Anayasa kime emanet ?

Anayasanın korunması, doğrudan doğruya anayasanın kendisi tarafından “Türk milletine”, “Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi” edilmiştir.

Can Atalay’la ilgili hukuki süreç dolayısıyla, anayasaya uyulmaması, özellikle iktidar tarafından uyulmaması hâlinde anayasanın nasıl ve kimler tarafından korunacağı sık sık gündeme getirilmektedir. Bence bunların cevabı doğrudan doğruya anayasa metninde vardır.

Önce, Anayasa Mahkemesi’nin görev ve yetkilerini belirleyen 148. maddeye bakalım:

Anayasa Mahkemesi, kanunların, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler ve bireysel başvuruları karara bağlar.

Demek ki Anayasa Mahkemesi’nin görev ve yetkileri arasında “bireysel başvuruları karara bağlamak” da vardır. Can Atalay konusunda yapılan budur.

Şimdi de Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının kimleri bağladığını belirleyen 153. maddeyi alalım:

Anayasa Mahkemesinin kararları kesindir.”…

Anayasa Mahkemesi bir kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin tamamını veya bir hükmünü iptal ederken, kanun koyucu gibi hareketle, yeni bir uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemez.” …

Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.”

Son paragrafta açıkça görüldüğü gibi, Anayasa Mahkemesi kararları, yasama organı olan meclisi de yürütme organı olan cumhurbaşkanını da yargı organlarını da bağlar. İkinci paragrafta Anayasa Mahkemesi’nin “kanun koyucu gibi” davranamayacağı da belirtilmiştir. Ancak bu paragraf, bireysel başvurularla ilgili değildir; “kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararname”leri ile ilgilidir.

Anayasanın bağlayıcılığı yalnız 153. maddede değil başlangıç bölümünde de belirtilmiştir:

… bu Anayasa… egemenliğin kayıtsız şartsız Türk Milletine ait olduğu ve bunu millet adına kullanmaya yetkili kılınan hiçbir kişi ve kuruluşun, bu Anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı…”

Buradaki “hiçbir kişi ve kuruluş” ibaresinin Cumhurbaşkanını da meclisi de yargıtayı da kapsadığı açıktır.

Peki anayasa kime emanet? Bizzat iktidar sahipleri tarafından anayasa tanınmaz ise, yok sayılırsa anayasa kim tarafından korunacak?

Bu sorunun cevabı da başlangıç bölümündedir:

Türk Vatanı ve Milletinin ebedi varlığını ve Yüce Türk Devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu Anayasa… TÜRK MİLLETİ TARAFINDAN, demokrasiye âşık Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi olunur.

Demek ki anayasanın korunması, doğrudan doğruya anayasanın kendisi tarafından “Türk milletine”, “Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi” edilmiştir.

Peki Türk milleti koruma işini nasıl yerine getirecektir? Bu sorunun cevabı da bence toplantı ve gösteri yürüyüşleriyle ilgili 34. maddede bulunmaktadır:

Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.”

Tabii 34. madde, çok çeşitli maksatlarla toplantı ve gösteri yürüyüşü yapılabileceğine dairdir. Ancak anayasanın ihlali durumunda, seçimler yanında bu madde de Türk milletine bu hakkı vermektedir.

Orhan Türkdoğan

Türkdoğan Hocayı da yitirdik. Uygulamalı sosyolojinin büyük ve üretken isimlerindendi. Ağabeyi Arif Türkdoğan, 1940’larda Atsız’ın en sık mektuplaştığı Türkçülerdendi. Kanunların kanun, törenin töre olduğu zamanlarda -Töre dergisinden söz ediyorum- Orhan Hoca dergiyi, Erzurum’dan yazdığı yazılarla besliyordu. Emekliliğinde İstanbul’a yerleşmişti, Turan Yazgan’ın dergisine yazıyordu. Eserleri saymakla bitmez. Yüce Tanrı’nın bağışlaması üzerine olsun! Türk milletinin, Türkçülerin, oğlu Kürşat ile kızı Dilşat’ın ve bütün Türkdoğan ailesinin başı sağ olsun!

Ahmet Bican Ercilasun / Milli Düşünce Merkezi

Medya Haberleri

İnsanın üç içgüdüsü
Yoğun İş Hayatında Zamanı Verimli Kullanmanın 8 Pratik Yolu
PAÜ'de Bir Kayıt Skandalı Daha
Sözde Ermeni Soykırımı
Herkes her şeyi biliyor