“Millet iradesinin tecelli makamı TBMM’dir’'
Biçer Karaca, “Millet iradesinin tecelli makamı TBMM’dir’
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkan Vekili Gülizar Biçer Karaca, “Millet iradesinin tecelli makamı TBMM’dir. Meclisi tali bir yapıya dönüştürmek, demokrasinin niteliğini ortadan kaldırır. Torba yasalar, kanun hükmünde kararnameler, meclisin özünün kaybına, öneminin azalmasına yol açar” dedi
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkan Vekili Gülizar Biçer Karaca, TBMM’nin 10’uncu birleşiminin birinci oturumunu yönetti. Oturum öncesinde milletvekillerine kısa bir konuşma yapan Biçer Karaca, “Bugün bu koltukta oturmam Cumhuriyetimizin sağladığı fırsat eşitliği ve sonsuz minnet borçlu olduğum, kurucumuz Gazi Mustafa Kemal Atatürk sayesindedir. Bunun sorumluluğunu taşımaktan onur duyuyorum. Özgür iradesiyle oy vermiş on binlerce yurttaşın temsilcisi olan bir milletvekilinin bugün Parlamentoda bulunması gerekirken keyfî tutum ve irade gaspıyla aramızda olmaması Cumhuriyetimizi ve demokrasimizi eksik kılmaktadır. Meclis millî egemenlik makamıdır, meclis mefhumunda milletin iradesi mündemiçtir, bu bütünlük içinde saray iradesi yoktur, millet iradesinin tecelli makamı TBMM’ dir. Meclisi tali bir yapıya dönüştürmek, demokrasinin niteliğini ortadan kaldırır. Torba yasalar, kanun hükmünde kararnameler, Meclisin özünün kaybına, öneminin azalmasına yol açar. Cumhuriyeti yücelten demokrasidir. Demokrasinin olmazsa olmazı da hukuk devletidir. Cumhuriyetin özü ve kaynağı millî egemenliktir.” dedi.
Ana damar laik devlet, toplum yapısının güçlenmesi olmalı
Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci yüzyılında da hareket noktasını oluşturacak ana damarın laik devlet ve toplum yapısının güçlenmesi olması gerektiğine dikkat çeken Biçer Karaca, “Cumhuriyetimiz, yüzyıl önce olduğu gibi bugün de laiklik ve sosyal devlet gibi kurucu ilkelere sıkı sıkı sarılmalıdır; bunun yegâne yolu kadının, gencin, emeğin temsilinin artırılması, siyasal düzlemin onlara göre belirlenmesi, onlarla birlikte üretilmesidir. Özellikle adalet ve demokrasinin, laiklik ve bilimsel eğitimin Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci yüzyılında yol gösterici olması için kadının çağdaş bir hukuk devletindeki yeri net bir şekilde tanımlanmalıdır. Kadınların TBMM’ de ve yaşamın her alanında eşit temsiliyet hakkının sağlanacağı bir süreç inşa edilmelidir. Giderek derinleştirilen toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden en çok kadınlar zarar görürken, kadınlar kutsal sayılan kavram ve kurumlar üzerinden tanımlanıyorken TBMM’ de kadınları, tüm canlıları kapsayan eşitsizlikleri ve adaletsizlikleri kalıcı olarak ortadan kaldıracak politikaların hedeflenmesi daha etkin, daha verimli, daha eşitlikçi yasama faaliyetlerin yapılmasını gerektirmektedir. İnanıyorum ki 28’inci Dönem milletin egemenlik tutkusuyla ve sadece halkın çıkarları için yapacağı çalışmalarla anılacaktır. Ülkemizin karşı karşıya kaldığı terörden ekonomik krize, derin yoksulluktan sığınmacı sorununa, demokratik, çağdaş bir anayasa için yürüteceğimiz yasama faaliyetleriyle tarihe not düşerek kutuplaştırıcı değil kucaklayıcı, şiddetsiz bir Meclis siz kıymetli milletvekilleriyle mümkün olacaktır” Dedi
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.