Türk hukuku, Adaletini ve milletini dize getiren hırsızlık ve rüşvet maalesef iktidar partisinin TBMM’deki sayısal çoğunluğuyla aklanmaya çalışılmaktadır. Oda yetmemiş rüşvetin yolsuzluğun belgeleri telaş içerisinde yakılıp yok edilmeye çalışılmaktadır.
Niçin acele ediyorsunuz? hele bir TBMM Genel Kurulu karar versin.
Arkasından da yayın yasağı getirilerek, hafızalardan ve tarihten silinmeye çalışılacaktır.
Ülkemizde maalesef Hırsızlık yapmanın değil, Hırsızlık var demenin suç olduğu bir döneme girilmiştir.
17-25 Aralık’ıAKlamak içinher yola başvuran hukuk darbesi yapan hükümet; TBMM’deki sayısal çoğunluğunu da bu emellerine alet etmekten çekinmemekte, millet iradesini kötüye kullanmaktadır.
AKP’nin, eski bakanları Yüce Divan’a göndermek yerine Meclis çoğunluğu ile aklama yolunu seçmesi, esasen Sayın Başbakanın kol kesme retoriğine de bir darbedir.
Bizzat Sağlık Bakanının beyanları “anayasa mahkemesine güvenmiyoruz” “cezalarını biz veririz” itirafı eski bakanların AKP milletvekillerinin nazarında bile aklanmadıklarının en açık ispatıdır.
Akrabayı devlet kesesinden kalkındırmayı dini referanslara açıklamaya çalışmak, her Cuma Google’dan bir ayet göndererek vatandaşın dini duygularını istismar etme zihniyetinin bir başka tezahürüdür.
Sayın Başbakan Komisyona telkinde bulunmadık diyor.
Sayın Başbakan ! Sizin telkin yapacak haliniz de, yetkiniz de yok.
Telkininbir “sağlam irade” yapıldığının ortaya çıkması zatenbunu ispatlamış oldu.
17-25 Aralık’ın milletin nazarında aklamaya Başbakanın gücü ve karizması yetmeyince, “17-25 Aralık hırsızlık ve yolsuzluk dayanışma platformu” harekete geçmiştir.
Bu da yetmezmiş gibi, adına “sivil dayanışma platformu” denilenler ile, bugüne kadar havuzdan beslenmiş, yolsuzluk ve rüşvetle palazlanmış, siyaseti ikbal vasıtası, ticaret ve zenginleşme aracı olarak görenLobiler millet iradesini gölgelemek için harekete geçmiştir.
Bu sivil muhtıraya hiçbir vicdanlı AKP’liden sayın Başbakandan itiraz gelmemiştir. Muhtıranın altında imzası olanlar anayasal suç işlemişlerdir.
Açıktan açığa AKP’li milletvekillerine de gözdağı veren hırsızlık ve yolsuzluk dayanışma platformu,AKP milletvekillerine siyasikariyerlerini milli iradeye değil ‘sağlam iradeye” borçlu olduklarını açıkça ifade etmişlerdir.
Sözünü ettikleri “sağlam iradenin”milli irade’nin de üzerinde olduğunu da ima ve ifade etmekten çekinmemişlerdir.
Cumhurbaşkanlığı yüce makamını arkasını aldıkları izleniminiverecekbir pervasızlıkla, Milli iradenin tecelli ettiği aziz Meclis’e ayar vermek, TBMM’nin milletvekillerine şantaj yapma, ülkenin anayasal kurumlarınılekeleme cesaretini göstermişlerdir.
Bize göre hırsızlığa ve yolsuzluğa itibar kazandırma amaçlı bu rezalet tarih boyunca unutulmayacak ve 17-25 Aralığın adeta bir “mütemmimcüzü” olarak Türk milletinin hafızasına kazınacaktır.
Değerli Basın mensupları
“AKP, Yıkım Sürecinden geri dönmeli, köprüden önceki son çıkışı kaçırmamalıdır”
Çözüm süreci denen ucube öyle bir noktaya gelmiştir kibunu söyleyenler ifadelerinde “Dananın kuyruğunun yakında kopacağından ve dananın da bu defa kendi ellerinde kalacağını” açıklamaları ile bu işten PKK’nın ne kadar avantajlı çıkacağı ortaya çıkmıştır.
Toprak ve özerklik talepleri pervasızca dile getirilmektedir.
Bu durumMilletten saklanan pazarlıkların ne üzerine yapıldığı ortaya çıkmıştır.
Bölücü örgüt ile çözüm süreci kisvesi altında bölünme pazarlığı yapıldığı ispatlanmıştır.
Daha düne kadar “çözüm sürecinde ciddi engelleri aştık ” diyen başbakan, Bugün Cizre’de, Silopi’de, yaşananlar karşısında acizdir.
Yıkım sürecinde her gün yeni bir ihanetle karşılaşan Türkiye, bir kargaşa ve karmaşa ortamına sürüklenmektedir.
