CHP Denizli Milletvekili Kazım Arslan, yazılı açıklamasında, “Yıllardan beri darbe ürünü olan 1982 Anayasası’ndan şikâyet edenler, bugün ülkenin yeniden bir seçime ihtiyacı olmadığı halde darbe anayasasıyla gelen 104 ve 106. maddelere sığınmış, Meclis’in feshine ve yeniden seçim yapılmasına karar vermiştir. Aynı anayasadaki tarafsızlık görevini unutan Cumhurbaşkanı, Başkanlık inadı uğruna milli iradenin odağı Meclis’i hiçe saymış, koalisyon görüşmelerini tıkayan ve koalisyon hükümetinin kurulmasını engelleyen isim olmuştur” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın adaletsiz bir karar aldığını belirten Arslan, “Bir yanda milletin yüzde 52 oyuyla seçilmiş Cumhurbaşkanı, diğer yandan milletin oyuyla seçilmiş 550 milletvekili. Cumhurbaşkanı tek başına darbe anayasasında yazılı olan maddelere dayanarak, yeniden alınacak sonuçları Başkanlık sistemiyle birleştirmek için adaletsiz, ölçüsüz bir karar ile milletin oylarıyla seçilmiş 550 milletvekilinin “işine son vermiş”tir. Ülkemizin tekrar edilecek bir seçime değil, birikmiş sorunlara acil çözüm bulacak yeni bir hükümete ihtiyacı vardır. Bu ihtiyacı açıkça gören ve sandıktan çıkan iradeye en büyük saygıyı duyan Cumhuriyet Halk Partisi’dir. Seçimin yapılmasından sonra Meclis’te oluşan tabloya saygı duymuş, ilk günden itibaren koalisyon hükümeti kurulması yönündeki çalışmalarını ilkeli biçimde yürütmüştür. Koalisyona duyulan ihtiyaca rağmen seçimin yenilenmesi ve Meclis iradesinin yok sayılması kararı, 7 Haziran sonrasında ortaya çıkan tablonun özellikle Cumhurbaşkanı ve AKP kadroları tarafından dikkate alınmadığını göstermiştir. Koalisyonu kurmak için değil, kurmamak ve yetkileri paylaşmamak için çalışanlar, koltuklarını korumak uğruna millet iradesini yok saymışlardır” dedi.
KRİZ TETİKTE, MECLİS TATİLDE
Ekonomik krizin kapıda beklediğini ileri süren Arslan, “Döviz kuru almış başını gidiyor. İşçisinden çiftçisine, zanaatkarından esnafına, sanayicisinden ihracatçısına, işsizinden emeklisine kadar herkesin zor durumda olduğu ortadadır. Vatandaşımız bir sene içinde yüzde 50'ye yakın fakirleşmiştir. Ülkemizin ve vatandaşlarımızın temel sorunu ve gündemi belliyken, Meclis’in çalıştırılmaması, koalisyon hükümetinin kurdurulmaması, açıkça sandığa yansıyan iradeye hakarettir. Oysa biz, kısa süre içinde Türkiye’nin sorunlarına çare olacak ilk adımlarımızı Meclis’te attık, verilen kanun teklifleriyle yaralara parmak bastık, çözüm önerilerimizi ve yasalarımızı teklif ettik. Gelin görün ki, çalıştırılmayan Meclis’te komisyonlar kurdurulmadı, bir inat uğruna koalisyon hükümeti de kurdurulmadı. Meclis ve hükümet, gerçek sorunlara çare aramak için çalıştırılacağı yerde, yaşanmakta olan sorunları derinleştiren, her gün biraz daha toplumu geren, anlaşmazlıkları çoğaltan, umutsuzlukları arttıran, moralleri bozan bir dönemde ülkemizin yeniden seçime zorlanması hem gereksiz, hem de anlamsızdır. Daha açık bir ifadeyle, havanda su dövmektir, devleti ve milleti zora sokmaktır. Biz, Cumhuriyet Halk Partililer 7 Haziran öncesinde “Yaşanacak Bir Türkiye” diyerek yola çıktık, her alanda kapsamlı reform içeren vaatlerimizle ve projelerimiz ile tüm Türkiye’yi kucaklayacak, dertlere çare olacak anlamlı bir program sunduk. Ülkemize 13 yıldır nefes aldırmayan, Başkanlıktan başka gündemi kalmayan, rejimi değiştirmek ve kendi sistemini kurmak için siyasi hesaplar uğruna insan canını ve malını hiçe sayan, vatandaşını yoksullaştırıp kendisine muhtaç eden mevcut iktidara karşı, yeni yapılacak seçimde de var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz ve biz bu seçimden hem güçlü ve hem de kârlı çıkacağız. Türkiye yeni seçimleri değil, sorunlarına gecikmeden çözüm bulan bir hükümeti arzu etmektedir. O hükümetin adresi açık ve bellidir: O da Cumhuriyet Halk Partisi’dir. Önümüzdeki seçimde alacağımız iyi bir sonuç ile halkımızın dertlerine çare olacağız ve Türkiye'yi kucaklarak, “Yaşanacak bir Türkiye” yaratacağız” dedi.