SELAM SANA EY GENÇLİĞİ HEBA OLAN YİĞİT
2015 yılında, Ege Üniversitesi’nde PKK’lı teröristler tarafından şehit edilen Fırat Çakıroğlu’nun yakın arkadaşı Mahir Kulaksız, MHP’deki torpille gelen danışmanı eleştiren çarpıcı bir mektup kaleme aldı. Kulaksız, şehit Çakıroğlu’na ilişkin çarpıcı bir anektodu paylaşırken, “sorgulamayın, sorgularsanız, kandırıldığınızı anlarsınız” dedi. İşte o mektup; Bu fotoğrafı bugün gördüğümde aklıma Fırat Reis’in son anlarında çekilen fotoğrafı geldi. Sapsarı solgun yüzü bir tarafa yatmış, pantolonu kanlar içinde… Sanıldığı gibi içim cız etmedi o an. Kinlendim, öfkelendim ve acıdım. Etrafta ne yüzüne tükürülecek ne de yüzüme tükürecek biri vardı. Düşündüm…
Daha çok düşündüm…
15 dakikalık molama birkaç saatlik anıyı sığdıracak kadar düşündüm. Sonra başka şeyler geldi aklıma. Partide bir tane adamın bir oğlu vardı. Babasının kıyağıyla yönetime girip görev almış. Çocuğun teşkliat geçmişini geçtim, okulda PKK’lılara fişlenmemek için bize selam dahi vermeyen şerefsizin biriydi. Bir akşam Bornova Ocak’ta otururken Fırat Reis bu çocuğun partiden burs aldığını öğrenmişti. Aradı, çocuğa bir temiz saydırdı. Çocuk telefonda üste çıkmaya çalıştı ama başarılı olamadı. En sonunda “Sen kimsin lan.” diyebildi. Fırat Reis küfredip telefonu yüzüne kapatmıştı. Şimdi o çocuğun(un) Fırat Reis’e sorduğu son soru bu fotoğrafla daha anlamlı bir hal aldı. Sahi, siz kimsiniz lan? Parti işleri sizin neyinize?
Siz s**tirin gidin okulu birbirine katın. Kavga edin, yaralanın hatta geberin. Ama kirli sicilinizi partiye bulaştırmayın. Siz ocakçısınız. Seçimden seçime bayrak asın, aday g*tü kovalayın; gerisini koltuktaki büyüklerinize bırakın. Bedel mi ödediniz? Ne bedeli oğlum, adamlar meclisi bombaladı meclisi. Bir Ruhsar Demirel kadar ne bedel ödediniz? Sizin neyinize partide görev almak. Çok meraklıysanız gelin genel merkezde çağrı merkezinde çalışın. Veya sizi ayyaş bir vekile danışman yapalım. Mesela gecenin bir yarısı içkiliyken sizi arayıp tv kumandasının yerini sorsun, bağırsın, azarlasın. Kolay iş. Sonuçta siz okulda PKK’lılarla çatıştınız. Yaralandınız, uzaklaştırma aldınız…
Bu iş size vız gelir. Ama önce bedel ödemeniz gerek. Neticede ideolojik tanrılar kurban istiyor. Biraz kanınızı akıtın. Hastaneden de rapor alın, gelin ertesi gün başlayın. Fazlasını istemek yok ama. Nedenini sormayın. Bilmediğiniz şeyler var. Bilmenize de gerek yok zaten. Bayrak asın, kortej yapın, el öpün, oy verin yeter. Gerisini biz dava adamı siyasiler hallederiz. Sormayın, sorgulamayın. Bu fotoğrafı da öyle… Yoksa ihanet etmiş olursunuz liderinize. Neticede lider demek, dava demek. Sorgulamayın. Yoksa kandırıldığınızı anlarsınız. Sorgulamayın. Sakın sorgulamayın… Tatava yapmayın. Pusulada üç hilali görünce “Evet” mührünü basın geçin. Sorgulamayın. Yoksa partiye hizmet ederken aslında davanıza, doğrulara ihanet ettiğinizi fark eder “Ulan kimler için neyin mücadelesini veriyorum ben” diye hayıflanırsınız. Kulaksız bu mektubunda ”hiçbiriniz bir Fırat etmezsiniz” dedi aslında. Haksız da değil.