Pamukkale Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Aslıcan Kalfa Topateş, “Genç Sosyal Bilimciler Ödülü” yarışmasında doktora teziyle mansiyon ödülü aldı.
Pamukkale Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Aslıcan Kalfa Topateş, “Türkiye’de Yoksulluk Bağlamında Dilenme Kültürü” başlıklı doktora teziyle, Türk Sosyal Bilimler Derneği tarafından mansiyon ödülüne layık görüldü.
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kültür Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen törende Yrd. Doç. Dr. Aslıcan Kalfa Topateş ödülünü aldı.
Dört bölümde dilencilik ve yoksulluk
Tez çalışması hakkında bilgi veren Yrd. Doç. Dr. Aslıcan Kalfa Topateş, bu çalışmanın dilenciliği yoksullukla ilişkisel olarak ele aldığını belirterek, tezin dört bölümden oluştuğunu kaydetti. İlk bölümde temel kavramlara yer verildiğini ifade eden Topateş, dilencilik ve yoksulluğun birbirleriyle olan ilişkisellikleri çerçevesinde feodalizmden kapitalizmin altın çağı olan refah devleti yıllarına kadar uzanan zaman diliminin ele alındığını söyledi.
Diğer bölümler ile ilgili de açıklamalarda bulunan Yrd. Doç. Dr. Aslıcan Kalfa Topateş şunları söyledi: “İkinci bölümde, sınıfaltı, evsizlik ve sosyal dışlanma gibi olgulara da yer verilerek çözümlendi. Burada dilenciliğin Türkiye’deki görünümlerine oldukça benzeyen çevre ülkelerdeki durum ve neoliberal dönüşümlerin yoksulluk ve dilenciliğe etkileri ele alındı. Bunun yanı sıra yoksulluğa yönelik yaklaşımlar ve uluslararası kuruluşların tavrı aktarıldı.
Üçüncü bölüm Türkiye’de yoksulluk ve dilenciliğin ele alınmasından oluşuyor. Bu bölümde Osmanlı İmparatorluğu’ndan günümüze yoksulluğun ve dilenciliğin seyri aktarılmaktadır. Bu kapsamda Türkiye tarihindeki çeşitli ekonomik ve sosyal dönüşümlerin yoksulluk ve dilencilikle olan ilişkisi ele alınmıştır.
Dördüncü bölümde ise Ankara’da yapılan alan araştırmasının bulguları sunulmaktadır. Araştırma bulgularımız, Ankara’da dilenciliğin, toplumda yaygın biçimde algılandığı gibi kriminal bir boyuttan farklı bir yüzü olduğunu ortaya çıkarmıştır. Bu çerçevede bulgulara göre, farklı risklerin yoksullukla birleşiminden oluşan olumsuzluklar dilenme kültürünü yaratmaktadır. Araştırmada çeşitli kurumlar tarafından yoksul çocukların eğitim görmeleri için ailelerine sağlanan sosyal ve ekonomik desteklerin kilit rol oynayan bir değişken olduğu ortaya çıkmıştır. Bu desteklerden faydalanmak, özellikle genç kadınlar ve çocuklar için dilenme kültürünün bir dönüşebilme eğilimi taşıdığını göstermektedir. Ankara’da sınıfaltı bir kesimin varlığını da gösteren dilencilerin anlatıları, kadınların çocukları için farklı bir hayat düşlediklerini ortaya çıkarmaktadır. Sosyal ve ekonomik destek alan kadınlar, yardımları çocuklarının eğitimi için kullanmakta ve dilenmeyi bırakabilmektedirler. Bu bulgular, doğrudan dilencileri hedefleyen sosyal politikaların olumlu sonuçlar sağlayabileceğini göstermesi açısından ümit vericidir.”