Einstein’ın da bir disleksi olduğunu anımsatan Özbek, onun şu sözünü hatırlattı; “Aslında herkes zekidir. Fakat bir balığı bir ağaca tırmanma kabiliyetine göre değerlendirirseniz tüm hayatını aptal olduğunu zannederek geçirir.”
Disleksinin okuma, heceleme ve yazma becerilerinin edinilmesinde nörolojik kökenli bir farklılık olduğunu belirten Özbek her insanın düşünce biçimi ve öğrenme yönteminin farklı olduğunu yani eğitim sistemindeki en büyük eksikliğin tüm bireyleri tek tip bir öğrenme şekline mahkum etmesi olduğunu, bu öğrenme ile alakalı normal standartlarda olan biri için aşılabilir bir zorluk olsa da, çok farklı bir öğrenme işleyişine sahip disleksilerin hayatının zindana çevrilebildiğini ve nice değerli çocuğun, bu yolda harcanabildiğini ifade etti.
Disleksi Dostu Okul
Disleksi olgularının çocukluk ve ergenlikte fark edilmemesinin, okul ve öğrenmeye karşı isteksizliğe ve gittikçe yetenek ve kapasitesi ile uyuşmayan meslek ve hayat tarzı tercihlerine yol açabildiğini vurgulayan Özbek, bundan dolayı kendilerinin de Denizli'ye farkındalık olması adına Rehber öğretmeni Sibel Altınpa’nın başvurusuyla Türkiye Disleksi Hareketi'nin projesine ortak olduklarını,bu eğitim ile Disleksinin ne olduğunu, belirtilerinin neler olduğunu, Disleksi olan öğrencilere yaklaşımın nasıl olması gerektiğini, öğrencinin gelişimi için öğretmenin neler yapabileceğini öğrendiklerini, eğitim sonunda okulun Özel Denizli Seviye Okulları Disleksi Dostu okul sertifikasını aldığını ifade etti.