''Çare Milletin Kendisidir''

''Çare Milletin Kendisidir''

İYİ Parti Isparta Milletvekili ve GİK Üyesi Nuri Okutan Türkiye’yi uygar dünyanın güçlü, zengin, aydınlık ve vicdanlı bir üyesi yapmak istediklerini belirterek; “tüm komşularımızla ve diğer ülkelerle barış içinde birlikte yaşamak istiyoruz. Dış politikada gerçekçi, akla ve sağduyuya dayalı, milli menfaatlerimizi gözeten, soğukkanlı bir politikadan yanayız” dedi.

Şişli Belediyesi ve Türkiye Sosyal Ekonomik Siyasal Araştırmalar Vakfı (TÜSES) işbirliğiyle İstanbul’da düzenlenen “Bir Arada Yaşamanın ve Barışın İmkânlarını Aramak” konulu Ortadoğu Konferansı’nda konuşan İYİ Parti Isparta Milletvekili Nuri Okutan, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurulduğu günden bu yana pek çok badireyi atlatarak ve güçlenerek bu günlere geldiğini kaydederek sözlerini şöyle sürdürdü: “Bizlerin hem çabası hem de arzusu bundan sonra da devletimiz ve milletimizin karşılaştığı her türlü sıkıntıyı aşıp güçlenerek yoluna devam etmesidir. Bu konuda ümitliyiz. Çünkü devletimizi ve milletimizi taşıyan temeller güçlüdür ve onları geleceğe taşımaya azimli ve kararlı evlatları mevcuttur. Her zaman da olacaktır. Bugünlerde içeride ve dışarıda bilhassa da yakın coğrafyamızda devletimizin ve milletimizin aşması gereken ciddi sıkıntılar ve problemler yaşamaktayız. Karşı karşıya olduğumuz problemlerin büyüklüğü devletimizin ve milletimizin bekasını ilgilendirecek boyuttadır. Milletimiz haklı olarak ciddi endişeler içindedir. Ülkemiz içte kötü yönetilmekte, dışarıda ise her zamankinden daha büyük tehdit ve tehlikelere maruz bırakılmaktadır.”

 

TÜRKİYE ÇARESİZ DEĞİLDİR, “ÇARE MİLLETİN KENDİSİDİR”

İYİ Parti Isparta Milletvekili Nuri Okutan, problemleri çözmesi gereken işbaşındaki iktidarın bizzat problemlere kaynaklık ettiğini, diğer yandan da imkân ve fırsatları berhava ettiğini ifade ederek; “Bugün etrafımızda dönen hadiselerin ve içerdeki çaresizliğin milletimize yakışmadığı bir gerçektir” şeklinde konuştu.

Bugün etrafımızda dönen hadiselerin ve içerdeki çaresizliğin milletimize yakışmadığını vurgulayan Nuri Okutan, “Halbuki ciddi bir insangücüne, stratejik önem ve değerde bir coğrafyaya, imparatorluktan süzülüp gelen tarihsel bir tecrübeye, kullanılıp geliştirmeye açık çok farklı ve zengin kaynaklara sahibiz. Bu unsurları iyi bir şekilde kullanarak daha iyi bir gelecek kurabiliriz. Ülkemizin geleceğini hazırlayabilir ve en önemlisi bu geleceğin istediğimiz gelecek olmasını sağlayabiliriz” şeklinde konuştu.

Türk milletinin tarihte asla ve kat’a çaresiz olmadığını hatırlatan İYİ Parti Isparta Milletvekili Nuri Okutan, “bu yüzden de ne bugün ne de istikbalde çaresiz olacaktır. Büyük Atatürk’ün dediği gibi çare milletin kendisidir” dedi.

