Açıklamasında tüccar ve sanayicinin, artan maliyetlerle döviz kuru arasında sıkıştığını, piyasadaki nakit kıtlığının çok daha ötesine geçen bir gerçeğin olduğunu belirten Arslan, İç ve dış piyasada kredibilitenin yerlerde gezdiğini, iç piyasaya ve devlete döviz cinsinden borcu olanların kurda müdahale beklediğini, böyle bir zamanda döviz ile yapılan tüm yurtiçi ihalelerinin, müşteri garantili kamu-özel işbirliği ihalelerinin gözden geçirilmesi gerektiğini, TL cinsine döndürülmesine ihtiyaç olduğunu yoksa devletin bu yükün altından kalkamayacağını dile getirdi.
LİRADAKİ ERİME ÖZEL SEKTÖRÜN YÜKÜNÜ KATLADI
Kazım Arslan, sıkı para politikasını tamamlayan önlemlerin geciktiği her günün özel sektörün endişesinin katlanmakta olduğunu, yılbaşından beri TL’nin dolar karşısında değer kaybının yüzde 73, Euro’da yüzde 64’ü bulduğunu, bunun da özel sektörü kara kara düşündürdüğünü belirtti ve yaranın çok derin olduğunu, ekonomideki bu güven kaybının geçici pansumanlar ile gecikmiş ve günübirlik hamleler ile tedavi etmeye kalkanların, asıl büyük dalganın karşısında seyirci kalacaklarını dile getirdi.
KURUMLARIN YENİDEN YAPILANMASI ŞART
Hukuk güvenliği ve bağımsız yargının olmadığı bir ortamda, piyasanın şeffaflık ve açıklık beklediği kurumların hiçbirisinin Saray’ın gölgesinden çıkamamasının, Saray’ın Başkanlık rejimiyle ilk büyük sınavında şimdiden sınıfta kaldığını belirten Arslan, tek adamlık rejiminin zararlarının şimdiden görülmeye başladığını ve durumun yeniden değerlendirmesinin yapılması gerektiğini söyledi.
NAKİT AKIŞI KADAR KREDİ ÇEKMEK DE SORUN OLDU
Kazım Arslan, kredi alabilmenin en önemli kriterlerinden olan CDS priminin 2017’de 165 puanken son dönemlerde evvela 430’lara, daha sonra 545’lere çıktığını, 1 sene içinde ödenmesi gereken borcun 250 milyar Dolar olduğunu bu yüzden daha fazla bağırarak değil, ortak akıl ile bu krizden çıkılabileceğini dile getirdi.