Sıcak Gündem
Büyük Devlet olmak için gündemi yakalamak, gündemi oluşturmak gerekir. Yani kendi dışındaki devletler, ekonomik çevreler, siyasal, kültürel çevreler senden ne ölçüde bahsediyorsa sen o kadar gelişmiş büyümüş etkin bir devletsindir.
Her şey Büyük Ortadoğu Projesi olarak lanse edilen ve önemli enerji kaynaklarına sahip bölgedeki ülkelerin yeniden coğrafi ve siyasi yapılandırılması temelinde hazırlanan küresel senaryo ile başladı.
"Büyük Ortadoğu projesi ile ilgili en çarpıcı açıklama ABD’nin güvenlikten sorumlu danışmanı (2005-2009 arası dışişleri bakanı) Condoleezza Rice’ın 7.8.2003 Washington Post gazetesinde yayınlanan yazısında görülmektedir. “transforming the middle east – Ortadoğu’yu Dönüştürmek.” Rice bu yazısında Fas’tan Basra Körfezine kadar Ortadoğu’da bulunan 22 devletin rejiminin, sınır ve haritalarının değiştirileceğini vurgulamıştır. ABD Büyük Ortadoğu Projesi ile 7 hedefe ulaşmak istemektedir. 1- ABD bu proje ile kendisine rakip olabilecek muhtemel bir gücün oluşmasını engellemek istemektedir. 2- ABD bu proje ile rakipsiz askeri gücü teknolojik imkanı ile Ortadoğu bölgesini kontrol sevdasındadır. 3- ABD bu proje ile Ortadoğu bölgesinde bulunan petrol ve doğalgaz kaynakları üzerinde denetimini sağlamak istemektedir. 4- ABD bu proje ile ayrıca İsrail’in emniyetini sağlama amacını gütmektedir. 5- Avrupa Birliği, Çin ve Japonya’yı bu kaynaklardan uzak tutmak istemektedir. 6- Ortadoğu bölgesinde bulunan tüm petrol ve doğalgaz yataklarına serbestçe ve korkusuzca ulaşmayı hedeflemektedir. 7- Onlara göre var olan ve İslâmî terör diye adlandırılan görünüşteki terörü önlemektir.
RİCE’nin gazete beyanatının üzerinden 16 Yıl geçti. Sayılan maddelere bakarsanız hemen hepsi gerçekleştirilmiştir. Ne hikmettir bilinmez amma ABD, adeta ben buralardayım dercesine Irak’ta Şia mezhep dayatmasının önemli aktörlerinden Kasım Süleymani’yi ortadan kaldırarak gündeme bomba gibi düştü. Bunun üzerine İRAN misilleme yaparak, sözüm ona ABD üslerine füze saldırısı düzenledi. Saldırı sonucu bir tek ABD askeri ölmedi. İddiaya göre boşaltılmış askeri üslere füze saldırısı düzenlenmiş. Ya bu eksik ya da yanlış istihbaratla yapılmış bir saldırıdır ya da oynanan oyunun gereğidir. Bu arada yanlışlıkla düşürülen yolcu uçağında ölenler de karambolden ölmüşlerdir.
Aslında bu senaryonun planlayanları aynı, oyuncuları aynı, piyonları, işbirlikçileri de aynıdır.
Hedefteki bölgenin coğrafi olarak adı ENERJİ ÜÇGENİ’dir. AFGANİSTAN, PAKİSTAN, IRAK, SURİYE, İRAN TÜRKİYE, MISIR, FAS, TUNUS, BAE, KATAR V.S. Bu enerji üçgeninde ki yukarıda saydığım devletlerin tamamı Müslümandır. Yine bu devletlerin tamamına yakını ya sömürgedir, ya işgal altındadır ya da ekonomik olarak dışa bağımlıdır.
Arap Baharı adıyla uygulamaya sokulan ve tamamen Ülkelerin içerisinden ele geçirilen işbirlikçileri üzerinde yürütülen Toplum Mühendisliği ile iç karışıklıkların temeli atıldı. Kısa sürede Kuzey Afrika da yerleşik olan ülkeler de ayaklanma sonucu idareciler ya görevden alındı ya da yakalanarak idam edildi. Son çeyrek asırda bu bölgelerde can veren insanların sayıları milyonlarla ifade edilebilir. Özellikle ABD’nin demokrasi getiriyorum aldatmacasıyla işgal edilen bu topraklar adeta can pazarına dönüştü. Bir yandan işgalciler, bir yandan işbirlikçiler, bir yandan da isyancılar kendi öz yurdunda ki insanları acımasızca yok etmeye başladılar. Bu durum aynen devam etmektedir.
Bütün yapılan bu vahşetin tek nedeni ise görünürde ABD ekonomisini büyütmek gibi bir hedefi gösterse de örtülü esas neden Büyük İsrail Devletinin bölgede coğrafi ve siyasi büyümesine hizmettir. Koskoca Arap coğrafyasının sinesinde hançer gibi, zehirli akrep gibi giderek güçlenen ve büyüyen, büyüdükçe de genişleme iştahı artan bir İsrail vardır.
Arap Dünyasında adaletsiz bölüşümden kaynaklanan, bir keyfi alem zümre var bir de açlıkla imtihan veren YEMEN gibileri var. Kendilerine bile şefaati olmayan bu bedenen, ruhen satılmış devletçikler bölgenin yeniden yapılandırılmasında Batılı Kapitalist Devletlerle aynı safta yer almakta ve bu batılı güçlerin işlerini kolaylaştırmaktadırlar.
BOP ile hedeflenen yeni düzenin oluşturulması için artık 2 engel kalmıştır. Biri İran ve bir de maalesef Türkiye’dir. İran’ın demografik yapısından dolayı orada gizliden sürdürülen sosyolojik, siyasi toplum mühendisliği tüm hızıyla sürmektedir. Arada sırada çeşitli bahanelerle toplum ve yönetim karşı karşıya getirilmektedir. Bu planda en son ele alınacak olan ülke TÜRKİYE’dir. Türkiye de ise 1984 yılından beri ekonomisini kemiren terör belası vardır. Bu teröre 2017 yılına göre en az 500 Milyar Dolar harcama yapılmıştır. Gizliden gizliye müttefik sandığımız ülkelerin desteklediği bu acımasız terör örgütü nedeniyle ekonomi bir tür türlü istikrarlı olamamaktadır.
Bölgede ve tarihten gelen misyonuyla geniş coğrafyalarda etkili olacak tek güç Türkiye Cumhuriyeti’dir. Bunu bilen batılı emperyalistler Türkiye’nin başını kaldırmasına bile tahammülleri yoktur. Siyasal, askeri, ekonomik engellerle Türkiye’nin büyümesi, güçlü hale gelmesi, dünya da etkin olabilmesi eften püften bahanelerle hep ertelenmektedir.
DİP SÖZ;
Yeniden hedefler belirleyen, hedeflere doğru hamleler yapan bir Türkiye küllerinden yeniden doğmaktadır. Yep yeni ufuklara doğru yelken açan Büyük Türkiye Cumhuriyeti adım adım Kızılelma Ülküsüne, Turan birliğine doğru yol almaktadır. Bu Ortadaoğu da, Uzak Doğuda, Arakan da Afrika da akmakta olan mazlum kanını durduracak, akan
gözyaşlarını silecek olanlar Türk Milliyetçilileri Ülkücüler olacaktır. Bu gerçeğe İmanım gibi inanmaktayım. Aleme nizam vermiştik Allah’ın izniyle yine de nizam vermek Yüce Türk Milletine nasip olacaktır.
Ülkü ile kalın.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.