 

TÜRKİYE EVRENSEL DEMOKRASİ VE HUKUKTAN UZAKLAŞMAMALI

Milletlerin tehdit ve tehlikelerle baş edebilmesinde ve sorunları çözebilmesinde eldeki imkânlar ve şartlar kadar, cesur ve kararlı bir irade koymalarının ve güç birliği yapmalarının önemine inandıklarını anlatan Okutan sözlerine şöyle devam etti: “İnsanımızın ülkemizde birlik, huzur ve gelecek umudu görmek istediğini, çevremizde de dünyada da barış istediğini biliyoruz. Huzur ve güven sadece polisiye tedbirlerle sağlanmaz. Önce ülkede huzur ve güven ikliminin oluşması gerekir. Bunda da en büyük sorumluluk devleti yönetenlere düşer. Ülkemizde hiç kimsenin “bunlar var ya bunlar” tarzında küçümseme ve ayrımcılık içeren suçlamalara muhatap olmak istemediğinin farkındayız. Çevremizde de dünyada da hiçbir ülke “Ey bilmem kim” diyerek kendisine ayar verilmesine müsaade etmez. Herkesle kavgalı olanların, her gün yeni birilerini karşısına alanların ne ülkemizde birlik ne de çevremizde huzur ve güven sağlaması mümkün değildir.”

İYİ Parti Isparta Milletvekili Nuri Okutan Türkiye’nin çağdaş dünyadan kopartılma noktasına geldiğini, içe kapatıldığını ve hızla bir üçüncü dünya ülkesi olma yoluna girdiğini ifade ederek “Türkiye’nin demokrasi, hukuk, hak ve özgürlükler alanında evrensel standartlardan uzaklaştırılması onu uygar dünyanın tüm karar ve çalışma mekanizmalarından da uzaklaştırılması sonucunu doğuracaktır. Avrupa ile bütünleşme iddiasındaki Türkiye’nin devletler liginde en alt kümeye doğru yuvarlanmasına izin vermemeliyiz” dedi.

 

TÜRKİYE VARSA TÜRK-İSLAM DÜNYASI VE İNSANLIK İÇİN UMUT VAR

“Ülkemiz için önemli ve öncelikli olan ideolojik ve ütopik niyetler değil, reel güç, imkan ve kabiliyet sahibi olmasıdır” diyen Nuri Okutan, hamasetle uğraşmak yerine gerçekleri görmek ve yüzleşmek gerektiğini kaydetti.

İYİ Parti Isparta Milletvekili Nuri Okutan sözlerini şöyle sürdürdü: “Öncelikle ülkemizi ekonomik açıdan kalkındırmayı, bunun için yatırım-üretim-istihdam ve dış satım temelinde sanayimizi geliştirmeyi, sonrasında ise savunma sanayine önem vererek caydırıcı bir savunma gücüne sahip olmayı ideolojik ve ütopik hedefler peşinde koşturarak milletimizi hayal kırıklıklarına uğratmaya tercih ederiz. Türkiye’yi bölgesinin en zengin devleti yapmak ahdimizdir. Ancak zengin ve müreffeh bir Türkiye kendisini gerçek güç sahibi yapacak caydırıcı bir orduya sahip olabilir. Bizim anlayışımıza göre Türkiye’nin önce kendini kurtarması gerekir. Ancak kendini kurtarmış bir Türkiye başkalarını kurtarmaya yardımcı olabilir.  Uçakta tehlike anında anne veya babanın önce kendisinin sonra çocuğunun oksijen maskesini takmasındaki mantık gibi… Biliyoruz ki Türkiye varsa Türk dünyası var, Türkiye varsa İslam aleminin ve insanlığın gelecek umutları var.”

 

CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİNDE TOPLUMSAL MUHALEFET GÜÇBİRLİĞİ YAPMALI

Konuşmasında cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili değerlendirmelerde de bulunan İYİ Parti Isparta Milletvekili Nuri Okutan, Türkiye’nin içte ve dışta yaşadığı problemlere kaynaklık eden AKP iktidarını demokratik yollarla değiştirmesi gerektiğini ifade ederek; cumhurbaşkanlığı seçimlerinin bu anlamda büyük bir fırsat olduğunu söyledi.

