Ülkeyi savaşmadan teslim edenler kim?
Yusuf Kaplan, Yeni Şafak'ta, "Ülkeyi savaşmadan kaybediyoruz ya da Türkiye’nin bir ruhu var mı?" başlığıyla bir dizi yazı yazmaya başladı. Daha ilk cümlede, "Türkiye'nin iki asırdır yaşadığı modernleşme / Batılılaşma / laikleşme / yok oluş süreci, Türkiye’nin ruhunu yok edecek kadar İslâm'dan, yani kendinden, tarih yapan dinamiklerinden ve ruh köklerinden uzaklaştırdı bizi." ifadesini kullandı. Çin ruhundan, Rus ruhundan bahsettikten sonra "Türk ruhu diye bir şey var mı?" diye sordu ve özetle şunları yazdı:
"Bizim dışımızda neredeyse hiçbir modernleşen toplum, kendi ruh köklerini kurutma aymazlığı sergilemedi. Türk modernleşmesi denen şey, Şerif Mardin’in çok enfes bir şekilde ifade ettiği üzere, “Türkleri İslâm’dan uzaklaştırma projesidir.”
Türk modernleşmesi katı laiklik projesiyle toplumu prangalara mahkûm etti. Zihnini köleleştirdi. Dünyasını sığlaştırdı. Duyarlıklarını buharlaştırdı.
Bizi ruhsuz bir çıkmaz sokağın eşiğine fırlattı. Cinayetler, intiharlar, tecavüzler gırla tırmanıyor: Tecavüze uğrayan çocuklar, kadınlar ve bebekler, öldürülen, boğazlanan, dilim dilim parçalanarak dolaplara, torbalara konan, çöplere atılan insan cesetleri…
Türkiye ruhunu yitirdi, cinnet toplumuna dönüştü. Sekülerizmin, dünyevîleşmenin, İslâm’dan uzaklaşmanın getireceği nokta burası olacaktı elbette.
Türkiye’nin bir ruhu yok: Kemalizm, bir ruh olamaz. Aksine Kemalist süreçte, Türkiye’nin ruh kökleri kurutuldu. Dil devrimi, harf devrimi, bütün diğer devrimler, bu toprakların ruhunu yok etti; burada ruhsuz bir leviathan icat etti. Makinalaşmış, tepeden dayatmacı, jakoben, hissiz bir varlık burada icat edilen leviathan.
Laikleşen bir Türkiye ruhunu yok etti. Laikleştikçe, kendini, ruhunu kaybetti.
Böyle giderse bu ülke, savaşmadan kaybedilecek…Burası önemli. Buraya dikkat: Savaşmadan ülkeyi elimizden almak üzereler… Çocuklarımızı kaybediyoruz. Üniversiteler işgal altında. Liseler sürükleniyor çıkmaz sokakların eşiğine…
Oysa bu toprakların, adına Türk ruhu diyebileceğimiz İslâm’la yoğrulan ve bin yıl dünya tarihini yapan bir ruhu vardı. Bu toprakların ruhu İslâm tarafından inşa edilmişti. Bu ruhu yitirdiği zaman bu toplum her tür saldırıya ve işgale açık hâle gelmekten kurtulamayacaktır."
***
"Türkiye'yi savaşmadan elimizden almak üzereler" tespiti doğrudur ama bunun asıl sebebi, İslamcı siyasetin, kısmen de olsa Türk ruhunu ortadan kaldırmaya başlamasıdır. Somut örnek vereyim... Daha dün, CIA organizasyonuyla devletin her kademesine sızarak, "menzil"ine varmaya çalışan cemaat, tasfiye edileceğini anlayınca 15 Temmuz'da darbe girişiminde bulunmadı mı?
Bunlar “hoşgörü ve diyalog”, hatta “dinler arası diyalog” diye ortaya çıkıp, Vatikan'ın Müslümanları Hristiyanlaştırma operasyonuna girişmedi mi? Bu cemaate hizmet eden çocukların gözlerinde bir ruhsuzluk olduğu da bir gerçektir. Öyle ki yürüyüşlerinden bile tanınıyorlardı...
Sadece FETÖ mü? Bir-ikisi dışında kendilerini, Allah'ın sözcüsü veya vekili yerine koyan tarikat ve cemaat önderleri veya onlara hizmet edenler, Türk ruhunu temsil edemez elbette. Olsa olsa cahil veya ihtiyaç içinde olan insanları kendilerine mürit edinebilirler...
Son yıllarda tarikat, cemaat yurtlarında veya sözde Kur'an kurslarında erkek çocuklara tecavüz edenlerin ruhu var mıdır? Bunlar laiklik karşıtı, modernleşme karşıtı ama İslamcı geçinir değil mi? Bu yurtlarda veya kurslarda kız çocuklarının başına gelenler ise basına pek yansımıyor... 6 yaşındaki kız çocuğuyla gerdeğe giren ruhsuzluk da Kemalizmin veya laikliğin eseri midir? Bu tür olaylar karşısında "bir kereden bir şey olmaz" diyenler de İslamcı siyasetçiler değil midir? Sahi, “badelenmek” ne demektir? Bunlar günümüz İslamcılarının söylemi değil midir?
***
Bugün Türkiye'yi savaşmadan ele geçirdiler zaten... Bütün tersaneler zapt edilmiş değil midir? Bunları ve devletin bütün ekonomik kuruluşlarını satan, İslamcı siyasetçiler değil midir? Ergenekon ve Balyoz operasyonları ile Türk ordusunun en değerli komutanlarına kumpas kuranlar, İslamcı siyasetçiler değil midir?
