Bilim Akademisi Üyesi Prof. Dr. Ali Alpar, Türkiye’de mutlaka sokağa çıkma yasağı ilan edilmesi gerektiğini vurgulayarak, aksi durumda 15 gün için can kaybının 8 bin 864’e yükselebileceğini söyledi.
Bilim Akademisi Üyesi ve Sabancı Üniversitesi, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Alpar, korona virüsün Türkiye’de yayılma hızıyla ilgili çarpıcı bilgiler paylaştı. Türkiye’de mutlaka sokağa çıkma yasağı ilan edilmesi gerektiğini vurgulayan Alpar, aksi durumda 15 gün içinde hayatını kaybedenlerin sayısının 8 bin 864’e yükseleceğini söyledi.
Ali Alpar ayrıca hasta sayısının sağlık sisteminin kapasitesini aşması durumunda ekonomik ve sosyal felaketler yaşanabileceğine dikkat çekti.
Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ali Alpar’ın sarkaç.org adlı sitede yayınlanan “Salgın bulaşma ağı nasıl kırılır” başlıklı yazısı şöyle:
“Siyah noktalar hastalığın bulaşmış olduğunu henüz bilmediğimiz yerler. Hastalık belirti göstermedi veya hiç göstermeden bulaşıcılığını sürdürecek veya belirtiler var ama test yapılmadı, kayda geçmedi. Veya gerçekten temiz. Siyah noktaların bulaşık mı temiz mi olduğu bilinmiyor.
Kırmızı noktalar hastalık bulunduğu bilinen, veya kendilerinde hasta bulunduğunu bilen mekanlar. Büyük kırmızı noktalar yoğunluktan dolayı hastalık bulunması çok muhtemel ve hastalık üretecek kuluçka noktaları: hapishaneler, fabrikalar, hastaneler gibi.
Yeşil noktalar 65 yaş üstü ve kronik hastalığı olan riskli kişileri ya da zorunlu işine gidip gelen sağlık personelinin, fabrika işçilerinin, gardiyanların vs. evleri. Yani yeşiller risk altındaki noktalar.
Her mekanın her gün temasta olduğu komşu mekanlarla bağları mavi renkte. Uzak yerlerle olan, mahalleler, köyler, şehirler arası bağlar turuncu. Yurtdışına bağlar ise mor.
Salgın son çözümde her noktaya ya kişisel temas ya da yakın çevrenizde virüsün bulaşmış olduğu yerlere dokunarak, mavi bağlar üzerinden bulaşıyor. Turuncu ve mor bağlar insanların ve eşyanın gidip gelmesi ile virüsü mavi bağlarınızın ulaştığı yakın çevrenize getirebilir.
Hastalığın Türkiye’nin her yanına ulaşmış olduğunu biliyoruz. Şimdiye kadar alınan tedbirlerle yurtdışı ile bağların tamamen kesildiğini düşünün. Bütün mor bağları silin.
Ardından yurtiçi seyahat yasağı ile şehirlerarası hatta mahalleler arası bağların tamamen kesildiğini düşünün. Bütün turuncu bağları da silin.
Sonra hastalık bulunan her noktanın bütün temaslarının da takip edildiğini, kuluçka noktalarının da çok sıkı tedbirlerle izole edildiğini de kabul edelim. Bütün kırmızı noktaları mutlak karantinaya alalım. Kırmızı noktaların mavi bağlarını silip onları da izole edin.
Aynı şeyi bütün yeşil noktalara da yapalım. Bu tedbirlerin hiçbirini %100 tam yapamayız ama varsayın ki yapıldı. Bu safhada bütün bilinen hastaları ve riskli grubu kurtardık, onlar hastalık bulaştırmayacak ve hastalık kapmayacaklar.
Ne kaldı geriye? Bütün siyah noktalar ve onların yakın komşularıyla yaptıkları mavi bağlar. Bu siyah noktaların bazılarında yarın birden hastalık çıkacağı belli. Çünkü şimdiye kadar her gün daha önce hastalık bulunduğu bilinmeyen yerlerde ilk kez hastalık görüldü. Siyah nokta kırmızı olunca bağlarını kesseniz bile bugüne kadar bulaştırıp durdu.
Şimdi kalan durumu, yani siyah noktaları ve onların sadece yakın temaslarıyla olan bağlarını çizelim. Şekil 2 deki durum ortaya çıkacak. Ne gösteriyor bu? Türkiye’nin bütün noktalarına kapıdan kapıya yayılarak hastalık bulaşacak. Unutmayalım ki memleketteki hane ve işyerlerinin büyük çoğunluğu siyah noktalar.
Sonuç: Yurtdışı ve yurtiçi hatta şehir içi ulaşım ve eşya gönderimini tamamen kesseniz, bilinen tüm hasta noktaları ve riskli noktaları tam karantinaya alsanız, bütün bu kısmi tedbirlerden sonra bile Türkiye’nin tamamı hala sıkı sıkıya irtibat halinde.
İnsanların bir kısmı zorunlu olarak bir kısmı keyfi olarak biraraya gelmeye devam ediyorlar. Siyah noktaların hangileri emin, kimler sağlam? Öncelikle zorunlu işlerde çalışanlarla, hastalık semptomu gösterenlere TEST YAPMAK, zorunlu siyah noktaları ağda bırakıp, bilinmeyen bütün siyahların ve yeni tespit edilen kırmızıların bağlarını kesmek lazım.”
“HER GÜN BEKLEMENİN BEDELİ ve VEBALİ BÜYÜK”
"Sokağa çıkma yasağı olmazsa bu salgın şimdiye kadarki katlanma hızı ile devam edebilir. İnsanların sokağa çıkmamasını sağlamak için zorunlu durumdaki herkesi desteklemek ve korumak lazım.
Belirsizliklere rağmen, eldeki rakamlara bakarak bir kestirim yapabiliriz. Bugüne kadar ölü sayısı her 3 günde yaklaşık 2 kat arttı. 1 Nisan itibariyle toplam 277 can kaybettik.
15 günde can kaybı 25 = 32 kat artacak.
15 gün sonra toplam yaklaşık 277×32 = 8864 can kaybetmiş olacağız.
Toplam ölüm/toplam hasta sayısı oranı şimdiki gibi olursa
15 gün sonra toplam hasta sayısı yaklaşık 15.679 x 32 = 501.728;
15 gün sonra (kayıtlı) 500 bin kadar hastamız olacak.
Her gün beklemenin bedeli ve vebali büyük.
Hasta sayısı sağlık sisteminin kapasitesini aşarsa, ekonomi de toplum da çok daha büyük bir felaketle karşılaşacak.
Sokağa çıkma yasağı olmazsa, aynı İtalya, İspanya ve ABD’de yaşandığı gibi çok büyük vaka ve ölüm sayıları riskini alıyoruz."