaktır. Vasat seviyedeki öğrencilerin ise, yeniden açılacak genel liselere adrese dayalı yerleştirilerek okumalarının sağlanmasıdır. İşin ilginç yanı, bütün genel liseler 2013-2014 öğretim yılında bu iktidar tarafından Anadolu Lisesine dönüştürülmüştür. Bu yüzden yüz binlerce öğrenci örgün eğitimin dışına çıkmak zorunda kalarak Açık Öğretim Lisesine kaydolmuşlardır.
ÖNERİLER ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, hiç gündemde yokken tam okulların yeni öğretim yılına başladıkları sırada, birden bire "Mesela ben TEOG olayını istemiyorum ve bunu da artık yanlış buluyorum. TEOG'un kaldırılması lazım. Biz TEOG'la mı geldik? Ne TEOG vardı, ne bir şey vardı" dedi. Ertesi gün Başbakan Binali Yıldırım, dördüncü gün de Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz TEOG’un, kaldırıldığını açıkladı. Bakan, TEOG’un yerine önce 10, sonra 8 alternatif üzerinde çalışıldığını belirtti. Başbakan ise birkaç gün sonra, TEOG'un yerine geçmesi planlanan yeni sistem konusunda, "Milli Eğitim Bakanlığı 3 tane çözüm üretiyor. İlki; her lise kendi sınavını yapabilir. İkinci yöntem; ortaokul sertifikasyon sistemi. Üçüncü yöntem; adrese dayalı kayıt sistemi yüzde 50 olarak, bir kısım okullar da ortaokul mezuniyet ortalamasını arayabilir" dedi.
Önce problemi ortaya koyalım. Liseye yerleştirmede sınav sistemine geçilmesine, okulların fiziki mekan, araç-gereç ve eğitim ekipmanları, öğretim kadroları, rehberlik hizmetleri, sosyal, kültürel ve sportif etkinlikler yönlerinden eşdeğer olmamasından dolayı ihtiyaç duyulmuştur. Tarihi liseler, yabancı kolejler, başarılı özel okullar ile başarılı Anadolu, Fen, Sosyal Bilimler ve Anadolu İmam Hatip Liselerine talep, kontenjanların çok üzerindedir. Bu durumdaki okulların kontenjan toplamı 150-200 bin civarındadır. Bu okulların bir kısmı yatılı olup buralarda en az dörtte bir oranında Anadolu’nun başarı öğrencileri parasız yatılı olarak okumaktadır. Ortaokul son sınıftaki 1.2 milyon öğrenci, bu okullara yerleşebilmek için sınava girmektedirler.
Şimdi Başbakanın bu önerilerini sırasıyla çözüme katkısı yönünden değerlendirelim:
- Her lisenin kendi sınavını yapması: Bu uygulanması teknik yönden hiç mümkün olmayan bir öneridir. Her şeyden önce sınavların objektifliği ve eşdeğerliliği tartışılabilir. Bu yöntem, suistimale çok açık bir yöntemdir. Belki nüfusu az olan illerde, Milli Eğitim Müdürlüklerinin koordinatörlüğünde bu tür okullar için ortak sınav uygulanabilir. Fakat bu yöntemle Anadolu’nun zeki çocuklarının büyük şehirlerdeki kariyerli okulların sınavlarına girmeleri büyük ölçüde mümkün olmayacaktır. 1950’li, 60’lı yıllarda bazı fakülte ve liseler ayrı sınavlarla öğrenci alıyorlardı. Bu yöntemin sakıncaları ve zorluğu görüldüğü için merkezi ortak sınav uygulamasına geçildi.
- Ortaokul sertifikasyon sistemi ile yerleştirme: Burada öğrencinin okul notunun yanı sıra sosyal, kültürel, sanatsal ve sportif etkinliklerdeki başarısının değerlendirilmesi sonucu elde edilecek puana göre yerleştirme önerilmektedir. Bu da; öğretmenler arasında ölçme ve değerlendirmede objektiflik olmaması, okullar arasında rehberlik hizmetlerinde yeterlilik bulunmaması, branş öğretmenlerinin tam olmaması ve özellikle birçok okulda etkinliklerin gerçekleştirileceği fiziki mekanların bulunmaması (açık ve kapalı spor alanları, konferans salonu, resim ve müzik atölyeleri vb.) gibi nedenlerle mümkün görülmemektedir.
- Adrese dayalı kayıt sistemi ve ortaokul mezuniyet ortalaması ile yerleştirme: Başbakan okulların yüzde 50’sinin adrese dayalı kayıt sistemi ile diğerlerinin ise ortaokul mezuniyet ortalaması ile öğrenci alabileceğini belirtmektedir. Akademik başarısı düşük okulların tamamı genel liseye dönüştürülerek buralara adrese dayalı kayıt sistemi ile öğrenci alınması doğru bir yaklaşımdır. Fakat geri kalan okulların ortaokul mezuniyet ortalaması ile öğrenci kaydetmesi doğru bir seçenek değildir. Çünkü mezuniyet ortalamalarının ne kadar dengesiz ve sübjektif olduğunu 1992-1998 yılları arasında yapılan Süper Lise denemesinde gördük. Başarılı genel liselerin süper lise olunca başarılarının dibe vurduğuna tanık olduk. Bakanlık bunun üzerine bu uygulamadan hemen vazgeçti.
Bu sebeplerle, şu anda TEOG'un kaldırılması, eğitim hayatımıza fayda yerine zarar getirir, kaliteli eğitimin sonu olur. Sınavın kaldırılması, tarihi liseleri, başarılı Anadolu liseleri, fen liseleri, sosyal bilimler liseler ve İmam Hatip Liseleri ile özel okulları bitirir. Anadolu’daki başarılı öğrencilerin önü kesilir. Biz yurt dışına beyin göçünden şikayet ederken, yurt içindeki beyinleri olgunlaştırmadan harcarız. “Dimyat’a pirince giderken, evdeki bulgurdan da oluruz”.
Bu yüzden, adı ne olursa olsun, belirtilen okullar için katılımı zorunlu olmayan, merkezi bir seviye tespit sınavı yapılmalıdır. Ülkenin geleceğini düşünen bütün vatanseverler, her türlü imkan ve vasıta ile liselere yerleştirmede merkezi ortak sınavın kaldırılmasına karşı çıkmalıdırlar.