Doğu ve Güneydoğu’da sözde özerklik yoluyla kanton yönetimler oluşturmak ve ardından kurulması planlanan Kürdistan’a dahil olmak için zaman ve fırsat kollayanlar yavaş yavaş gerçek niyetlerini ortaya koymaktadır.
AKP bu süreç yalanını bir kenara bırakmalı köprüden önceki son çıkışı kaçırmamalıdır. Milli bekamıza odaklanmalıdır.
Bu kendilerine uyarımızdır.
Değerli Basın Mensupları
Sayın Başbakan Kriz bekleyen çok bekler diyor. Başbakan bunları konuşurken kriz oldu bitti haberi yok !!
Dolar 2.40’ları test eder olmuştur. Türk parası 2014 yılı içinde %18 değer kaybetmiş.
Büyüme durmuş. Başbakan yardımcısı 2014 yılında büyümenin tatminkar olmadığını itiraf etmiştir.
Enflasyon kontrolden çıkmış tahmin bile edilemez hale gelmiş.
(TÜİK’in 2014 için açıkladığı %8,19 enflasyon, daha iki ay önce Bütçede %9,4 olarak öngörülmüştü. Sene başında ise %5 olarak hedeflenmişti.)
İşsizlik oranı 43 ayın zirvesine çıkmış çift haneye %10,5e yükselmiştir. İşsiz sayısı TÜİK rakamlarına göre bile 3 milyonu aşmıştır.
Bütçe açığı 2014 yılının 11 aylık döneminde bir önceki yıla göre tam 8,5 kat artarak 11,3 milyar TL’ye yükselmiştir. Faiz dışı fazla yaklaşık 10 milyar TL azalmıştır.
İhracat gerilemeye başlamış. Kasım ayında azalmıştır. 2014 yılı İhracatı ilk kez hedef ve beklentilerin altında gerçekleşecektir.
Peki İhracat hedefleri ne oldu? Hiçbiri tutmadı.
Ekonomik göstergelerdeki gidişat maalesef yaklaşan kötü günlerin de habercisidir.
Kasım ayında ihracat %-7,5 azaldı, dış ticaret açığı %15,3 artarak 8 milyar 316 milyon dolara yükseldi.
İhracatın ithalatı karşılama oranı 2013 Kasım ayında %66,3 iken, 2014 Kasım ayında %61,2’ye düştü.
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre; 2014 Kasım ayında bir önceki aya göre ihracat %3,3 azaldı, ithalat %10 arttı.
AB’ye yapılan ihracat, 2013 yılının aynı ayına göre %8,3 azalarak 5 milyar 744 milyon dolara geriledi.
Yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ihracatı içindeki payı %3,9,. Yüksek teknolojili ürünlerin 2014 Kasım ayında imalat sanayi ürünleri ithalatı içindeki payı %13,3,dür. orta yüksek teknolojili ürünlerin payı ise %40,7’dir.
Ekonomik büyümesini İhracata endeksleyen Türkiye maalesef orta yüksek teknolojili ürün ithal eden, buna mukabil düşük orta teknoloji ihraç eden ülke konumundan kurtulamamıştır.
Bu yapı ile ihracatın sürdürülebilir bir seviyede arttırılması büyümeye destek olması mümkün değildir.
En büyük ticaret ortağımız AB’de düşük enflasyon ve büyüme var. Rusya büyük bir krizin içinde, Komşu ülkelerdeki ticaret ortaklarımız ile ilişkilerimiz sıfırlanmış. İhracat pazarlarımız AKP’nin yanlış siyasetine kurban edilmiştir.
Bakınız uluslararası konjonktür hergeçen gün aleyhimize gelişmektedir. ABD- AB arasında kur savaşları başlamıştır. ABD/Euro paritesi 1,19’lara kadar gerilemiştir. Bu durum Türk ihracatçısını için ilave bir kur riski anlamına gelmektedir.
Cari açık derseniz onu ya Rıza Zarrabyada Petrol fiyatları düşürüyor.
AKP ekonomi yönetimi cari açığa hiçbir katkı sağlamamış.
2015 Bütçesi ve Orta vadeli program daha bütçe yürürlüğe girmeden kadük olmuş.
Bunlar olurken kriz beklemeye gerek var mı ?
Sayın Başbakan ne yapıyor her hafta bir sözde reform açıkladığını zannediyor. Bütün kavramların içini boşaltan Başbakan reformun ne olduğunu herhalde bilmiyor.
Bürokrasinin her yıl hazırladığı mutat yıllık programları ve sözde eylem planları ve tasarruf tedbirlerini reform diye yutturduğu tek Başbakan da herhalde Sayın Davutoğlu’dur.
Sayın Başbakan bu işlerden anlasaydı OVP’de 2017’de 970 Milyar Dolar dediği GSYİH’yi 2018’de 1,3 Trilyon Dolar deyip elaleme G20’ye giderken kendini güldürmezdi.
Değerli Basın Mensupları,
Hepinizin yeni yılını kutluyor, sizlere ve Türk Milleti’ne hayırlar getirmesini diliyorum.