Kerkük, asırlardan beri Irak Türkmenlerinin bu coğrafyada şekillenmiş Türk kültürünün merkezidir. Bir kentin aidiyeti ve kimliği, o şehrin tarihi mimari eserleri, sosyal ve kültürel yapısıyla da yakından ilgilidir. Kerkük Kalesi, Gök Kümbet’i, Nakışlı Minare ve Camisi, Aziziye Kışlası, Kayseri (Kapalı) Çarşısı, Kilciler Pazarı, Altunköprü, Kırdar Hanı ve Çarşısı, Kale Hanı, Mecidiye Sarayı, Dakuk Ulu Camii Minaresi, 16 gözlü Taşköprü gibi 60’tan fazla Türk eserine Kerkük’ün her noktasında rastlamak mümkün. Kerkük’te yaşayan Türkmenlerin dışındaki milletlerin buna benzer acaba kaç tane tarihi eseri vardır? Yok. Diğer taraftan edebiyat ve kültür alanında da Türkmen ağırlığını görmek mümkün. Kerkük’teki sanatçıların çoğunluğu da yine Türkmenlerden. Kerkük Türküleri tüm dünyada hangi dille icra ediliyor? Türkçe.
Bazı gruplar Kerkük bizim diyor, o zaman haklı olarak şu soruları sormak gerekiyor, Kerkük sizin ise o zaman Kerkük’te tarih, medeniyet ve kültür mirasınız nerede? Kerkük sizin ise neden nüfus kayıtlarını ve tapu dairelerini tahrip edip yaktınız? Kerkük sizin ise devlet dairelerini, devlete ait araçları, okulları, hastaneleri, insanların evlerini, özel araçlarını ve iş yerlerini neden talan edip yağmaladınız? İnsan kendine ait olan bir şehri talan edip, yağmalar mı hiç? Kerkük sizin ise Irak işgalinden hemen sonra sahte “Kerkük” nüfus kağıdı ve gıda karnesi düzenleyerek 700 bin Kürt’ü Kerkük’e neden yerleştirdiniz?
Kerkük'ün ahalisinin büyük çoğunluğu Türk'tü. Ne Arap ne de Kürt'e rastlamazdınız. Şehirde herkes Türkçe konuşur. Biraz farklı bir lehçeyle, ama her şeyiyle Türkçe, etraf hep Türklerle dolu, evde, sokakta, pazarda, çarşıda, camide, parkta, sinemada, lokantada….. Türkler sadece okulda bir miktar Arapça öğreniyorlardı. Hatta Arap öğretmenler eğitim verebilmek için Türkçe öğrenmek zorunda idiler.
Gertrude Bell, 1. Dünya Savaşı sonrasının Irak’ını kurmuş, sınırlarını cetvelle kendisi çizmiş ve yarattığı Irak’ın kralını bile bizzat kendisi tayin etmiş bir İngiliz ajanıdır. 14 Ağustos 1921 tarihinde babasına yazdığı mektubunda “Referandum yapıldı ve Kral Faysal oy birliği ile seçildi, ama Kerkük, Kralın lehine oy kullanmadı. Kerkük’ün içi ve ilçeleri Türkmenlerden oluştuğu, bazı köylerin ise Kürtlerden sakin olduğunu yazmaktadır. (Bayan Gertude Bell “El-Irak Fi Resaili Miss Bell” tercüme ve yorum. Cafer El-Hayyat,s.383), Irak’ın kurucusu Gertrude Bell’in mektuplarında Kerkük’ün Türkmen şehri olduğu açık bir şekilde yazılmaktadır.
Kerkük katliamı 1959’da Kerkük’te Kürt komünistleri, Kürt askerleri ve KDP peşmergeleri silahsız ve suçsuz Türkmenleri 3 gün 3 gece hünharca katlettiler. Ve bu tarihe “Kerkük Katliamı” olarak geçecektir. Bu olay Amerikan basınında da yankı bulmuştur. Amerika’nın tanınmış gazetelerinden The Newyork Times Gazetesi bu konuda haber vermiştir. "Bağdat'ın 150 mil kuzeyinde olan Kerkük'ün çoğunluğu müreffeh Türkmenlerden oluşmaktadır. eyleme, çeşitli silahlarla donatılmış sivil Kürtlerle, ordu ile işbirliği içerisinde olan komünist ağırlıklı Halkın Direniş Grubu (çoğu Kürtlerden oluşuyordu) katılmışlardır. (The New York Times, 21 Temmuz 1959)
Türkmen şehri Kerkük, tarihin her döneminde önemini korudu. Kültür varlığı, sanat, müzik, spor ve çevresinin mimarisi ile de dikkat çekici bir şehir. Kerkük, geleneksel yapı ve tarihe tanıklık eden kitabeleri ile de göz alıcı bir hazine.
Kerkük’ü karanlığa boğan onun kalesi, Gök Kümbeti, Dakuk Ulu Camii Minaresi, Sultan Saki Yatırı, Nakışlı Minaresi, Kerkük (Aziziye) Kışlası, Danyal Peygamber Türbesi ve Minaresi ya da kurumuş Hasa Su çayı değil, toprağın altında yatan karanlık, yani petroldür. Türkmen şehri Kerkük'ü gezerken insanı karşılayan perişan manzara, bu şehirde yaşayan sade insanların, toprağın altındaki dev zenginlik kaynağının sıkıntısından başka bir yanını görmediğini ispatlıyor. Başkaları için “petrol cenneti” bizler için ise çocukluğumuzun cennetidir Kerkük.
Çocukken yaşadıklarını hiçbir zaman unutmazsın. Çünkü hafızanın en temiz en güçlü olduğu zamanlardır çocukluk. Çocukluk cennetimiz Kerkük, nasıl bir "yitik cennet"e dönüştüğünü görüyoruz. Bu da bize derin bir acı ve keder veriyor. Zalimler ve eller, çocukluk cennetimizi harabeye ve hayatımızı da cehenneme çevirdiler.
Bugün Yerimizi yurdumuzu ve haklarımızı silah zoru ile gasp edenler, bizleri baskı ve zulüm altında tutanlar, ezmeye çalışanlar ve hürriyetimizi elimizden alanlar bilsinler ki haklarımızı mutlaka geri alacağız. Biz başaramazsak, çocuklarımız başaracak, çocuklarımız başaramazsa torunlarımız başaracaktır. Çünkü çocuklarımızı ve torunlarımızı da bu yönde eğitiyor ve yetiştiriyoruz. Dünya nice hükümdarlar, krallar, paşalar, tiranlar, firavunlar, despotlar, eli kanlı katiller gördü. Bu dünya kimseye kalmadı, bugünkü zalimlere mi kalacak? Hiçkimsenin yaptığı yanına kalmaz, zulüm payidar olamaz çünkü eden bulur.
Ali Kerküklü (Irak’a Özgürlük Operasyonu ve Kerkük Kitabının Yazarı)