Prof. Dr. Francesco D'Andria başkanlığındaki kazı ekibi, 2013'te, milattan önce 2. yüzyılda Bergama Kralı 2. Eumenes tarafından kurulan antik kentte "ölüler ülkesine geçiş kapısı" olarak kabul edilen Plütonyum ile Pamukkale'deki travertenlere beyazlığını veren termal suyun orijinal kaynaklarından birinin yerini belirledi.
Prof. Dr. Francesco D'Adria'nın görev süresinin dolmasının ardından görevi devralan İtalya'daki Salento Üniversitesinden Prof. Dr. Grazia Semeraro başkanlığındaki kazı ekibinin 6 yıldır sürdürdüğü çalışmalarda Cehennem Kapısı'nın büyük bölümü ayağa kaldırıldı.
Yunan mitolojisindeki "Hades"i, Roma mitolojisindeki Plüton'u temsil eden heykel ile 3 başlı bekçi köpeği Kerberos heykeli, 2018'de kapıya yerleştirildi.
Kapının, bu yıl içinde ziyarete açılması planlanıyor.
- "Kutsal alan nedeniyle kent Hierapolis adını aldı"
Kazı Başkan Yardımcısı ve Pamukkale Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümünden Doktor Öğretim Üyesi Coşkun Daşbacak gazetecilere yaptığı açıklamada, ziyarete açılma çalışmaları öncesinde hazırlıkların tamamlanmak üzere olduğunu belirtti.
Yapının, Frigler döneminde kutsal alan olarak düzenlendiğini ve törenler yapıldığını aktaran Daşbacak, şöyle dedi:
"Bu kapı, 2 bin 200 yıllık bir yapı. 1500 yıl önce meydana gelen depremde yıkılmış. Restorasyon çalışmasıyla alan, antik çağda dini törenlerin yapıldığı şekilde düzenlendi. Kapı, kenti kuzeyden güneye doğru kateden sismik fayın bulunduğu yerde yükseliyor. Bu noktada termal su kaynağının çıktığı bir mağara oluşmuş ve buradan canlılar için ölümcül karbondioksit gazı yayılıyor. Bu nedenle kutsal sayılmış. Millattan önce 3. yüzyılda Yunan kolonisi olarak kurulan kent, Firig Dönemi'nden itibaren bu 'kutsal alan' nedeniyle kent de 'Hierapolis (Kutsal Kent)' adını almıştır."
- Kapının gizemi
Yeraltından sıcak suyla birlikte çıkan karbondioksit gazının özellikle soğuk havalarda mağara tabanında biriktiğini ve bunun küçük hayvanlar için öldürücü olabildiğini aktaran Daşbacak, kapının gizemine ilişkin şu görüşleri aktardı:
"Karbondioksit gazı, havadan daha ağır olduğu için, geceleri hava soğuk olduğundan, zeminde biriktiği ortaya çıktı. O dönemki dini törenlerde rahipler, nefeslerini tutup, canlı hayvanlarla mağaraya gidiyordu. Sanki bir ilahi müdahale olmuş gibi içerideki gaz nedeniyle hayvanlar zehirlenerek ölürken rahipler ise dışarıya canlı olarak çıkıyordu. Böylece din adamları kutsal sayılıyor, ölen hayvanların ise Hades'e kurban edildiği kabul ediliyordu."
Kapının, çok ilgi göreceğine inandığını aktaran Daşbacak, "Bu yıl içinde ziyarete açılması planlanıyor. Bu özellikleriyle ziyaretçi akını olacağını düşünüyoruz." ifadelerini kullandı.
DENİZLİ (AA) -