Son adımları Anayasa'yı da değiştirmek olacak... Öyle değil mi? Milletin çeşitliliğine dayanan Anayasa tasarlamak, Türk ruhunu ortadan kaldırmaya çalışmak değil midir? Türkiye hâlen, milletin birliğine dayanan Anayasa sayesinde, Atatürk'ün kuruluş felsefesi sayesinde, cumhuriyet değerleri sayesinde ayakta durabiliyor... İşte onu da yıktılar mı devleti hukuken de yıkmış olacaklar ve yerine, yukarıdaki suçları işleyenlerin kurguladığı devlet kurulacak öyle değil mi?
Sayısız örnek vermek mümkün...
***
Şu bir gerçek ki, dindar geçinmek, ahlaklı olmak değildir. Bugünkü İslam ülkeleri ahalisinin, Batılı toplumlardan veya Çinlilerden, Japonlardan veya Ruslardan daha ahlaklı olduğunu kim söyleyebilir?
Mehmet Akif Ersoy, 20'nci yüzyılın başında Japonları anlatırken, "Şu kadar söyleyeyim: Din-i mübinin orada, /Ruh-u feyyazı yayılmış, yalınız şekli: Buda." demek ihtiyacını neden hissetmiştir?
Mehmet Akif’e atıf yaparken hatırladım; bir zamanlar, Yeni Şafak’a değer katan Akif Emre, “Ismarlama Osmanlı haritası” başlıklı yazısında “Daha düne kadar Türkiye’yi parça parça gösteren haritalar yayımlayan Amerikalılar, bugün ‘Yeni Osmanlı haritası’ diye büyük imparatorluk haritalarını niçin gündeme getirsin?” dedikten sonra AKP tabanı hakkındaki gerçeği şöyle ifade etmişti: “Özellikle muhafazakâr ve İslâmcı geçmişiyle bilinen kesimin bu sahte gerçekliğe ram olma riski çok yüksek!” diye yazmıştı...
"İslamcı kesim" Amerika'nın ürettiği "Yeni Osmanlı" haritalarının, Türklüğü çözmek için çizildiğini anlamayacak kadar saf mıdır? Değilse, neden Suriye, Libya politikalarıyla, İslam Dünyasında Amerika'nın Truva atı gibi davranıyorlar? Büyük Orta Doğu Projesi'nin, bu coğrafyada Türk Arap ve Fars kimliklerinin yerine Orta Doğu kimliği yerleştirmek olduğunu, projeyi yeniden kurgulayan Bernard Lewis, İstanbul'da anlatmadı mı?
***
Graham Fuller'in "Yeni Türkiye Cumhuriyeti" kitabında anlattığı her öneri, karşımıza İslamcı siyaset olarak çıkmadı mı? CIA şefi Graham Fuller, 1996 yılında, Türkiye'de artık Kemalizm'in modasının geçtiğini ileri sürmüş ve daha sonra da "Fazilet Partisi’ndeki gençlerin baskın çıkacağını ve Yenilikçi Hareketin ılımlı İslam’a liderlik yapacağını” söylemişti! İşte İslamcı siyasetin bugünkü Türkiye'deki görevi, İslam dünyasına örnek bir zafer kazanan Atatürk'ün devletini yıkarak, Büyük Orta Doğu Konfederasyonu’na zemin hazırlamaktır.
Önlerindeki tek engel, Bumin Kağan’ın demir dağları eriterek kurduğu ve Atatürk'ün 1300 yıl sonra ortaya çıkardığı Türk ruhudur.
Peki İslamcı siyasetin Amerikan çizgisinde yürümesinin, kontrol altındaki sözde milliyetçilerin de onlara destek olmasının sebebi nedir?
Rahmetli Prof. Dr. Erol Güngör'ün tarihî tespiti, Türkiye'nin sözde İslamcılar ve sözde milliyetçiler tarafından neden ve nasıl savaşmadan ABD'ye teslim edildiğini de açıklamış oluyor:
"İslâmcılık şimdiye kadar hep hâkim milliyete karşı hoşnutsuzluğunu doğrudan doğruya belirtemeyen etnik azınlıkların ideolojisi olmuştur. Bunların amacı İslâm ülkeleri arasında birlik sağlamaktan ziyade yaşadıkları ülkede milliyetçi politikayı etkisizleştirmektir. Bu azınlıklar ayrılıkçı bir politika takip edecek kadar kalabalık ve güçlü olduklarını hissettikleri an kendi istikametlerinde bir milliyetçilik hareketi açıklamaktan geri kalmazlar; böyle bir güce erişemediklerinde, İslâm davasının şampiyonu olarak görünürler."
***
Rahmetli korgeneral Suat İlhan’ın tarihî bir tespitini, bir defa daha hatırlatayım:
“Atatürk devriminden yani 1920’den önce, bugün Batı dediğimiz medeniyetin elindeki topraklar, 25,5 milyon mil kare idi. 1993’te bu rakam 12,7 milyon mil kareye, yani yarısına düşmüştür.
İslam dünyası ise 1920’de 1,8 milyon mil kare üzerinde egemenlik sahibiydi. 1993’te İslam dünyasının sahip olduğu topraklar 11 milyon mil kareye yükselmiştir.”
İslâm dünyasının ve diğer mazlum milletlerin önündeki tek bağımsızlık modeli, Atatürk modelidir. İşte Batı’nın önce Atatürk’ü, devamında Türkiye’yi yıkarak ulaşmak istediği hedef, Türkiye dâhil bütün İslam topraklarının ve servetinin tapusunun tamamını, Müslümanların elinden almaktır. Hem de Türkiyeli sözde Müslümanları ve sözde milliyetçileri kullanarak...
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.