Ortadoğuda gerek etnik gerekse mezhepsel çatışmalardan Türkiye’nin etkilenmemesi düşünülemez. Türkiye, tarihinin her döneminde bölgedeki uluslara barışı götürme, mazlum milletlerin de hakkını müdafaa konusunda öncü olmuştur.
Yaşadığımız süreçte Türkiye IŞİD terör örgütünün hedefine oturmuş, bu örgüt tarafından ülke içinde büyük çaplı eylemlere maruz kalmıştır. Öte yandan çözüm süreci denilen süreçte şehir yapılanmasını gerçekleştiren, köy, kasaba ve dağlık yollara fırsattan istifade tuzaklar kuran PKK yeniden eylemlere başlamıştır.
Gün geçmiyor ki şehit haberi gelmesin, polisimiz veya askerimiz yaralanmasın. Çözüm süreci denilen süreçte etnik bölücü örgütün gücünü derinleştirmesine sessiz kalan devlet yöneticileri ve halkımızı PKK ile pazarlığı makul göstermeye girişmiş heyetleri Türk Tarihi unutmayacaktır!
Bugün geldiğimiz noktada Türk Milliyetçilerinin baştan beri uyardığı çözüm sürecine yönelik net tavrının, Ortadoğu’daki siyasi ve mezhepsel gelişmeler konusunda uyanık olunmasına yönelik uyarılarının haklı olduğu bir kez daha anlaşılmıştır.
Her türlü teröre karşı milletçe karşı durulması, teröre engel olmak için sosyal, siyasi ve ekonomik önlemlerin bir an önce alınması, güvenlik güçlerimizin başarıyla sürdürdükleri mücadelenin bu önlemlerle desteklenmesi şarttır.
Terörle mücadele planlarının hazırlanırken sadece etnik ve ideolojik fitnenin değil İslam adına yürütülmek istenen fitnenin de göz önünde bulundurulması, kalıcı bir milli politikanın oluşturulması ve bu sayede Türkiye’nin bekasının ve milli bütünlüğünün sağlanması amaçlanmalıdır.
Adeta dört bir yandan güvenlik sorunları yaşanan, güvenlik görevlileri şehit edilen, sivilleri katledilen bir ülkede gündemin “terörle etkin bir biçimde tüm gücümüzle milli birlik içinde mücadele” olması gerekirken, başkanlık sistemi tartışmalarının gündemin ana konusu haline getirilmeye çalışılması haklı ve makul değildir.
Gerek etnik ve ideolojik gerekse din ve mezhep içerikli fitneye karşı birlikte hareket için eylem planları yapılmalıdır. Ancak bir yandan milli birlik çağrısı yapılırken bir yandan da Anayasa, Anayasamızdaki vatandaşlık tanımı, Türklük kavramları ve başkanlık sistemi tartışmaya açılmamalıdır. Aksi takdirde toplumsal uzlaşmanın bozulması, kutuplaşma ve gerginliklerin artması kuvvetle muhtemeldir.
Türkiye’nin milli bütünlüğü ve milletimizin bekası için kamuoyuna saygı ile duyurulur.
Denizli Türk Ocakları Reisi Adem Süpçin