Bir Alfred Hitchcock gerilim filmini canlı izliyor gibiyiz.  ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’nin amacı, zamanın ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın 7.8.2003 Washington Post gazetesinde yayınlanan yazısında görülmektedir. “Transforming the Middle East – Ortadoğu’yu dönüştürmek.” Rice bu yazısında Fas’tan Basra Körfezine kadar Ortadoğu’da bulunan 22 devletin rejiminin, sınır ve haritalarının değiştirileceğini yazmıştı. Özellikle de, Türkiye’nin de bu rejimleri, sınırları değiştirilecek devletlerin içinde olacağını belirtmişti! BOP projesi bizim için bir Alfred Hitchcock gerilim filminin canlı yaşatılan versiyonu gibi!

Çünkü Türkiye, öteki 21 Ortadoğu ülkesinden farklı olarak NATO üyesiydi! ABD’nin müttefikiydi. Rice, ‘Türkiye bizim NATO’da müttefikimiz ama bunun bir önemi yok. ABD’nin amaçlarına ulaşması için, yaptığımız hiçbir ittifak, verdiğimiz hiçbir söz, imzaladığımız hiçbir anlaşma yok sayılamaz değildir.’, demek istemişti.

O tarihte de, AKP İktidarı Türkiye’yi yönetmekteydi. Erdoğan da, başbakanlığı yalnızca 4 ay yapabilen Abdullah Gül’den devralmış 59. hükümeti kurmuştu. Türkiye, tek tecrübesi İstanbul Belediye Başkanlığını yönetmek olan bir kadroya teslim edilmişti. Tecrübesizlerdi. ‘Devlet adamlığı’ kavramından bihaberlerdi. Dünya dengelerini kavrayabilecek bir kapasiteden yoksundular! Hatta Erdoğan BOP’un ‘eşbaşkanı’ olmakla öğünüyordu!

Kavrayamamışlardı! Condoleezza Rice’ın açıklamalarını anlayamamış gibi davranıyorlardı. O 22 ülkeden birisinin de Türkiye olduğunu görmezlikten geliyorlardı!

Oysa BOP, ABD’nin vazgeçilemez projesiydi, adım adım amacına doğru ilerliyordu! Sınırlarımızdaki, Irak ve Suriye paramparça edilmişlerdi, Irak’ta bir Kürt Bölgesel Yönetimi kurulmuş, Irak siyasal sınırları çizilmemiş ancak, reelde ikiden fazla yönetimlere ayrışmıştı! ABD’nin BOP amacına uygun olarak, Suriye’de Türkiye’den de toprak talep edecek bir Kürt devleti kurdurulmak isteniyor. ABD, Suriye’deki PKK/PYD teröristlerini eğitiyor, binlerce tır dolusu ağır silah ve mühimmat desteği veriyor.  Türkiye’nin başı büyük belada! BOP projesinin sonuna gelindi! Rejimleri ve sınırları değiştirilememiş yalnızca 2 devlet kaldı; İran ve Türkiye!

Başkan Erdoğan ve Hükümeti Suriye sınırımızda güvenli bölge kurarak, Türkiye’yi başına gelecek beladan kurtarmak derdindeler. Güvenli bölgenin Trump’un (şahsen) vaat ettiği 32 km olmasında ısrarcılar. ABD ise, o güvenli bölgenin daha dar (5km) olması, denetiminin de Türkiye’de olmaması gerektiğini söylüyorlar… Türkiye’yi İdlip’te olduğu gibi, ‘var ama etkisiz’ durumda bırakmak istiyor. Erdoğan ve Hükümeti şaşkın! Trump’un verdiği sözü tutmasını istiyorlar! Büyük ve güçlü devletler böyledirler, amaçlarını belirlerler o amaca yönelik faaliyetleri aralıksız sürer… Devleti yönetenler değişse bile, amaç değişmez… Osmanlı’da da böyle olmamış mıydı! Orhan Bey ve I. Murat zamanında başlayan İstanbul’u fethetme rüyası, 1. Beyazıt’a kadar rüya olarak kaldı. !. Beyazıt ilk ve 2.  kuşatmayı yaptı! Fethedemedi ancak Osmanlı Devleti imparatorluk olmanın ‘şartı’ haline gelen fetihten vazgeçmedi…  Daha sonra Musa Çelebi ve II. Murat tarafından birer defa daha kuşatıldı. Fethedilemedi! Ta ki, 1453′te II. Mehmet tarafından  kuşatılanadek! İstanbul’u fethetmek rüyası, yani Türk’ün Kızıelması olarak kaldı! Osmanlı Fatih’le amacına erdi. Devlet imparatorluk kimliğini kazandı. Trump da, devlet tecrübesi olmayan, ‘ben istersem yaparım’, kafasında cahil bir işadamı… Trump birçok defa, dediğinin tersine kararlara imza attı! Trump’a dediğini boşlukta bırakan, ABD devlet mekanizması oldu! Başkan Erdoğan ve Hükümeti, Trump’tan medet ummak yerine, ABD’nin BOP projesini akamate uğratacak bir gücü organize etmek, içinde bulunmak için gayret etmelidir…

Çünkü işin şakası yok. BOP projesi, senaryosunda finale gelindi… Senaryonun sonu; parçalanmış, bölünmüş bir Türkiye’dir. Ne Erdoğan’ın, ne de bakanlarının Suriye, BOP, meselelerini iç politika malzemesi olarak görme, kullanma lüksleri yok! İç politikada puan kazanacağınızı zannettiğiniz bir ‘eeeyyttt’ dışarıda birçok kazanımımızı engelleyebilir! Kazanımları yok edebilir! Gerekirse, bu hükümeti lağvedip, yeni bir ‘Milli Mutabakat’ hükümeti kurarak devleti bu gaileden kurtarma yolu da denenmelidir… Tehlike asla ve kat’a hafife alınmamalıdır!

Dursun Berkok 15.09.2019