"Ele geçirilen" bilgiler üzerinden yazmak istemem. Kişinin özeline girilmiştir. Kasıtlı yayınlara da itibar etmem. Dikkat ederseniz, geçmişte, "bilmem ne Avni" adıyla atılan ve olmadık sıfatlarla R. T. Erdoğan'a saldırılan tivitleri hiç dikkate almamış, sadece bir kere bu tivitlerden bahsetmiş, o zaman da itibar etmeyeceğimi belirtmiş, iki tarafın tivit yazma üslûbu üzerinde durmuştum. Çünkü "bilmem ne Avni" adıyla yazan Türkçeye hâkimdi. Sonra anlaşıldı ki, tivitleri bir "yazar" atıyormuş. (Basın-yayın organlarında işaret edilen şahsa göre söylüyorum.)
Yeri geldi, tekrar belirteyim... R. T. Erdoğan adına yazılan tivitlerin Türkçesi üzerinde biraz çalışılmalıdır. Danışmanları arasında dil mütehassısı, edebiyatçı var mı, bilmiyorum. Tivit atanlar içinde, doğruya doğru eğriye eğri, Devlet Bey, diğer siyasîlere göre, Türkçeyi kullanmada çok çok önde. Bizim Balgat'a tavrımız belli ve net; artık onmayacağını biliyoruz ama hakkı da teslimde geri durmayız. Yine de bir iki hatayı işaret etmeden geçemeyeceğim. 26 Eylül'de attığı tivitte "mahsur" değil; "mahzur" yazması gerekirdi. 25 Ağustos'ta, CHP için, "muhatap kaldıkları terör saldırısı" diyor; "muhatap" değil, "maruz". (Böyle bir iki hata daha vardı; olur o kadar. Keşke "uydurukça" hususunda da titiz olsa...)
CHP'de genel başkanlığa oynayan Yalova milletvekili Muharrem İnce'nin adı geçen bir e-posta yayınlandı. Konuya girmezdim ama Muharrem İnce, söz konusu basın-yayın grubunun en yetkilisiyle görüşmesini doğruladı.
Gazete sahibi-iktidar ilişkisinde, gazete sahip ve yöneticileri âbât da olur, berbat da... Denge kurulması çok zor.
Ta Adnan Menderes zamanında iktidarların basın-yayın organları sahipleriyle ilişkileri inişli çıkışlıdır. Muhalefet de, iktidar da kendi gazetelerini çıkardıkları gibi, iktidar, kendilerine destek verenlere, kâğıt tahsisinden tutun, ilân imkânına kadar pek çok kolaylıklar sağlamıştır. Ama geldiğimiz yer belli... Allah esirgesin... Hâlâ o dönem ve sonrasındaki sızıları içimizde.
Ahbap çavuş ilişkileriyle devlet yönetilemez. Gazete patronları, her zaman mesafeyi korumalıdırlar; ama, devleti yönetenler patronları zorda bırakmamalıdırlar.
Muharrem İnce'nin 10 Mayıs 2016'ta gazetenin en yetkiliyse yaptığı görüşmesinde bir söz dikkat çekici. M. İnce yetkiliye: "Meral hanımın çıkışının siyaseti hareketlendirdiğini bunun arkasından CHP'de de değişimin önünün açılacağını bunun bir fırsat olduğunu, bu fırsatı iyi kullanırsak Başkanlığın önünün tıkanacağını ve vakit geçirmeden bu projeye destek olunması gerektiğini" söylemiş.
CHP içinde de Meral Akşener'in MHP'de genel başkanlık yarışına girişi bir umut. Eğer halkta bir kıpırdanma, bir yönelme olmasaydı, M. İnce, sözünü bile etmezdi. Ama gelin görün ki, -işte yukarıda söyledim, eğriye eğri doğruya doğru- Devlet Bey parti için bir umudu tepti.
MHP'de olağanüstü kongre, Ak Parti desteğiyle ortada bırakılmak istendi ama 19 Haziran'da tüzük değişikliği yapıldı ve bu değişiklik geçerli. Balgat mahallî kongrelere nasıl gidecek? Her kongre mahkemelik olur.
Balgat MHP'yi bitirdi. AKP'lilerle mi kongre toplayacak?!
Arslan TEKİN - YENİÇAĞ