Seçim Süreci Ayak Oyunlarıyla Başladı!
Seçim süreci, şimdiye kadar hiç görülmemiş ayak oyunlarının uygulandığı bir arenaya döndü! Daha sonra Erdoğan’ın ve Bahçeli’nin verdikleri demeçlerden anlaşıldı ki, seçim tarihinin öne çekilmesi, İYİ Parti’nin seçime katılmasını önlemek içinmiş! AKP Grup Başkan Vekili Elitaş; “İYİ Parti'nin bir sonraki seçime hazırlanması gerekir.”, dedi… YSK da, acayip tavırlarıyla bu şüpheleri güçlendirdi! CHP, Türk demokrasi tarihinde görülmemiş bir muhalefet partisi davranışı gösterdi, İYİ Parti’ye ‘ödünç’ 15 vekil verdi! Böylece Cumhur İttifakı’nın İYİ Parti’ye kurdukları tuzak bozulmuş oldu! YSK da mecburen, İYİ Parti’nin de seçime katılacağını açıklamak zorunda kaldı. Oturmuş demokrasilerde asla görülemeyecek bir ayak oyunuydu. CHP’nin, ilk defa seçime katılacak yeni bir muhalefet partisine verdiği bu destek sayesinde, demokrasimiz, tam da seçim sürecinde ilk badiresini atlatmış oldu…
Sonra, anketlerde %4 oyu var gözüken SP, Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu cumhurbaşkanı adayı olarak Abdullah Gül’ün adını sıkça telaffuz etmeye başladı. Duyanlar, herhalde SP’nin adayı Gül olacak, diye düşündüler. Zaman ilerledikçe Karamollaoğlu’nun, Gül’ü SP, CHP ve İYİ Parti’nin ortak adayı olarak seçime sokmak istediği anlaşıldı! %4’lük SP’nin Lideri, % 35-40 oyları varsayılan öteki 2 muhalefet partilerine, adayına destek istemesinin kabalığı bir yana, daha partisini kurarken Cumhurbaşkanı adayı olacağını açıklayan Meral Akşener’e, ‘Sen adaylıktan Gül lehine çekil!’ ayıplı teklifini de yaptı!
Karamollaoğlu, Milli Görüş geleneğinden gelmektedir. O siyaset yapmayı bizzat Erbakan’dan öğrenenlerdendi, Tayyip Erdoğan gibi! O gelenekte, var olan siyasi güç, en yüksek değerde gösterilir ve olmayan güçlerle pazarlıklar yapılır, genellikle de kârlı çıkılır! Karamollaoğlu, hazırladığı sinsi planla, görünüşte Erdoğan’ı Külliye’den çıkartacak tek aday Gül algısını yaratıp, seçim 2. tura kalacak olursa, her iki adayın da Milli Görüş geleneğinden gelen Erdoğan ve Gül olmasını sağlamayı amaçlamıştı! Erdoğan ve Gül’den hangisi kazanırsa kazansın Milli Görüş geleneği kazanacaktı! Abdullah Gül’ün geçmişi, Erdoğan’ın peşinde, izinde ve gölgesinde Milli Görüşe hizmetle geçmişti. Erdoğan’a hiçbir zaman muhalefet etmemişti… Halen de etmemekte! Erdoğan’ın yerine Gül seçilse başkanlık sistemi devam edecekti…
Gül, Erdoğan’ın bıraktığı yerden devam edecekti! Karamollaoğlu, CHP ve İYİ Parti’ye çok iyi bir tuzak kurmuştu, hatta planına Kemal Kılıçdaroğlu’nu da inandırmıştı! Eğer Akşener’in adaylıkta ısrarı olmasa, geri adım atsa, Türkiye 2 Milli Görüşçü adaydan birisini tercihe mahkûm edilecekti! Seçim sürecinin 2. Badiresi de Akşener’in adalıkta ısrarı ile atlatılmış, Karamollaoğlu’nun çok ince planladığı oyunu bozulmuş oldu! Gül’ün adaylığının bir Milli Görüş projesi olduğu, Gül’ün ortak adaylığı söz konusu olamayacağı anlaşılınca, ‘madem ortak aday olamadım, adaylığım SP için devam etmekte!’, demesi gerekirken, Gül, “Madem ortak aday olamıyorum, artık adaylığım söz konusu değil.”, dedi! Gül, SP adayı olarak seçime katılsaydı seçim her halükârda 2. Tura kalırdı! Gül, Cumhurbaşkanlığı seçiminde 2. Tura kalınmaması için kendince, kendisini siyasetten silen Erdoğan’a kıyak yaptı!
Umalım da, Cumhur İttifakı, seçim yarışını yenebilecekleri adaylarla dizayn etmek arzusundan vazgeçsin! Düzgün, eşit şartlarda yapılan bir seçimle seçmenin tercihi kimden yanaysa onun kazandığı bir seçim süreci yaşansın!
Dursun Berkok
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.