ORUÇ, HEM İNSAN HEM DE İNSANLIK İÇİN!..
On bir aydır yolu beklenen yolcumuz; Mübarek Ramazan ayı orucuyla geldi yine… Ya da çok şükür bu yıl da kavuştuk Ramazan ayının oruç iklimine!..
“Hoş geldin ey şehr-i Ramazan!..” diye karşılandı bu yıl da Ramazan ayı. İşte 3. Oruç günündeyiz çok şükür. Sahura kalkıldı, ilk oruçlar tutuldu, iftarlarla oruçlar açıldı, teravih namazları kılındı. Böylece tıpkı yaz sıcağında denize dalmak misali, Ramazan neşesinin manevi iklimine dalınmış olundu.
Eski Çin dinlerinde, Zerdüştlerde, Jainizm’de, Hinduizim’de, Yahudilik’te, İşaya’ da, vb inançlarda kendi değer yargıları içerisinde oruç vardır.
Şimdi de İzmir’de Sanat Değirmeni Grubunun Başkanı Aygün EROĞLU’nun 1 Mar 2024 tarihli “Iğdır Kent Arşivi”ni kaynak gösterdiği yazısına dikkatinizi çekmek isterim. Her yıl 1 Mart’ta başlayan geleneğin bu yıl Ramazan Orucu ile örtüşmesi de ayrı bir güzelliği getirmiş hayatın içine:
IĞDIR'DA 1 MART İTİBARİYLE KÖTÜ SÖZ ORUCUNA BAŞLANDI:
Iğdır ve çevresinde her yıl 21 Mart bahar bayramı yedi aşamadan oluşur ve bu aşamalardan ikincisi de kötü söz orucu aşamasıdır. Her yıl Şubat ayının son çarşambasında birinci aşama olan ‘’Genel Çevre Temizliği’’ yapıldıktan sonra kötü söz orucuna girilmiş olur.
Yörede 21 Mart eski 12 hayvanlı Türk takvimine göre yılbaşına girmeden önce 1 Mart itibariyle kimse kötü söz söylemez, dedikodu yapmaz, evlerde, bahçelerde, balkonlarda hep iyi şeylerden bahsedilir. Allah dergahında samimiyetle dua edilir, bu ayda kötü söz konuşmak, küfür, dedikodu, bilmediğin konu hakkında yorum yapmak günah sayılmakla birlikte Nevruz geleneğinede ters düşmektedir.
Bu oruç yörede gözün, kulağın, dilin, elin, bedenin, nefsin orucu olarak bilinmektedir.
BU GELENEK DER Kİ; Diline sahip ol. kötü sözler söyleme, yalan, dedikodu, yürekte ve dilde karalama yapma, Nefsine sahip ol, dünya malına tamah etme, mal sevgisinin olduğu yerde bütün sevgilerde biter. Gözünle görmediğini söyleme, kötü şeyler görme, gördüğünü doğru söyle, yalanı görme, içindeki kötü nefse ve cehalete karşı, savaş aç, sözünün geçmediği yere söz söyleme, elini suç aracı yapma, kırma, çalma, hile yapma, bu oruç; cahilliğin orucu, bilginin tokluğudur. sevmediği yada düşmanın olan insanın 7 güzel tarafını aklına getir. Geçen yılın sıkıntılarını, acılarını, olaylarını unut küs olanları barıştır. Yasaklanmış şeylerden, kötülüklerden uzak dur, iyilik, doğruluk ve güzelliklerden yana ol.
BURADAKİ AMAÇ; Geçmişte yaşanan bir takım olaylar unutulsun, dargınlıklar eski yılda bırakılsın, yeni yıla temiz kalp, sağlam düşünce ile girme temennisidir. ayrıca kapıdan, pencereden, perde arkasından kulak falına çıkan komşuların, yürek açan sözler, hayır bereket arzusu ve Allah kelamı duyması içindir. Buradan anlaşılacağı gibi asırlardan beri yöremizde kutlanan bu Nevruz geleneğinde insanlar yalnızca kendi ailelerininin değil, başkalarını da huzur ve refahını arzuluyor. Nevruzla birlikte her yıl kaybettiklerimizden daha çok kazanacağımıza ilişkin güçlü bir umut vardır artık.
