Bizim gibi 65 yaş üstü milyonlarca insan, sokağa çıkamıyor. Sebebi malum.
Gerekli midir? Elbette. Rahatsız mıyız?
Zorlanıyor, sıkıntı çekiyor, neredeyse bunalıma girecek "kafayı yiyecek" noktaya geliyor olsak da; yapacak bir şey yok. boynumuz kıldan ince...
-Allah korusun "yoğun bakımda" kalmaktansa "evde kalmak" evladır diyor; avunuyoruz.
Mesela ben, "fec" dedikleri bu ummana girmemiş ve girmeyi de hiç düşünmüyor iken, tabir yerindeyse -balıklama daldım. Daldım ama, yüzmeyi de bilmiyorum, neredeyse boğulacağım!
Ha kötü mü oldu. Şimdilik hayır...
Taa atmış yıl öncesinden günümüze, görmediğim, görüşme imkanı bulamadığım, arkadaşlarım, dostlarım, öğrencilerimle; sanal yolla da olsa görüşebilme-kavuşabilme mutluluğuna eriştim.
Allah onlardan razı olsun.
Şimdi gelelim asıl meseleye...
Birkaç gündür ortalıkta,-pek de sevindiğimiz, çok hoş bir şaiya dolaşmaya başlamıştı. Hani şu, sokağa çıkma yasağının olduğu bir gün, biz 65 yaş üstündekilere, şöyle, üç saat gezip dolaşma izni verilecekmiş geyikleri...
Amanın ne de sevinmiştik.
Ne var ki, sağlık bakanımızın dünkü "Bir ihtimal bayramdan sonra, belki de haziran ayı başında" açıklamasını duyunca, hevesimiz kursağımızda kaldı. Tüm hayallerimiz yıkıldı...
Birkaç saatliğine sokağa çıkınca, sanki -birdirbir, uzun eşek oynayacaktık; ya da, uzun süredir görmediğimiz, yüzlerine hasret kaldığımız yavuklularımızla buluşacak, sarılıp koklaşacaktık.
Hem üzüldüm, hem de, aldı mı beni bir şüphe.
Sayın Bakan işin sorumlusu ve uzmanı olarak,
-kusura bakmayın, demiş iken,
Bizler de boynu bükük, bir - bir buçuk ay sonrasını umutla beklemeye başlamış iken...
Şimdi ister misiniz! Yukarılardan bir ses gürleyip!
-Siz kim oluyorsunuz da bana sormadan, benden izin almadan, böyle bir karar veriyorsunuz? Deyiversin...
Olur mu?
Olmaz dediğimiz o kadar çok şey oldu ki bu ülkede.
İnşallah olmaz.
Olursa...
Canım, güzel ülkem ve ülkemin garip, çaresiz insanları adına, çok üzülür...
Çok da endişe duyarım...