CHP Denizli Milletvekili Kazım Arslan, anayasa değişikliğinin devleti tümüyle çökertmek için yazıldığını, cumhuriyetimizi ve demokrasimizi askıya alacağını, rejimi değiştirerek kendilerine göre bir rejim oluşturacağını, bir partinin ve tek adamın egemenliğinin millet egemenliğinin üzerine çıkartılmak istendiğini şu sözlerle iddia etti:
“Neden mi HAYIR? En başta tarafsız ve bağımsız yargı için HAYIR diyoruz ve demek zorundayız. Tek partinin egemenliği millet egemenliğinin üzerine çıkartılmasın diyoruz. Bu anayasa paketi, daha ilk maddesinde tarafsız ve bağımsız mahkemelerden bahsetmiş, ancak Anayasa Mahkemesi, Danıştay, Hakimler Savcılar Kurulu üzerindeki düzenlemeleriyle, yargıyı tamamen bağımlı hale getirecek, “tarafsızlığı” tümüyle lafta bırakacaktır. Tarafsız hakemlik bu yeni modelde çökecek, tribünde hangi taraftarın sesi çok çıkarsa ona göre karar vermek “adalet” sayılacaktır. Buna asla izin vermeyiz ve vermeyeceğiz.
Hakimler Savcılar Kurulu artık yargının kendi üyeleri içinden liyakatla değil, tümüyle siyasiler tarafından belirlenecek. Hakkınızı yargıda aradığınızda partizan yaklaşım önünüze çıkacak. Bu yeni sistem vatandaşı mahkeme kapısına değil, partinin kapısına mecbur bırakmak istemektedir. Değişiklik halinde hak arama adliyelerde değil, siyasetçinin, il ve ilçe başkanlarının kapısında olacaktır. Bunun için HAYIR diyoruz.
ANAYASA MAHKEMESİ SİYASETİN ARKA BAHÇESİ OLMASIN
Kanunla yapılması gerekenler, cumhurbaşkanı kararnamesiyle yapılacak, tüm mülkünüz, özgürlüğünüz tehlike altına girecek. Kanunun sınırı nedir, kararname nerede başlar, neyi düzenler, tümüyle karışacaktır. Hukuksuz, kanunsuz bir kararnameye Danıştay değil, Anayasa Mahkemesi bakacak. O mahkemenin 15 üyesinin 12’sini partili Cumhurbaşkanı atayacak, 3 tanesi de çoğunluk partisinin oylarıyla meclisten seçilerek görevlendirilecektir. Yeni Anayasa Mahkemesi bu üye yapısıyla bağımsız olabilir mi? Tarafsız karar verebilir mi? Elbette veremez. Onun için "HAYIR" diyoruz.
Bir anayasa düşünün, 2010 referandumunda mahkemeler ve adalet AKP-FETÖ eliyle tümüyle cemaate terk edilmiş, ordunun komutanları, üniversitenin hocaları bu kumpasla hapse atılmıştır. Şimdi 2017 referandumunda cemaat imamlarından alınmak istenen yargıdaki yetkilerin tamamı partili Cumhurbaşkanına verilmek isteniyor. Buna razı mıyız?
HAYIR, biz razı değiliz. Buna asla izin vermeyiz! Onun için"HAYIR" diyoruz.
NASIL BIR ANAYASA ISTENIYOR?
Bir anayasa düşünün; belediyeyle, bakanlıkla yol anlaşmazlığınız var. Arazinizin yok pahasına elinizden alınmasına, kamulaştırılmasına itiraz edeceksiniz. Kimi kime şikayet edeceksiniz? Belediye onun, kaymakamın eli kolu bağlanmış, hakim savcı o tek adama bağlanmış, böyle bir yargı yapısından adalet çıkar mı? İlçe başkanları FETÖ’den boşalan koltuklarda mülakatla hakim savcı olarak oturacak, il başkanları valilerin üzerine çıkacak. Partili Cumhurbaşkanı mahkemelere hükmedecek, bir kararnameyle istediği an özgürlüğünüze, mülkünüze el koyabilecek. “Bu kararname hukuksuz” diye isyan edeceksiniz, Danıştay’ın kapısı suratınıza kapanacak. Hakkınızı ancak Anayasa Mahkemesinde arayacaksınız, onun da kadrosu Cumhurbaşkanına bağlı olacak.
