Peygamber efendimizin daha yüzyıllar öncesinde İstanbul'u fethedecek komutanı ve askerleri övmesi, İstanbul'un fethinin ne kadar kutlu olduğunu göstermektedir. Üstün bir zeka, inanılmaz bir kararlılık ve yürekle İstanbul’u fethetmeye and içmiş olan ecdadımız, iman, inanç ve azmin sonucunu tüm dünyaya gösterip çağ açıp çağ kapatmıştır.
’’Ya İstanbul beni alacak, ya ben İstanbul’u!’’ diyebilecek kadar kararlı, gemileri karadan yürütecek kadar zeki olan Fatih, Türk milletinin yapısında imkansız diye bir şey olmadığını göstererek tarihteki şerefli yerini almıştır.
‘’Padişah olmasaydım Ulubatlı Hasan olurdum.’’ diyen Fatih, surlar aşıldığı gün vücudu delik deşik olması pahasına, surlara çıkan ve bayrağımızı dikmeyi başaran Ulubatlı’nın başucuna geldiğinde Ulubatlı son anlarını yaşıyordu. Dudağındaki tebessüm Fatih’i hayrete düşürmüştü.Fatih: ‘Niçin tebessüm ediyorsun?’ diye sorduğunda: ‘Biraz evvel buraları Allah Resulü teftiş ediyordu. O’nun gül cemalini gördüm, sevincim bundandır.’ demişi Ulubatlı.
563 yıl önce ecdadımızın sahip olduğu inanç ve azim, karar ve kudret, tüm gençlerimize ilham kaynağı olmalıdır. Bu duygu ve düşüncelerle İstanbul’u bir Türk-İslam kenti yaparak çağı değiştiren, dünyaya yeni bir başkent armağan eden, başta büyük Hakan Fatih Sultan Mehmet olmak üzere fetihte yer alan ecdadımızın hatıralarını minnet ve şükranla anıyor, tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum.
Ruhları şad, mekânları Cennet olsun.