SUÇLU KİM Mİ? TABİKİ GEDEOLU GIDALAR!
Fısıltılarımıza sakladığımız korkular, artık haddini aştı. Bağıra çağıra söyler olduk ama nafile. Kulakların duyup aklın idrak ettiğini, gönüller duymaz oldu. Yapılan baskılardan mı, gereksiz korkulardan mı, yoksaaaa bazılarımızın ağır basan çıkarlarından mı bilinmez ama görmedim duymadım bilmiyorum demek marifet oldu. Kimsenin kimseye güveni kalmadı. Şiddet gündem haberlerinin başında yer alıyor. Eğitim harman yeri. Sağlık sektörü, sağlığını kaybetti. Adalet ülkemizi terki diyar etti. Aile kavramı yok olmak üzere. Boşanmalar sonucunda, hayatın boşluğuna düşen sayısız çocuk belirsiz yönlere savrulmakta. Kurumların çoğu özelleşti. Ama insanlık tüm özelliğini kaybetti. Vatan sevgisi moda oldu, fakat vatanını en çok sevenin hakkıyla çalışmak olduğu unutuldu.
Ülke insanının hali ruh iyesi ne kendini ne de ülkeyi kurtarmaya çokta elverişli değil. Durum böyle olunca, 24 Haziran seçimlerine şartlandık. Hem bizlerin hem de bizlerden sonra gelecek kuşakların hayatlarında etki edecek kritik seçimlerden biri. Ülkenin kurtuluşu olarak bakıyoruz bu seçime. Belli ki kurtulmamız gereken çokça zorluklarımız var…
En büyük zorluğumuz; üniversite mezunu, dil bilen eğitimli, fakat işsiz gençlerin çığ gibi büyüyor olması. Dikkatimizden kaçan önemli bir konu mevcut. İlk kez oy kullanacak olan 4 milyon 800 bin genç seçmen. Anne ve babalarından daha eğitimli ve bildikleri sadece mahalli değerlerden ibaret olmayan donanımlı gençler. Okul ortamları, arkadaşları, internet ve uluslar arası öğrenci değişim programları gençlerin farklı bilinç ve davranışlarla tanışmasını kaynaşmasını ve gelişmesini sağlıyor. Mukayese edebiliyor ve sorguluyorlar. Özgürlük, analitik düşünce ve birey olma gibi değerler kazanıyorlar. Birçok anne -baba çocuğunu bir yetişkin veya ülke adına kararlar alabilecek konumda göremese de, gençlere bir gelecek inşa etmesi gereken siyasi partiler, hedeflerini gençler üzerinden inşa ediyorlar.
Gençlerin işsizlik, değersizlik, belirsizlik gibi unsurlardan kaynaklanan endişeleri ve güvene duydukları ihtiyaç, her geçen yıl artmaktadır. Fizyolojik ihtiyaçlar başta olmak üzere; güvenlik, sosyal, değer görme ve en nihayetinde kendilerini gerçekleştirme ihtiyaçlarının karşılanamadığını düşünüyorlar. Rızkın sadece Allah’tan beklenmeyip, ancak aklını ve yeteneklerini kullanarak, bir de arkasına devlet desteğini alarak elde edilebileceğinin farkındalar. Gençlerin yeni sabahlara güvenle uyanabilmeleri için bir amaca ihtiyaçları var. Bu amaca erişmek için vereceği mücadelede, ülkenin tüm kurumları ve yasalarıyla güvence altına alındığını bilmeye, emeğin gücüne ve değerine inanmaya ihtiyacı var. Bu değerlerin yoksunluğundan kaynaklı, işsiz umutsuz ve mutsuz gençler artmaktadır. Yıl 2018 ve artık ülkenin kahvehanelerden çıkan fikirlerle değil, genç beyinlerin ışığıyla ilerlemesi gerekmektedir. Biz yetişkinler gençlerin sesine kulak vermek yerine, kalıplaşmış kurallarımızdan ve kendimizce ürettiğimiz bahanelerimizden öteye gidemiyoruz. Ve diyoruz ki ‘’ GEDEO’lu gıdalar insanımızın huyunu suyunu bozuyor’’. Asıl bozguncu şu değişmeyen kafalar, yâda sürekli gelişen teknolojiyi ve aklımızı kullanmak yerine, sadece iman gücü ile başarıya ulaşma sevdasında olanlar. Gençlere kendi vatan topraklarında kök salma, meyve verme imkânı sağlanmıyor ve ne yazık ki gençlerimiz ilk fırsatta ülkeyi terk etmenin yollarını arıyor…
Tülay GAZALCI
EĞİTİMCİ YAZAR
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.