Tarih 25 Ocak 1990, Iğdır Belediye binasının önünde on binler toplanmış. Ellerde Türkiye ve Azerbaycan bayrakları yani ay yıldız. Dillerde “Yol verin geçelim Azerbaycan’a”, “Ordu Bakü’ye”, “Karabağ bizimdir, bizim olacak!”
32 yıl önce Rus ve Ermenilerin Bakü’deki katliamı üzerine dünyadan ses çıkmayınca Iğdırlıların (vefalı Türk’ün) kardeşlerine selamıdır bu miting. Azerbaycan’ın yeniden bağımsızlık meşalesini yaktığı, Ebulfez Elçibey’in turan şafağını gördüğü gündür 20 Yanvar. Karabağ’ın tekrar vatan topraklarına katılması için kanla içilen yemindir 20 Yanvar.
Sovyet askerleri 32 yıl önce Azerbaycan'ın başkenti Bakü'ye girip adeta ölüm kustu. 1990 yılının 19 Ocak'ı 20 Ocak'a bağlayan gecesi, dönemin Sovyetler Birliği lideri Mihail Gorbaçov'un emriyle Bakü'ye giren Sovyet tankları, tarihte eşine az rastlanır bir katliama imza attı. Bakü sokaklarında bağımsızlık taleplerini dile getirmek için yürüyüş yapan halkın üzerine acımasızca ateş edildi. Bu acımasız saldırı sonucu aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 137 kişi yaşamını yitirdi, 700'den fazla kişi ise yaralandı.
Sovyetler Birliği'nin 1989 yılında dağılma sürecine girmesi, (Allah bir daha bir araya getirmesin) birliğe bağlı ülkelerde bağımsızlık seslerinin yükselmesine yol açmıştı. Bu süreçte Ermenistan'ın, Azerbaycan topraklarına yönelik istekleri artmış ve Azerbaycan halkı duruma düzenlenen protesto yürüyüşleriyle cevap vermişti. Ermeniler bu duruma karşılık Ermenistan'da yaşayan çok sayıda Azerbaycan Türk'ünü göçe zorladılar. (Bir Türk şehri olan Erivan’da (Revan) şu an hiçbir Türk yaşamamaktadır ama Azerbaycan’da ve Türkiye’de birlerce Ermeni yaşamaktadır. Bu durum bile Ermenilerin zihniyetini ortaya koyar.) Takvimler 9 Ocak 1990'ı gösterdiğinde Dağlık Karabağ Ermenileri, aldıkları kararla Ermenistan'a bağlandılar.
Azerbaycan'da bu karar tepkilere neden olsa da Sovyet yönetimi sessiz kalmayı tercih etmişti. Azerbaycanlılar Azadlık Meydanı’nda düzenledikleri mitinglerle protestolarını sürdürdüler. Kentte artık durum kontrolden çıkmaya başlamış ve Ermenilerin tacizleri sonucunda çatışmalar yaşanmaya başlamıştı.
Sovyet yönetimi televizyon yayınlarını ve telefon hatlarını keserek dünyayla iletişimi tamamen kesti. Azerbaycan Türkleri Azadlık Meydanı’nda gösterilerini sürdürürken, 25 binden fazla asker ve Sovyet tankları şehre girerek bir katliama yaptılar. Dünya bu olaylara sessiz kalınca Ermeniler Hocalı Soykırımı için de cesaretlenmişlerdir.
Sovyet ordusunun üç gün süren acımasız saldırıları sonrasında kentte ölüm sessizliği hâkim olmuştu. Saldırıların bilançosu ise; Bakü, Gence ve Lenkeran'da toplam 137 kişi hayatını kaybetmiş, 700'den fazla kişi yaralanmış ve 1000'e yakın kişi hapsedilmiş ve kentte olağanüstü hâl ilan edilmişti.
Sovyetler Birliği bu katliamla bağımsızlık isteyen cumhuriyetlere korku salarak bu taleplerini bastırmayı planlamıştı. Fakat şehitlerin cenaze törenleri o güne kadar görülmemiş kalabalıklara sahne oluyor, yüz binler bağımsızlık taleplerini haykırıyordu. Sovyetler Birliği karşıtı gösterilerin dalga dalga büyümesi neticesinde Rus askerleri şehirden çekilmek zorunda kaldı.
