Şehit Çocuğunun gözyaşları

Şehit Çocuğunun gözyaşları

Bölücü terör örgütü sözde barış sürecini çok iyi bir şekilde değerlendirerek, bir yandan silah depolamış, bir yandan Güneydoğu illerimizin bir bölümünde yollara hendekler kazarak, eylemlilik sürecini sürdürmüştür.

A+A-

Bilindiği gibi Hükümet yetkililerinin de itiraf ederek “göz yumdum” dediği süreçte, bölücü örgüt tarihinin en büyük kalkışmasını gerçekleştirmiştir. Bu kalkışma 6-8 Ekim 2014 tarihleri arasında, ülkemizin 38 ilinde ve 100’ün üzerinde ilçesinde gerçekleşmiştir. Binlerce kamu binası başta olmak üzere, binalar ve araçlar yakılmıştır. 3 gün süren ayaklanma ve kalkışmanın faturası sadece maddi kayıplarla kalmamış, 50’nin üzerinde vatandaşımız ölmüş, yüzlercesi de yaralanmıştır. Bu isyanı bölücü PKK’nın siyasi kanadında eş başkanlık yapan Selahattin Demirtaş başlatmıştı.

 

Başkaldırının gerekçesi de “Kobani” de yaşanan olaylardı. Kobani yani Ayn-el Arap denilen kasaba, Suriye’de ülkemizin sınırına yakın bir yerde bulunuyor. Bu kasabada PKK’nın Suriye uzantısı PYD ile IŞİD terör örgütleri birbirleriyle savaşıyor. Bunu gerekçe gösteren HDP ve PKK, Kürt kökenli vatandaşlarımızı “isyana” çağırıyor ve amaçlarına ulaşıyorlardı.

 

Siyasi iktidarın “barış sürecine halel gelmesin” diye askeri kışlaya, polisi karakola kapattığı dönemde; bölücü hainler binlerce genci Kandil’e götürdü, terörist yetiştirmek için…  Ayrıca, 80 bin silahı Türkiye’ye soktular. Eşkıya dağdan şehre indi. Şehirlerde KCK gençlik yapılanması oluşturuldu. Vatandaş Doğu ve Güneydoğu’da KCK gençlik yapılanması tarafından yargılanmaya başlandı ve zorla vergi ödemeye mahkum edildiler.

 

Bunlarla da yetinmeyen bölücü terör örgütü, zaman zaman şehirler arası yolları kazarak kapattı. Diyarbakır – Bingöl yolu 1 ay kapalı kaldı. Devlet hep seyretti. İyice azgınlaşan bölücü caniler, Cizre’de özerklik ilan ettiler. İlçenin tüm sokakları kazıldı, barikatlar kuruldu. 120 bin nüfuslu ilçede, 500’ün üzerinde noktaya hendek kazıldı. Hendek kazma ve özerklik ilanı diğer ilçelere de taşındı. Maalesef bu eylemler ilçelerle de sınırlı kalmadı. Hakkari başta olmak üzere; Diyarbakır, Şırnak ve Mardin il merkezlerinde cadde ve sokaklara hendekler kazıldı. Bölgedeki ilçeler Uludere,Nusaybin, Kızıltepe, Silvan, Hazro, Lice, Çukurca, Şemdinli, Yüksekova,Beytüşşebap, Akçakale, Sur (merkez ilçe) Ceylanpınar, Doğu Beyazıt, Eruh,Pervari, Güroymak, Silopi ve Varto’da “özerklik” ilan edildi. Bu ilçelerin hersokağına hendekler kazıldı. Hendeklere de bombalı tuzaklar kuruldu.

 

Ayrıca, şehirler arası yollara “uyuyan bombalar”yerleştirildi. Karayolları asfaltları ve yollardaki su menfezlerinin altına bombalı tuzaklar kuruldu. Bölge tamamen bölücü eşkıyanın insiyatifine terk edildi. 

 

İktidar iki gerekçe ile bu duruma göz yumuyordu. Birincisi,“barış sürecini bozan biz olmayacağız.” İkincisi ise, “genel seçimler yaklaşıyor. Biz müdahale edersek zararlı çıkarız” düşünceleriydi…

 

7 Haziran 2015 seçimlerinde umduğunu bulamayan iktidar partisi, tek başına iktidara gelemedi. Bu süreçte koalisyon oyunlarına!başlandı. Yeni bir seçimle tekrar şanslarını denemeye karar verdiler ve Türkiye’yi erken seçime götürdüler. Bu süreçte Cumhurbaşkanı bir açıklama yaptı. “Barış süreci buzdolabına konuldu” dedi. Bu açıklamanın hemen akabinde terör örgütü harekete geçti. “Barış yoksa huzur da olmayacak” diyerek…

 

Bölücü hainler, 20 Temmuz – 10 Ekim 2015 tarihleri arasında,yani 82 günde; 80 Asker, 62 Polis ve 3 Köy Korucusunu şehit ettiler. Bu süreçte iktidarın palazlandırdığı IŞİD terör örgütü de boş durmadı. Ankara’da canlı bombalar 100’ün üzerinde vatandaşımızı katletti. Toplamda 208 sivil vatandaşımız teröre kurban gitti.

 

Bölücü terör 10 Ekim tarihinden 1 Kasım tarihine kadar da yani seçim gününe kadar eylemlerini sürdürdü. Bu dönemde de onlarca asker ve polisimiz şehit edildi.

 

AKP 1 Kasım seçimlerinde amacına ulaştı. Akan kanın bedeli,onları tekrar iktidar yaptı. “Buzdolabına konulan barış süreci” sözü ve sonrası PKK’yla mücadele ediyormuş gibi görünen geçici Hükümet, iktidarı AKP’ye tekrar kazandırdı.

 

Seçimler sonrasında olaylar durmadı. Hükümet yıllarca göz yumduğu, görmezden geldiği hendekleri fark etti! Kapatmak için harekete geçti.Tabir-i caizse bölücü eşkıyayla “Hendek kapatma” savaşına tutuştu. Bedeli yine ağır oldu. 30’un üzerinde Emniyet görevlisini şehit verdik…

 

Fidanlarımızı Diyarbakır’da, Hakkari’de, Şırnak’ta,Mardin’de, Cizre’de ve diğer ilçelerde hendeklere gömdük…

 

Bugün ülkeyi yönetenler, keyifle koltuklarında otursunlar.Çoluk çocuklarına ve hatta torunlarına gelecek temin etsinler. Ya şehitler ve onların arkada bıraktıklarının veballeri…!

 

Dün Polis memuru Haydar Çetin, Ankara’da toprağa verildi. 6 yaşındaki oğlu Eymen Çetin babasının arkasından gözyaşlarına boğuldu. Yüreklerimiz bir kez daha yandı. Eymen’in şahsında, geride binlerce yetim bıraktı şehitlerimiz…. Binlerce eş, anne ve baba… Lanet olsun bu kahpe düzene…Bu milletin ekmeğini yiyip, ihanet edenlere… İhmalde sınır tanımayan sözdeyöneticilere..!

YAZI: Fahrettin YOKUŞ

 

 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.