Nuri Okutan şöyle devam etti: “Yapılan kamuoyu araştırmaları;  Sayın Meral Akşener’in Cumhurbaşkanlığına aday olmaması halinde Sayın Erdoğan’ın ilk turda cumhurbaşkanı seçilebileceğini, Sayın Akşener’in aday olması halinde ise seçimlerin 2. tura kalacağını gösteriyor.  Cumhurbaşkanlığı için mümkünse bütün partiler ilk turda kendi adaylarını çıkarmalıdır. Bu şekilde davranıldığında seçimlerin 2. tura kalması ihtimali çok yüksektir. 2. Turdaki seçimin başa baş çok ciddi bir seçim mücadelesi olacağı görülüyor. Cumhurbaşkanlığının 2.turunda tek adamlık peşinde olan adayın karşısındaki aday kim ise o desteklenmelidir. Biz mevcut yönetimden memnun olmayan kitlelerin 2.turda sandıkta ittifakı sağlayacağına ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin muhalefet tarafından kazanılabileceğine inanıyoruz. Bunun için % 50+1 oy gerekmektedir. Bu nedenle toplumsal muhalefetin ortak akılda buluşması ve toplumsal güç birliğine yönelmesi demokratik tek yol olarak karşımızda durmaktadır.”

 

HUKUK VE DEMOKRASİ YENİDEN İHYA EDİLMELİ, PARLAMENTER SİSTEME DÖNÜLMELİ

Seçim ve sandık güvenliği ile seçim sonuçlarının korunabilmesi için alınması gerekli tedbirler konusunda demokrasi, hukuk devleti, hak ve özgürlüklerden yana olan kesimler arasında mutabakat ve işbirliği yapılması gerektiğini vurgulayan Nuri Okutan, sözlerini şöyle tamamladı: “Denetimsiz ve gözlemsiz tek bir sandık ve kurul bırakılmamalıdır. Hileli hiçbir sonucun kabul edilmeyeceği ve böyle bir durumda meşru bütün imkânların kullanılarak karşı çıkılacağı şimdiden deklare edilmelidir. Seçimleri kazanan adayın atacağı adımlar için temel ilkeler herhangi bir pazarlığa konu yapılmadan deklare edilmelidir. Bize göre iktidarın acımasızlığı karşısında yıllardır mağdur ve mazlum durumda olan geniş kesimlerin kabul etmemesi imkânsız  % 100 kabul görebilecek temel konular şunlar olacaktır; hukuk devletinin ihyası, demokratik düzenin ihyası, haklar ve özgürlükler düzeninin ihyası. Acil el atılması ve düzeltilmesi gerekli hususların gereğinin yapılacağı ve kısa zamanda parlamenter sisteme dönüleceği deklare edilmelidir.”

 

Devletler ve milletler geleceğe doğru yürürken çeşitli imkan ve fırsatların yanı sıra bir çok problemle de karşılaşırlar. Bir yandan karşılarına çıkan imkan ve fırsatları değerlendiren diğer yandan karşılaştıkları problemleri çözen devlet ve milletler güvenle geleceğe doğru yollarına devam ederler.

Türkiye Cumhuriyeti devleti de, kurulduğu günden bu yana pek çok badireyi atlatarak ve güçlenerek bu günlere gelmiştir. Bizlerin hem çabası hem de arzusu bundan sonra da devletimiz ve milletimizin karşılaştığı her türlü sıkıntıyı aşıp güçlenerek yoluna devam etmesidir. Bu konuda ümitliyiz. Çünkü devletimizi ve milletimizi taşıyan temeller güçlüdür ve onları geleceğe taşımaya azimli ve kararlı evlatları mevcuttur. Her zaman da olacaktır.

Bugünlerde içeride ve dışarıda bilhassa da yakın coğrafyamızda devletimizin ve milletimizin aşması gereken ciddi sıkıntılar ve problemler yaşamaktayız. Karşı karşıya olduğumuz problemlerin büyüklüğü devletimizin ve milletimizin bekasını ilgilendirecek boyuttadır. Milletimiz haklı olarak ciddi endişeler içindedir. Ülkemiz içte kötü yönetilmekte, dışarıda ise her zamankinden daha büyük tehdit ve tehlikelere maruz bırakılmaktadır.

Bu problemleri çözmesi gereken işbaşındaki siyasi heyet bir yandan bizzat problemlere kaynaklık etmekte diğer yandan da elimizdeki imkân ve fırsatları berhava etmektedir.

Bugün etrafımızda dönen hadiselerin ve içerdeki çaresizliğin milletimize yakışmadığı bir gerçektir.

Hâlbuki ciddi bir insan gücüne, stratejik önem ve değerde bir coğrafyaya, imparatorluktan süzülüp gelen tarihsel bir tecrübeye, kullanılıp geliştirmeye açık çok farklı ve zengin kaynaklara sahibiz. 

