Türkiye'de Kadın
Türkiye’de kadınların da SÖZÜ VAR!
Kadınların güncel sorunlarının başında “yaşam hakkı” geliyor. Acı ama tartışılmaz bir gerçek bu! Bunu kabul etmek de çok ağır bir yük. “Kadınlar bugün en temel haklardan yoksun mu?” ve “Neden bu sorunu kabullenemiyoruz?” sorularına cevap bulmak zorundayız.
Türk tarihinin ilk evrelerinde erkekle eşit konuma sahip olan kadınımız, kaybettiği bu konumunu Osmanlı’nın son evresinde verdiği mücadele ile tekrar kazanma sürecine girdi. Unutmayalım ki; Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, liderimiz Atatürk, bu ülkeyi, kadınlarımızı da önemseyip, öncelleyerek kurdu. Hatırlayın; erkek nüfusu Osmanlı coğrafyasının dört bir yanında neredeyse tükenmiş bir millet idi. Kurtuluş Savaşı'nda kadınlar cephane taşıdı. Kadınlar onbaşı, çavuş, teğmen oldu ve savaştı. Kadınlar askerleri doyurdu. Kadınlar dikimevlerinde askere üst-baş dikti ve hastanelerde gönüllü hemşirelik yaptı.
Türk kadını Kurtuluştan sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzünü, dünya sahnesine taşıdı. Kadınlar birçok medeni ülkeden çok önce "eşit vatandaş” olma hakkına kavuştu. Tarlada, bağda, bahçede çalışan Anadolu kadını, mesleklerinde ilk olan Türk kadınları, dünyada birçok konuda ilk olmanın şerefini ve onurunu taşıdı. Kadın tarihine damgasını vurdu. Anadolu’nun özel koşulları nedeniyle pek çoğu okuma şansı elde edemedi. Okuma şansı elde edenler de dünyanın en iyi okullarında öğrenim görüp bilim meşalesini yurda taşıdı. Pek çoğu kendi alanında “rol model” oldu. İlk güzellik kraliçelerinden biri yine bir Türk kadını oldu. Türk kadını fedakardır, çalışkandır, yurdunu savunandır, akıllıdır ve eğitimlidir anlayışı dünyaya kabul ettirildi. Atatürk bunu kadınlara değer vererek başardı, kadınlarla başardı. Hem de faşizmin tüm dünyayı ele geçirdiği yıllarda, kadınların sadece çocuk makinası olarak görüldüğü yıllarda başardı.
Sonra nasıl bu hale gelindi? Siyasi mecralarda kadın yavaş yavaş dışarıya itildi. TBMM’de uzun yıllar aynı sayılara ulaşılamadı. 1990’larda bile “TBMM’de %10 kadın siyasetçi” diye kampanyalar yapıldı. Kadınlar adeta siyasetten sürüldü. Siyasi güç odakları, kadını erkeğin nemalanma merkezi gördüğü siyasette istemedi.
Kadınlar bugün öldürülüyorsa, kadınlar bugün zorbalık ve baskı altında inliyorsa, TBMM’de eşit sayılarda yer almamalarındandır. Çünkü kadını savunmak, kadın hakları için yeterli kanun çıkarmakla, kanuna dayalı savunuculukla mümkündür. Yasal zemin olmadan kadınlarımız için mücadele edilemez! Bu yasal zemin gerekli örgütlenmeyi de sağlar. Devlet projelerine imkân tanır. Hükümetin imzaladığı İstanbul Sözleşmesi’ne şimdi aynı çevrelerden olup karşı tavır alan güçler, kadının en alt statüde kalmasını isteyenlerdir.
Biz, SÖZÜMÜZ VAR HAREKETİ olarak siyasi alanda ve karar verici merkezlerde kadınların eşit temsilini savunacağız. Bu eşitlik, korumaya dayalı değil, liyakate ve ehliyete dayalı, zaten hak edilmiş bir eşitlik olacaktır. Kadınlar ve onların doğal müttefiki olan çocuk ve gençler, bütün haklarını alacaktır. Çünkü günümüzün önemli sorunlarından biri de, kadın ve çocuk istismarıdır. Bu manada, her türlü istismarı önleyeceğiz.
Kadınlarımız için kadınlarımızla beraber mücadele edeceğiz!
Bunun için özel birimler, kurumlar oluşturacağız.
Türkiye, bunların hepsini yapabilecek nitelikte insan kaynağına sahiptir. Önemli olan bunu harekete geçirmektir. İçi boş ideolojilerle, dini çıkarlarına alet eden siyasiler yerine, aklın ve bilimin ışığında kadınlarımızla birlikte yürüyeceğiz. Kadınlarımız her alanda bu yürüyüşün öncüleri olacaktır. Biliyoruz ki, ataerkil değil anaerkil olduğumuzu anladığımız an, sorunu çözmeye başlamışız demektir...
SÖZÜMÜZ VAR diyen kadınlar mücadele için hazırlanalım! Hiç birimiz için başka memleket yok...
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.