YARGIDA TORPIL ve SİYASİ KAYIRMA OLAĞAN HALE GELECEK
Türk Milleti, yargıdan umudunu kesecek, işi hallolsun istiyorsa, önce partinin ilçe binasına, il başkanlığına gitmek zorunda bırakılacak. Vekil telefonları yargıda torpil için işleyecek. Yargı, adalet kapısı olmaktan çıkacak, siyasi parti binalarına taşınacak. Buna asla izin vermeyiz! Onun için "HAYIR"diyoruz.
TARAFSıZ YARGıYA SIYASET GÖLGESI DÜŞÜRÜLECEK
Cumhurbaşkanı kararnamesi çıkacak ama Danıştay’a itiraz yolunuz beyhude olacak. Danıştay artık hükümetin tüzük tasarısını inceleyemeyecek, hukuka uygunluğuna karar veremeyecek. Cumhurbaşkanı kararnamesinin yasalara uygunluğu sadece Anayasa Mahkemesinde görüşülecek. Kanun nerede başlar, kararname nerede biter, tümüyle belirsiz. Cumhurbaşkanı tümüyle kanunsuz bir kararname çıkaracak ama yargı sus pus olacak. Danıştay topu Anayasa Mahkemesine atacak, devletin tüm yerleşik düzeni şaşacak. Yargının temel konularında Anayasa Mahkemesi yetkili olacak, ama onun 15 üyesinin 12’sini de partili Cumhurbaşkanı belirleyecek. Güya ilk maddede yargı tarafsız ve bağımsız olacaktı ama bu anayasada biraz ilerledikçe yargının tek bir partinin arka bahçesine çevirileceği açıkça ortaya çıkacaktır. Partizanlık diz boyu olacak, hukuk devleti ilkesi tamamen yok olacaktır.
HAKIMLER VE SAVCILAR PARTIZANLIĞA ZORLANACAK
Eğer Hakimler Savcılar Kurulu’nun üyeleri kendi içinden seçilmeyecekse, yargının üst yöneticilerinin 6’sını partili Cumhurbaşkanı, kalan 7’sini o tek adamın işaret ettiği kişiler üzerinden çoğunluk partisinin milletvekilleri belirleyecekse, ortada tarafsız yargı kalmamıştır.
Eğer yargının tüm atama, tayin, ceza ve yükselme süreçlerini belirleyen HSK’nın üyelerini yargı üyeleri kendi içinden liyakata dayalı seçemeyecekse, partili Cumhurbaşkanı her konuya karışacaksa, bunun adı yargı üzerinde siyasi vesayet kurmaktır. FETÖ eliyle çökertilen yargı sistemi, yeni bir yanlışla tümüyle yok edilmek üzeredir. Partili Cumhurbaşkanı ve adamları eliyle yargı bağımsızlığı uçuruma itilmektedir.
HAKİMLER TRİBÜNE GÖRE KARAR VEREMEZ
Bugün 22 üyeli HSYK, yeni sistemde 13’e düşürülmek isteniyor. Tarafsız hakem olması gereken hakimler ve savcılar, maçta hangi tribünün sesi daha çok çıkarsa, sandıkta kim daha çok oy alırsa ondan yana karar vermeye zorlanacak. Böyle bir hakemlikle hiçbir maç tarafsız yönetilemez, bu yeni düzende hiçbir mahkeme tarafsız karar veremez.
Bugün partisiz Cumhurbaşkanı 22 üyenin sadece 6’sını belirlemede söz sahibiyken, yeni sistemde HSK üyelerinin neredeyse yarısını yani 6’sını partili, taraflı cumhurbaşkanı, 7’sini ise partili Cumhurbaşkanının listesini yaptığı milletvekilleri belirleyecek. Bu yeni HSK yapılanmasından tarafsız, bağımsız bir yargı beklenebilir mi? Asla… Hakimler ve Savcılar Kurulu, yani yargının kalbi yüzde 51’le seçilen bir Cumhurbaşkanına ve onun talimat vereceği Meclis grubuna terk edilemez."
Kazım ARSLAN / CHP Denizli Milletvekili