Yaşanılan bunca acıdan sonra süreç, 30 Ağustos 1991 tarihinde dağılma sürecindeki Sovyetler Birliği'nden ayrılma kararı alan Azerbaycan'ın bağımsızlığını ilan etmesi ile sonuçlandı. Bütün Türk devlerinde olduğu gibi gelecek nesiller, feragat ehli olan şehitlerin omuzları üzerinde yükselecektir. Ruhları şad olsun. Rahmet ve minnetle…
Mǝn, sǝnǝ heç gǝlǝmmǝdim.
Lakin, öpmek için ayaxlarından,
Boz bulanıq suyum gǝldi sǝnǝ.
Arazınan sǝnǝ, göndǝrdim mǝn sevgimi.
Gözǝl vǝtǝn Azǝrbaycan!
Dǝdǝ Şǝhriyar, apardı mǝni uşaxlığıma.
Nağıllarda dinledim seni,
Qurt gǝnǝ ǝllǝşir
Şǝngülüm Şüngülüm Mǝngülüm’nǝn.
Durmadan çöllǝrdǝ gəzir,
Saçı suray donu daray xanım.
Cırttan da gǝnǝ oyaxdı.
Hǝlǝdi yekǝlmedi tükü ipǝh cücǝlǝrim
Sakinǝ day qızım da oynuyur
Mǝn seni körpǝ üreğimlǝ sevdim,
Gözǝl vǝtǝn Azǝrbaycan!
Sürmǝli Çuxuru, İğdir’dǝn sǝyrǝlǝdim sǝni.
Dǝdǝm Qorqut’da taptım mǝn sǝni.
Nǝsimi’dǝ sığmadım bu cihana,
Şah Hǝtayî’de yandım eşq oduna.
Fuzuli’dǝ gördüm Türk’ün hǝybǝtini,
Vaqıf’da dilǝ gǝldim.
Sǝmǝd Vurgun’da gǝzdim Mugan’ı,
Üzeyir’dǝ oldum musiki,
Rǝsulzadǝ’dǝ tattım istiklali,
Əhmǝd Cǝvad’la çırpındım,
Baxıp ay ulduzlu bayrağıma.
Sabir’dǝ durdum, tüşündüm,
Vahid’dǝ oldum gǝzǝlhan,
Hacı Babamda oldum nǝğmǝ,
Şǝhriyar’da çıxdım dağlara,
Aşıq Əlǝsgǝr’dǝ vuruldum sǝnǝ,
Gözǝl vǝtǝn Azǝrbaycan!
Mahnıda mugamda yaşadım sǝni,
Dinnǝdim arazbarını, oldum mǝhzun,
Cǝngi Köroğluda qaynadı qanım,
Qarabağ şikǝstǝsindǝ tutmadı ǝlim ayağım.
Sarıgǝlindǝ aşıq oldum,
Sudan gǝlǝn sürmǝli qıza.
Ürǝğimi verdim,
Üç telli, dört telli, beş telli turnama,
Aparsın versin sevgili cananıma.
Su sǝptim kuçǝlǝrǝ ki
Yar gǝlǝndǝ toz olmaya.
Daşdı qalanda gǝzdim,
Baxdım ki hǝr yanın gülçiçǝhdi,
Yar da bizǝ qonax gǝlǝcǝhdi.
Gözü yolda qalıpdı lalǝlǝrin,
Fikrindǝn gecǝlǝr yatabilmirǝm,
Gecǝlǝr yuxusuz qoydun mǝni,
Gözǝl vǝtǝn Azǝrbaycan!
Yalçın, diyǝr sǝnǝ can,
Ey gözǝl vǝtǝn Azǝrbaycan!
Hǝmişǝ tütsün ocağın,
Öpülmǝlidi sǝnin torpağın,
Gözǝl vǝtǝn Azǝrbaycan!