Bu unsurları iyi bir şekilde kullanarak daha iyi bir gelecek kurabiliriz. Ülkemizin geleceğini hazırlayabilir ve en önemlisi bu geleceğin istediğimiz gelecek olmasını sağlayabiliriz.

Milletimiz tarihte asla ve kat’a çaresiz olmadı, bu yüzden de ne bugün ne de istikbalde çaresiz olacaktır. Büyük Atatürk’ün dediği gibi çare milletin kendisidir.

Bizler milletlerin tehdit ve tehlikelerle baş edebilmesinde ve sorunları çözebilmesinde eldeki imkânlar ve şartlar kadar, cesur ve kararlı bir irade koymalarının ve güç birliği yapmalarının önemine inanırız.

 

İnsanımızın ülkemizde birlik, huzur ve gelecek umudu görmek istediğini, çevremizde de dünyada da barış istediğini biliyoruz.   

Huzur ve güven sadece polisiye tedbirlerle sağlanmaz. Önce ülkede huzur ve güven ikliminin oluşması gerekir. Bunda da en büyük sorumluluk devleti yönetenlere düşer.

Ülkemizde hiç kimsenin “bunlar var ya bunlar” tarzında küçümseme ve ayrımcılık içeren suçlamalara muhatap olmak istemediğinin farkındayız. Çevremizde de dünyada da hiçbir ülke “Ey bilmem kim” diyerek kendisine ayar verilmesine müsaade etmez.

Herkesle kavgalı olanların, her gün yeni birilerini karşısına alanların ne ülkemizde birlik  ne de çevremizde  huzur ve güven sağlaması mümkün değildir.

Ne yazıktır ki, bugün Türkiye çağdaş dünyadan kopartılmış, içe kapatılmış ve hızla bir üçüncü dünya ülkesi olma yoluna girmiştir. Türkiye’nin demokrasi, hukuk, hak ve özgürlükler alanında evrensel standartlardan uzaklaştırılması onu uygar dünyanın tüm karar ve çalışma mekanizmalarından da uzaklaştırılması sonucunu doğuracaktır. Avrupa ile bütünleşme iddiasındaki Türkiye’nin devletler liginde en alt kümeye doğru yuvarlanmasına izin vermemeliyiz.

Biz ülkemizi uygar dünyanın güçlü, zengin, aydınlık, vicdanlı bir üyesi yapmak istiyoruz.

Tüm komşularımızla ve diğer ülkelerle barış içinde birlikte yaşamak istiyoruz. Dış politikada gerçekçi, akla ve sağduyuya dayalı, milli menfaatlerimizi gözeten, soğukkanlı bir politikadan yanayız.

Biz Batıya da Doğu’ya da düşman değiliz. Başkaları da bize düşman olmayı bırakmalıdır. Yönetimler geçici, devlet ve milletler kalıcıdır. Mevcut yönetim üzerinden Türkiye’ye düşmanlık geliştirilmesini asla kabul etmeyiz.  Kimse unutmasın Türkün tarihi kadimdir ve dostluğu kıymetlidir.

Türkiye’yi ait olduğu aile ve medeniyet coğrafyasından uzak tutmak için önüne setler çekilmesini kabul etmiyoruz

.

Böylesine bir kuşatma ve yangın döneminde kim tarafından hangi amaçlar için ve hangi metotlarla yapılırsa yapılsın ordumuzun caydırıcılığının zayıflatılmasını ihanet olarak görürüz.

Biz ülkemizi çağdaş dünyadan uzaklaştıran politikalara ve söylemlere karşıyız. Biz Batı’nın İslam’a karşı tahammülsüzlüğünün arttığı bir dönemde izlenen akıl dışı politikalarla hem birçok İslam ülkesinin, hem de ülkemizin ve yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın Batı için hedef haline getirilmesini asla kabul etmiyoruz.

Ülkemiz için önemli ve öncelikli olan ideolojik ve ütopik niyetler değil, reel güç, imkan ve kabiliyet sahibi olmadır.

