19-21 Ekim 2023 tarihlerinde 300 civarında Türkolog, Dünya Dili Türkçe Sempozyumu için Sakarya Üniversitesinde toplandı. Her yıl bir üniversitede yapılan toplantının 15.sini ülkemizin güzel ve yeşil bir beldesinde gerçekleştirdik. Kazakistan’dan, Kırgızistan’dan, Özbekistan’dan, Türkmenistan’dan, Azerbaycan’dan, Irak Türklerinden, Makedonya’dan gelen kardeşlerimizle kucaklaştık. Paki Küçüker’le Alparslan Okur’un büyük emeklerle düzenlediği bu verimli sempozyuma üstelik bazı resmî kuruluşlar ve belediyeler yanında birçok ticari işletme de destek vermişti. Bu, Türklük ve Türk Dünyası düşüncesinin halka doğru yayıldığını gösteriyordu.
Türkçe, 11. yüzyıldaki Kutadgu Bilig ve Dîvânu Lugâti’t-Türk’ten beri dünya dili idi; bu eserler, Kâşgar’dan Bağdat’a, Şam ve Kahire’ye, İstanbul’a kadar uzanmışlardı ve o zaman Yeni Dünya henüz bilinmiyordu. Bugün de Türkçe ve onun çeşitli kolları dünyanın her tarafında konuşulmaktadır.
24 Ekim’de İstanbul Kültür Üniversitesi’nde “Atatürk ve Türk Dili” başlıklı bir konferans verdim. Orada da genç Türkologların Türkoloji’ye ilgisini yakından gördüm.
Sadece üniversiteler değil özel kuruluşlar da Türk Dünyası’na ilgi gösteriyor. Avukat Burak Eke’nin yöneticiliğindeki Dil-Sistem Vakfı, 27-28 Ekim 2023 tarihlerinde “Bir Sistem Olarak Dede Korkut Paneli” düzenlemişti ve bu panelde de Azerbaycanlı meslektaşlarımızla kucaklaşmıştık. Çünkü Dede Korkut da bizi birleştiren çok önemli bir değerdi.
06-08 Kasım 2023 tarihlerinde de İLESAM, Türk Dünyası yazarlarını Ankara’daki Millî Kütüphane’de buluşturdu. İLESAM Başkanı Mehmet Nuri Parmaksız, büyük bir gayretle Türk Dünyası’nın her yanına ulaşmayı başarmış ve nice kardeşimizi Ankara’da bir araya getirmişti. 85 yaşını süren büyük romancı Anar da oradaydı, Gagavuzlardan Stefan Bulgar da, Kosovalı Zeynel Beksaç da. Ortak iletişim dili, ortak alfabe, ortak işaret dili, ortak edebiyat ve müfredatlar, ortak kültür, kütüphanelerde ortaklık, telif hakları gibi konular iki gün boyunca tartışıldı ve ilgili makamlara sunulmak üzere teklifler hâline getirilerek genel kurulda oy birliğiyle kabul edildi. Balkanlardan gelen genç katılımcılar, Kırgızlar, Kazaklar, Özbekler, Tatarlar, Uygurlar, kuzeyden ve güneyden Azerbaycanlılar, Irak’tan gelen Türkler ne kadar heyecanlı idiler. Türkiye’den katılan İLESAM üyeleri de çok heyecanlıydı. Türk Dünyası’nda yaşayan Türkler arasındaki sevgi dalga dalga büyüyüp gönüllerden taşıyordu.
Türk Dünyası büyük bir dünya idi; sevimli, merhametli, şefkatli, âdil insanlardan oluşuyordu. Ruhlar güzel duygularla doluydu ve tanış olmanın, biliş olmanın coşkuları yaşanıyordu.
Bağımsız Türk ülkelerindeki Türkler de diğer ülkelerdeki Türkler de bu beraberliklerin, kucaklaşmaların kendilerine de dünyaya da iyilikler ve mutluluklar getireceğinin farkında idiler.
Sevgi ve kucaklaşma dalgası aşağıdan yukarılara doğru yayılıyor. Başka ülkelerin baskılarına aldırmak gereksizdir; Türk Devletler Teşkilatının üyesi olan Türk Cumhuriyetleri yöneticileri de bunu bilmeli ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni unutmamalıdırlar...