Ayrılık, Ayrılık Aman Ayrılık!

Bu türküyü her dinlediğimde içim titrer,  dilim damağım kurur, zihnim Aras Nehri gibi bulanır… Bir kartal olup Azerbaycan üzerinde uçasım gelir… Atalarım yadıma düşer… Bu türküde ne yok ki: gözyaşı, çaresizlik, kırgınlık, aşk, özlem, ihtiras…

Vatan sadece bir toprak parçası değildir. O toprak parçasının üzerinde yaşayan kurt, kuş, kedi; ağaç, çiçek, dağ, taş, su da vatandır. Başka diyarların kuşu, çiçeği gibi olmaz vatanın kuşu, çiçeği. Vatan sadece maddi nesneler değildir. Konuşulan dil, söylenen türküler, milletin hal ve hareketleri de vatandır. Vatanın toprağı bedenimiz, üzerinde yaşayan milletinin dili, gelenekleri, hayata bakışı, türküleri vb. ise ruhudur. Ruh bedenden ayrılırsa beden ölür. Vatanın bir parçasını da gözden çıkaramayız. Bedenin bir uzvunu koparmış oluruz.

Türküler, (Türkî: Türk’e ait, Türkçe) Türk milletinin ruhuna açılan bir kapıdır. Türkülerde milletin geçmişini, olaylar karşısındaki tutumunu tespit edebilirsiniz. Birçok türkü, destanlar gibi geçmişte yaşanmış bir olaya dayanır. Azerbaycan Türklerini en derinden etkileyen olaylardan biri Gülistan ve Türkmençay Anlaşmalarıyla Azerbaycan’ın Kuzey ve Güney Azerbaycan diye ikiye ayrılmasıdır. Bu anlaşmalarla et tırnaktan ayrılmıştır.

12 Ekim 1813 yılında yapılan “Gülistan” anlaşmasıyla, Kacar hanedanının yönettiği İran ve Rusya arasında ikiye bölündü. Bugünkü Ermenistan’ın tamamı (ki aslen Türk toprağıdır) ve Nahçivan İran’a kalırken Azerbaycan’ın kuzeyi Rusya’ya bırakıldı. Ancak Kacar Hanedanı buna razı olmayarak, 1826 yılında Rusya ile yeniden savaşa başladı. İran’ın yenilmesiyle etkileri günümüze kadar süren Rusya ile İran arasında “Türkmençay” anlaşması imzalandı. 10 Şubat 1828 yılında yapılan “Türkmençay” anlaşmasıyla Azerbaycan’ın kuzeyi, Aras nehri sınır olmakla, günümüz Ermenistan ve Nahçivan da dahil Rusya’ya bırakılırken, Güney Azerbaycan da İran’a kaldı. Bu bölünmeyle anne yavrusundan, baba oğlundan, kardeş kardeşten, eş eşinden ayrı düştü. Bu ayrılıktan duyulan acılar birçok türküde bazen de üstü kapalı olarak dile getirilmiştir.

Sözleri, Güney Azerbaycan’ın Erdebil şehrinden olan Şair Ferhat İbrahimî’ye ait olan “Ayrılık” türküsünün bestecisi, yine aynı şehirden olan Ali Selimî’dir. Bestekar Ali Selimî, türküyle ilgili şunları söyler: “Ben uzun zamandır birçok Azerbaycanlının hayatına ağrı ve keder getiren ayrılık konusunda bir mahnı bestelemek için uygun sözler arıyordum. Çoğumuz için bu, aile fertlerimiz, sevdiklerimiz, akrabalarımız ve Aras Nehri’nin o tarafındaki (Kuzey Azerbaycan) kendi köy ve şehirlerimizden ayrı olmak demekti. O dönemde ne Sovyet ne de Şah Rejimi bizlere o taraftakilerle görüşmeye izin veriyorlardı. Bir gün Ferhat adında genç bir şair, bana bir şiir getirdi. Önce çok ilgimi çekmese de, şiiri okuduktan sonra “işte benim aradığım budur” dedim.”

Türküyü ilk defa bestekarın eşi Fatime Gennadî seslendirse de türkü siyasi olduğu için Fars sansüründen geçemez. Bu yüzden bestekâr Ali Selimî, Şair Ferhat İbrahimî’den yeni metin hazırlamasını rica etti. Böylece türkü günümüzdeki halini aldı. Fakat anlayacağınız üzere bu türküdeki ayrılık  Güney Azerbaycan ile Kuzey Azerbaycan’ın ayrılığıdır.

“Fikrinden geceler yatabilmirem
Bu fikri başımdan atabilmirem
Neyleyim ki sene çatabilmirem

Ayrılık ayrılık aman ayrılık
Her bir dertten ola yaman ayrılık

Uzundur hicrinden kara geceler
Bilmirem men gidim hara geceler
Vuruptur gelbime yara geceler

Ayrılık ayrılık aman ayrılık
Her bir dertten ola yaman ayrılık”

            Aras Nehri bir bedeni ikiye ayıran bir kılıç gibi Azarbaycan’ı ikiye ayırmış ve ayrılığın sembolü olmuştur. Nehir üzerinde bulunan Hüdaferin Köprüsü ise vuslatın sembolü olmuştur. Aynı zamanda Tello adlı türkünün bir bölümü olarak da söylenen aşağıdaki bayatı (mani) bu ayrılığı dile getirir.

“Araz’ı ayırdılar,

Qumunan doyurdular,

Men senden ayrılmazdım,

Zülmünen ayırdılar.”

           

Anonim olan “Yar bize Qonax Gelecek” adlı türkü de bir milletin ikiye bölünmesini işler ve bu milletin birgün birleşeceğini ama ne zaman olacağını bilmediğini dile getirir. Türküde geçen “yar” akrabalık bağından da daha kuvvetli olan milleti, vatan toprağını ifade eder.

“Ala gözüm aldı canım
Elden gedib tab-tevanım
Sene qurban menim canım

Yar bize qonax gelecek balam
Bilmirem ne vaxt gelecek gülüm
Söz verib sabah gelecek

Dara zülfün sal her yana
Gözlerin benzer ceyrana
Baxdım qaldım yana yana

Yar bize qonax gelecek balam
Bilmirem ne vaxt gelecek gülüm
Söz verib sabah gelecek”

Elçibey -Türk’e âşık Türk- gözlerini kendi deyimiyle Bütov (bütün) Azerbaycan’ın hayaliyle kapatmıştır. Bu sadece Elçibey’in değil bütün Türklerin hayalidir. Bu birleşme aynı zamanda Turan’ın da kapısını aralayacak bir kavuşmadır. Azerbaycan’ın birleşmesi aynı zamanda Türkiye’nin Türkistan’la birleşmesi anlamına gelir. Türk’e düşman olanların da asıl karın ağrısı budur. Biz biliriz ki korkunun ecele faydası yoktur. Gönlün özlemi “Turan” elbet kurulacak ama bilmiyorum ne zaman kurulacak. Belki de yarın kurulacak…

Ayrılık                                     :           https://youtu.be/ClY8P-S6cD8

Yar bize qonax gelecek            :           https://youtu.be/TVyY1L0wwoc

Tello                                       :           https://youtu.be/pTx_SQ6bg00

Hüdaferin Köprüsü                 :           https://youtu.be/uKkMuP6Wtl4

Yazan: Çetin Yalçın

Gündem Haberleri

'Esad, Rusya'da Güvende'
Suriye'ye dönüşler iki kat arttı
Baas rejimi nedir?
Teğmenlere destek veren savcı açığa alındı
Şiddette sıfır tolerans algısı boşa çıktı