Hamasetle uğraşmak yerine gerçekleri görmeli ve yüzleşmeliyiz. Öncelikle ülkemizi ekonomik açıdan kalkındırmayı, bunun için yatırım-üretim-istihdam ve dış satım temelinde sanayimizi geliştirmeyi, sonrasında ise savunma sanayine önem vererek caydırıcı bir savunma gücüne sahip olmayı ideolojik ve ütopik hedefler peşinde koşturarak milletimizi hayal kırıklıklarına uğratmaya tercih ederiz.

Türkiye’yi bölgesinin en zengin devleti yapmak ahdimizdir. Ancak zengin ve müreffeh bir Türkiye kendisini gerçek güç sahibi yapacak caydırıcı bir orduya sahip olabilir.

Bizim anlayışımıza göre Türkiye’nin önce kendini kurtarması gerekir. Ancak kendini kurtarmış bir Türkiye başkalarını kurtarmaya yardımcı olabilir.  Uçakta tehlike anında anne veya babanın önce kendisinin sonra çocuğunun oksijen maskesini takmasındaki mantık gibi… Biliyoruz ki Türkiye varsa Türk dünyası var, Türkiye varsa İslam âleminin ve insanlığın gelecek umutları var.

Türkiye’nin içte ve dışta barış sağlayabilmesi için bugün içte ve dışta yaşadığımız problemlere kaynaklık eden mevcut AKP iktidarını demokratik yollarla değiştirmesi gerekir. Bunun için önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimleri büyük bir fırsattır.

Yapılan kamuoyu araştırmaları;  Sayın Meral Akşener’in Cumhurbaşkanlığına aday olmaması halinde Sayın Erdoğan’ın ilk turda cumhurbaşkanı seçilebileceğini, Sayın Akşener’in aday olması halinde ise seçimlerin 2. tura kalacağını gösteriyor.  Cumhurbaşkanlığı için mümkünse bütün partiler ilk turda kendi adaylarını çıkarmalıdır. Bu şekilde davranıldığında seçimlerin 2. tura kalması ihtimali çok yüksektir. 2. Turdaki seçimin başa baş çok ciddi bir seçim mücadelesi olacağı görülüyor.

Cumhurbaşkanlığının 2.turunda tek adamlık peşinde olan adayın karşısındaki aday kim ise o desteklenmelidir.

Biz mevcut yönetimden memnun olmayan kitlelerin 2.turda sandıkta ittifakı sağlayacağına ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin muhalefet tarafından kazanılabileceğine inanıyoruz.

Bunun için % 50+1 oy gerekmektedir. Bu nedenle toplumsal muhalefetin ortak akılda buluşması ve toplumsal güç birliğine yönelmesi demokratik tek yol olarak karşımızda durmaktadır.

Seçim ve sandık güvenliği ile seçim sonuçlarının korunabilmesi için alınması gerekli tedbirler konusunda demokrasi, hukuk devleti, hak ve özgürlüklerden yana olan kesimler arasında mutabakat ve işbirliği yapılması gereklidir.

Denetimsiz ve gözlemsiz tek bir sandık ve kurul bırakılmamalıdır.

Hileli hiçbir sonucun kabul edilmeyeceği ve böyle bir durumda meşru bütün imkanların kullanılarak karşı çıkılacağı şimdiden deklare edilmelidir.

Seçimleri kazanan adayın atacağı adımlar için temel ilkeler herhangi bir pazarlığa konu yapılmadan deklare edilmelidir.

Bize göre iktidarın acımasızlığı karşısında yıllardır mağdur ve mazlum durumda olan geniş kesimlerin kabul etmemesi imkânsız  % 100 kabul görebilecek temel konular şunlar olacaktır:

-Hukuk devletinin ihyası,

-Demokratik düzenin ihyası,

-Haklar ve özgürlükler düzeninin ihyası.

 

Acil el atılması ve düzeltilmesi gerekli hususların gereğinin yapılacağı ve kısa zamanda parlamenter sisteme dönüleceği deklare edilmelidir.

Hepinize saygılar sunuyorum.

 

 

Türkiye Haberleri

MHP ESKİ İL BAŞKANI DUALARLA ANILDI
İmar yetkisi belediyelerden alınıyor
Milyonları ilgilendiren haber!
Yoksul çocuk sayısı 10 milyona yaklaştı
İstanbul’a kar geliyor! Uzman isim tarih verdi