AK Parti Denizli İl Başkanı Necip Filiz, MHP Lideri Devlet Bahçeli’yi eleştirdiği basın açıklamasında, “Moliere, “Yalnızca yaptıklarımızdan değil, yapmadıklarımızdan da sorumluyuz” der. Aslında tam da bu cümlesiyle siyaseti tanımlar. Siyaset en başta sorumluluk alabilmektir.İlk görüşmede 'tabanlarımız yakın' dedik. MHP değil ama Bahçeli her gittiğimizde 'hayır' dedi. En son terör saldırıların da başbakanımız çağırdı gene “hayır” dedi. Hiçbir konuda hayırdan başka bir cevap almak mümkün olmadı. Terörle mücadele edin diye yıllardır söyleyen Bahçeli, şimdi kayıp. Bahçeli, kurucu ve uzlaşmaya dayalı bir siyasetten uzak durdu. Hep reddetti. İstemem, asla olmaz dedi. Olurunu göstermedi. Gösterdiğinde ise sorumluluk üstlenmedi. Dahası parti içinden ya da dışından gelen her türlü eleştiriyi, ihanet içinde olmakla özdeşleştirerek karşıladı” dedi.
BAHÇELİ’YE YÜKLENDİ
Devlet Bahceli’nin millete verebileceğin artık hiç bir şey kalmadığını ifade eden Başkan Filiz, “Bu millet sana 80 milletvekili verdi ama sen ülkenin en zor günlerinde kendi kılını kıpırdatmadığın gibi parti üzerindeki hegemonyanı düşünerek despot bir tavırla bu vekillerin hür iradelerini gasp edip millete hizmet etmelerini önledin, Eminim 1 Kasımda bunu halkımız sandıkta soracaklardır. Sayın Bahçeli, seçim beyannamesi toplantısında, koalisyonla ilgili 1 Kasım’dan sonra koalisyon şartları çıkarsa “yapabilirim” dedi. 4 ay önce aklın neredeydi diye sormazlar mı adama? 1 Kasım'da sadece Bahçeli değil aynı zamanda blok siyaseti yapan, Kılıçdaroğlu da sandığın sesini duyacaklardır. Muhalefet partisinin, halka yani seçmene direk dokunabileceği, iktidar alternatifi olduğunu hissettirebileceği tek yerdir, yerel yönetimler. Olumlu anlamda “işte CHP’nin belediyecilik anlayışı bu”, diye gösterecekleri kaç belediyeleri var? Siz önce İzmir başta olmak üzere belediyelerinize bir el atın, yönetmeyi becerin bir görelim. Sonra bu ülkeyi yönetmeye aday olun” dedi.
MESELE MEMLEKET MESELESİDİR
“Devlet yönetme yüreği olmayanların bu ülkeye faydası da yoktur” diyerek açıklamasını sürdüren Filiz, sözlerini, “Mesele memleket meselesidir. 1 Kasım'daki seçimde millet, hizmete koşan dava adamlarıyla hizmetten kaçanları ve hizmet vermeyi beceremeyenleri birbirinden ayıracaktır.
Şu 4 ay gösterdi ki milletin karşısına tek başına iktidar iddiasıyla çıkabilecek tek parti AK Parti'dir. Milletimizin sesine kulak veren tek parti AK Parti'dir. AK Parti için mesele şahsi mesele değildir. Mesele memleket meselesidir. Onlarda devlet yönetme yüreği ve yeteneği yok. İşte bu yüzden 1 Kasım'da 'tek başına iş başına' diyoruz” şeklinde sonlandırdı.
ÖZTÜRK’TEN SERT YANIT
MHP İl Başkanı Yasin Öztürk de, AK Parti İl Başkanı Filiz’in açıklamalarına sert yanıt verdi. Filiz’i Bahçeli’nin açıklamalarını çarpıtmak ve kamuoyunu yanlış bilgilendirmekle suçlayan Öztürk, “ Cumhurbaşkanı Başbakanı vesayet altında tuttuğu gibi Ekonomi Bakanı da A.K.P İl başkanını vesayet altında tutuyor olacak ki A.K.P’nin atama İl başkanı kendisinin aklının almayacağı konularda devleti yönetmekle ilgili ahkâm kesmiştir. Sen akşam televizyon seyretmedin mi? Yoksa anlayışın mı GIT ? AK Parti'nin koalisyon görüşmeleriyle ilgili olarak kamuoyunu doğru bilgilendirmediğini söyledik. Sn.Bahçeli, koalisyon protokolünden bakan sayılarına kadar tüm hazırlıklarını tamamladıklarını; ancak Davutoğlu'nun MHP'nin koalisyon için teklif ettiği 4 maddeyi kabul etmediğini söyledi. Duymadın mı?” dedi.
