Alevîlik, İslâm’ın Türk yorumu yani Türk İslâmı’dır.

Yörük, Alevî, Bektâşî diye isimlendirilen insanlarımızın tamamı günümüzde Alevî diye tanımlanan Türkmenlerdir.

Yazar İbrahim Afatoğlu yeni yazdığı kitabını Denizli Gazeteciler Cemiyetinde basın mensupları aracılığı ile tanıttı... 

Anadolu Selçuklu Devleti ve Osmanlı Devleti’nin kurucu unsurları Alevî-Türkmen topluluklarıdır. Türkmenler yaylak ve kışlak arasında göç eden; at, koyun ve keçi sürüleri besleyerek geçimlerini sağlayan Alevîlerdir. Batı Toros dağları, yerel adıyla Türkmen Dağları Yörüklerin sürülerini beslemeleri için bulunmaz nimetler sunan yaylalara sahip dağlardır. Bu anlamda Türkler Anadolu’yu fethettiği 1071 tarihinden itibaren hemen Denizli bölgesine gelerek Türkmen Dağları etrafına yerleşmişler. 

Arap gezgin Ebul Fida’dan faydalanan İbn-i Said 1275 yıllarında, Denizli dağlarında 200.000 çadır konar-göçer Türkmen olduğunu yazmaktadır. Her çadırda ortalama 5 kişinin yaşadığını öngören araştırmalara göre 200.000 çadırda, Denizli dağlarında 1.000.000 Alevî-Türkmen yaşadığı görülmektedir. O dönemde Müslim, gayrı Müslim Anadolu’nun nüfusu 5. 000.000 kadardır. Bu anlamda Anadolu’daki yaşayan insanların 1/5’i Denizli bölgesinde yaşamaktadır.

Yine yaklaşık seksen yıl sonra 1333 yılında Denizli’ye gelen Arap gezgini İbn-i Batuta da Denizli bölgesini Türkmenlerle dolu bir yer olarak tasvir etmiştir. 1700 yıllarında Denizli’den geçen Batılı gezgin Paul Lucas ve 1900’lü yılların başında yine Denizli’den geçen Batılı gezgin F. W Hasluck da  “…Denizli - Halen veya vaktiyle mühim bir (Alevî)-Bektâşî merkezi olduğu anlaşılıyor…” demektedir. 

Denizli’de 102 eren-evliya türbesi bulunmaktadır. Bunlardan Sarı İsmail Sultan, Kazak Abdal, Teslim Abdal, Bostancı Baba, Yatağan Baba, Sultan Sarı Baba, Genç Baba, Abdi Bey Sultan gibi 40 türbede yatan azizin kesin Alevî-Bektâşî dervişi olduğu, 30 kadar türbede yatan azizin de büyük ihtimalle yine Alevî-Bektâşî dervişi olduğu görülmektedir.

Bütün bunları göz önüne alarak yaptığımız saha araştırmalarında Denizli ve çevresinin Türklerin Anadolu’ya geldiği tarihten itibaren bir Türkmen, Kızılbaş, Yörük, Alevî, Bektâşî merkezi olduğunu bizde fark ettik. Bundan dolayı Denizli Alevî-Bektâşî tarihi ve kültür ürünleri derlenerek kayıt altına alınması, Denizli ve Türk tarihi ve kültürü açısından ne anlama geldiğinin ortaya çıkması için geniş kapsamlı araştırma ve incelemeye tabi tutulması, zaruret haline gelmişti. İşte bu kitap, 6 yıl gibi uzun bir sürede İzmir, Aydın, Uşak, Burdur, Antalya, Muğla ve Denizli vilayetlerinde 100’e yakın yerleşim merkezi veya kutsal mekân gezilerek, geçmişten günümüze taşınmış veya yok olmak üzere olan, maddi ve manevi Alevî-Bektâşî kültür ürünleri toplanmaya çalışılmıştır.

Böyle bir eser, yazılı edebiyatın en zor hazırlanan kültür ürünlerinden birisidir. Eserde mutlaka eksiklikler ve yanlışlıklar olacaktır. Bu eser en azından eksik yazılan bilgilerin tamamlanması ve yanlış yazılan bilgilerin doğrusunun yazılması fırsatını vereceği için, başlangıç olarak Denizli Alevî-Bektâşî  tarihi ve kültürü için önemli bir kitap olacaktır. Denizli’de Alevîlik-Bektâşîlik hakkında yazılan ilk kitap olduğundan dolayı da, bundan sonra yazılacak olan kitaplar için de önemli bir kaynak eser olacaktır.

Eğitim/Kültür/Tarih Haberleri

Teğmen Ebru Eroğlu için flaş karar
İSTAD Olağan Genel Kurulu Coşku ile Yapıldı
Prof.Şengör PAÜ'yü Yerden Yere Vurdu
Tekin'den 'mülakat' açıklaması: Tek bir torpil, tek bir kayırma olmadı
PAÜ AŞAĞIYA DÜŞTÜKÇE DÜŞÜYOR