Şimdi biz Müslümanlar için orucun derin mânâsı nedir bunu anlamaya çalışalım.
ORUÇ TUTMAK eğer kalp kırmamaksa, gönül almaksa, gücü yettiği halde her acısını sadece Rabbine bırakmaksa: Gönül orucunuz mübarek olsun.
Dilini temiz tutmak, gıybetten, söz taşımaktan uzak durmak, rızkına şükretmek, derdini yalnız Allah'ü Teala'ya sunmak, doğruyu tavsiye etmek ise: Dil orucunuz mübarek olsun.
Gözünü haramdan sakınmak, güzel bakmak, güzeli görmek, gördüğüne hüsn-ü zan ile hükmetmek ise: Göz orucunuz mübarek olsun.
Kulağını gıybete kapatmak, Kuran-ı Kerim sesine açmak, doğru tavsiye dinlemek, hak kelamı duymaksa: Kulak orucunuz mübarek olsun.
Güzel düşünmek , bedeni hak yolunda yormak, kötü işlerden kaçmak, kul hakkına dikkat etmekse: Bedeninizin, aklınızın ve ruhunuzun orucu mübarek olsun.
Şimdi de İzmir’de “Çınarın Gölgesinde” sanat grubunun başkanı Ünal ÇINAR dostumuzun hediye ettiği, Kayseri-Talas Belediyesi’nin “2021 Yunus Emre Yılı” dolayısıyla 25. Yayın olarak yayınladığı; Prof. Dr. Ziya AVŞAR imzasını taşıyan, “Yunus Emre Divanı”, “RİSALETÜ’N-NUSHIYYE”-Orijinal Metin- kitabından “insan” anlayışını takdim etmek istiyorum siz değerli okurlarıma:
“KAOSU DÜZENE DÖNÜŞTÜRMENİN SIRRI: RİSÂLETÜ’N-NUSHİYYE” Sayfa: 16 ve 17.
PADİŞAH hikmeti gör ki neyledi
Ateş, su, toprak ve yele söyledi:
Getirdi toprağı çekip besmele,
Kendi de hazırdı orda heybetle
Yaratıp toprakla sudan bir cisim
Verdi buna ADEM diye bir isim.
TOPRAK ile geldi şu dört nitelik:
Tevekkül, sabır, hoş huy ve yücelik.
SUYLA geldi bize dört türlü hâl
Temizlik, cömertlik, lütuf ve visal.
RÜZGÂRLA beraber geldi, dört heves:
Sabırsızlık, yalan, riyâ ve nefes
ATEŞ ile geldi dört tür felâket
Açgözlülük, şehvet, kibir ve haset.
Bu dört unsurdan oluşan insanda dengenin sağlanması için Yaratan, İnsana Cevher olan CAN’ı yükler. CAN’la beraber insan; Utanma, ahlâk, üstünlük ve birlik değerlerine kavuşur.
“CAN bedene girsin” ferman oldu
SULTAN EMRİ, onun dermanı oldu.
Canla çıkageldi şu dört özellik;
Utanma + Üstünlük + Ahlâk ve Birlik
İşte, Yunus Emre’nin insanın aslını oluşturan dört unsur -aynı zamanda felsefenin de kendisine konu edindiği- ; toprak, su, rüzgâr ve ateşin dengelenmesini sağlayacak olan görünen somut değer olarak orucu görmekteyiz.
RABBİM Ramazan ayını: orucuyla, iftarı, sahuru, ibadeti ve hayırlarıyla hakkıyla eda etmeyi nasip eylesin...
Allah'ın daha nice Ramazan-ı Şeriflere kavuşmayı nasib eylemesi dileğiyle Ramazan-ı Şerif ayımızı mübarek eylesin…
MUHABBETLE… SEVGİLERİMLE…
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.