MHP’nin 4 şartının koalisyon için olmazsa olmaz olduğunu vurgulayan Öztürk, Filiz’in açıklamalarına verdiği yanıtta şöyle dedi:
Üstüne basa basa tekrar ediyorum. Bizim 4 Şartımız hala geçerlidir. Bu 4 şart milletimizin âli menfaatleri için gerekli zorunluluktur. Biz neye hayır demişiz? Azınlık hükümetine hayır demişiz. Çünkü çoğunluğun temsil edilmediği bir hükümet pamuk ipliğine bağlıdır. Milletimizin vermediği tek başına hükümet olma yetkisini biz mi verse idik. Erken seçime hayır demişiz. Çünkü seçimlerin güvenli ortamda yapılmasının mümkün olmadığını ifade ettik. Sıkıntıyı Bugün görmekteyiz. Seçim hükümetinde görev almaya hayır demişiz. HDP ile bir araya gelmektense hayır demeyi uygun gördük. Ankara’daki Terör saldırısından sonra Başbakan randevu istediğinde vesayet altında olan başbakanın icra konusunda kararlı ve ilkeli davranmayacağını biliyorduk. Iğdır’da ve Dağlıca’da terör olaylarında milli yas ilan edemeyenlerin göstermelik yaslarını da kabul etmemiz mümkün değildir. Sizler 32 gün C.H.P ile yaptığınız görüşmelerden sonra bize geldiğinizde zaten meclisi erken seçim için toplantıya çağırmıştınız. MHP’nin gelişmeler doğrultusunda nelere ‘hayır’ dediklerini teker teker saydık.
Bunları çok net olarak Başbakana Sn. Genel Başkanımız ifade etti.Ayrıca 4 şartımızı Devlet beyin ağzından aynen başbakana söylediği gibi tekrarlıyorum. Birincisi anayasanın ilk 4 maddesinde içten bağlılık ve saygının şartı esasımızdır. (Bilmiyorsan Anayasa’ya bakabilirsin neler olduğuna) İkincisi çözüm sürecinin tümüyle tasfiyesi beklentimizdir. Çözüm buzdolabında ise fişinin çekilerek bozulmaya terk edilmesi. Üçüncüsü rüşvet ve yolsuzluk vakalarının 17-25 Aralık vakasında ucu kime dayanırsa dayansın üzerine gidilmesi isteğimizdir. Dördüncüsü hiçbir kural ve ilke tanımayan Cumhurbaşkanı’nın meşru ve hukuki görevinin yanında istikrarlı bir koalisyon arayışındayız. Bizlerin 4 şartını kabul edemeyeceklerini söyleyen sayın başbakan içerde söylediği düşüncelerini dışarıya yansımamasını isteyip dışarı çıktığında da her şeye hayır diyorlar diyerek toplumu aldatıyor. Bizlerin koalisyonla ilgili çalışmalarımız dosyalarımız bakanlık dağılımı her şeyi ile hazırdı. Bu konu ile ilgili hazırlık yapmayan kendileridir.Çünkü niyetleri Cumhurbaşkanının zorlaması ile erken seçim olduğu için bize gelmeden önce meclisi toplantıya çağırmışlardı. Doğru bizler sizin gibi devlet yönetemeyiz. Çünkü bizler hırsızlık yapmayız. Hırsızlığa göz yummayız. Çünkü bizler teröristlerle oturup pazarlık yapmayız. Anlatabildim mi? Hala anlamadı isen anlayacağınız dilden konuşan H.D.P ‘lilerle devam edebilirsiniz. Dolmabahçe’deki protokolde 10 şartı kabul ettin de M.H.P ‘nin 4 şartı mı zorunuza gitti. “Oslo ‘da görüşen Şerefsizdir. “ Dediniz. Sonra da “Görüştüysem ne olmuş” demediniz mi? Kandil’e çekilen Kriptolu telefonda kim ne görüşüyordu? Anlamadığın işlerde birilerinin direktifiyle Başbakanın gibi olur olmadık zıplayıp durma.”