MİKAYİL MÜŞFİK (05 Haziran 1908 – 06 Ocak 1938)
Azerbaycan’ın genç ama büyük şâiri…
Öğretmen, çevirmen, pedagog… Tutkulu bir âşık… Genç yaşta dalından koparılmış, yaşam sevgisiyle dolu bir fidan… Hazar Denizi’nin dalgalarıyla vatan toprağını sonsuza dek hasretle öpecek olan bir vatansever… Stalin’in uykularını kaçıran Türk… Müşfik denilince aklıma bunun gibi nihayetsiz sözler gelir ve içim titrer.
29 yıl süren ömrüne karşın ardında birçok şiir bırakmış; şiirleriyle Azerbaycan edebiyatına yeni bir soluk kazandırmıştır.
Mikayil Müşfik 1908 gibi dünyada ve bölgede önemli hadiselerin cereyan ettiği bir dönemde Azerbaycan Bakü’de dünyaya gelmiş. Altı aylıkken annesini, dört yaşındayken babası kaybetmiştir. 1918’de Çarlık Rusya’nın yıkılmasıyla birlikte kısa bir süre bağımsız kalıp kendi cumhuriyetini kuran Azerbaycan, birkaç gün içinde Ermenilerin de destek vermesiyle Rusların saldırısına maruz kalmış. Birkaç ay sonra Nuri Paşa komutasındaki Kafkas İslam Ordusu’nun Azerbaycan’ı kurtarmaya gelmesiyle bağımsızlığına tekrar kavuşmuş ancak Osmanlı’nın 30 Ekim 1918’de Mondros sebebiyle çekilmesiyle 1920’de Kızıl Ordu birlikleri Azerbaycan’a girer. Böylece Azerbaycan’ın kısa süren bu ilk bağımsızlığı sona ermiş olur.
Gençliğine böyle bir dönemde adım atan Mikayil Müşfik edebiyat fakültesini bitirdi. Sovyet Rusya yönetimindeki Azerbaycan’da yedi yıl öğretmenlik yaptı. Bir yandan da şiir yazmaya devam etti.
Topraklarında neşet etmiş olan geçmiş büyük halk şairlerine, klasik şiire büyük saygı ve ilgi duymasına karşın kendi şiirlerinde yeni bir dil oluşturdu. O dönem için bu durum Azerbaycan edebiyatında yeni yeni filizlenen bir akımdı. Hemen her konuda şiirler yazabiliyordu, aynı zamanda coşkun bir şiir okuma kabiliyeti de vardı. Bu niteliğiyle de kitleleri etkileme gücüne sahipti.
1930’lar aynı zamanda Stalin’in rejim hakimiyetini pekiştirdiği yıllardı. Sovyetlerdeki komünist rejimin ilk yıllarında esen özgürlük, eşitlik rüzgârı hızla sönmüş; yerini Stalin’le birlikte ağır bir şekilde yerel ve milli değerlere baskıya bırakmıştı. Artık Azerbaycan kültürüne has değerler, ögeler, milliyetçilik, vatanseverlik gibi duygular rejim tarafından ağır baskıya uğramaktaydı. Şiirleriyle, fikirleriyle komünist rejimin bu tutumundan rahatsızlığını dile getiriyordu. Asimilasyona tabi olmak, vatanı olan Azerbaycan’a ait kültürel değerlerin hayattan silinmesine şahit olmak ağırına gitmişti şairin. Süleyman Cabir’in “Okuma Tar” adlı şiirine cevap olarak “Oku Tar” adlı şiiri yazmıştır. Tar, Azerbaycan müziğinin sembol sazıdır ve susturulmasına dayanamaz Müşfik.
Rejim yanlılarının zararlı buldukları herkesi troçkist (Troçkizm, Marksizm'in Troçki'nin bakış açısıyla yorumlanmasıdır. Aynı zamanda 1917 Ekim Devrimi'nden sonra ortaya çıkmış muhalif bir ayrımı ifade eder.) olmakla veyahut akla mantığa sığmaz ithamlarla suçladığı böyle bir dönemde kötü kaderin kendisine de uğramasından kurtulamadı Mikayil Müşfik. Komünist rejim, aleyhtarı gördüğü veyahut zararlı gördüğü herkese karşı büyük bir temizlik hareketi başlattı. O dönem Azerbaycan siyasetinin, edebiyatının pek çok büyük ismi (Ahmet Cevat
ve eşi Şükriye Hanım …) gibi Mikayil Müşfik de eşiyle birlikte 1937 sonlarında tutuklandı. 5 Ocak’ta yirmi dakikalık bir mahkemeden sonra halk düşmanı ilan edilerek kurşuna dizilmesine karar verilir. 6 Ocak’ta Hazar Denizi’nde bulunan Nargin Adası’na götürülerek idam edilir ve mezarı bile olmasın düşüncesiyle naaşı Hazar Denizi’ne atılır. Ama sanat ve fikir adamlarının mezara ihtiyacı olmadığını hesaba katamadılar.
Mikayil Müşfik’in bir de büyük aşkı vardı: Dilber Ahundzade Hanım. Şiirler de yazan bu genç kız ile 1931’de evlendi. Müşfik idam edildikten sonra eşi de tutuklanır. Müşfik’in büyük ablası tutuklanmamak için kendini yakar, diğer ablası ise tutuklanarak sürgüne gönderilir. Eşi çok uzun yıllar sonra “Müşfiqli Günlerim” adında bir kitap yazarak hem onu hem de rejimin o dönemlerdeki zalimliklerini kaleme aldı.
Mikayil Müşfik’in 1931’de eşi Dilber Hanım’a yazdığı aşk dolu bir şiiri vardır. Dilber Hanım, yaz tatili için Gence’ye gidecektir. Müşfik’in bu ayrılıktan dolayı çok üzüldüğünü görür ve “İstersen gitmeyeyim.” der bunun üzerine Müşfik bu şiiri söyler:
Sene Qurban
Dəyirsen yanında qalacağam men,
Çox gözel fikirdir, qal sənə qurban.
Nə zaman istəsən əziz canımı,
Qumral gözlərinlə al sənə qurban.
Gəlmiş huzuruna bir qara dağlı,
Bir qara qulundur, qolları bağlı,
Gəl çəkmə könlümə sən hicran dağı,
Gümüş topuğunda xal, sənə qurban.
Dəyirsen yanında qalacağam men,
Çox gözel fikirdir, qal sənə qurban.
Nə zaman istəsən əziz canımı,
Qumral gözlərinlə al sənə qurban.
Mikayil Müşfik’in ölümünden otuz yıl sonra şiir, Elekber Tagıyev tarafından bestelenmiş ve mahnıyı 1968 yılında ilk defa Zeynep Hanlarova seslendirmiştir. Bu beste Türkiye’de de çok sevilmiştir. Tek farkla sözleri değiştirilmiştir. 1974 yılında Ülkü Aker tarafından besteye yeni sözler yazılır. Eser hepimizin bildiği ve Emel Sayın’ın seslendirdiği “Mavi Boncuk’’ adlı şarkıdır.
1970 yılında Yunan şarkıcı Filippos Nikolaou aynı besteye yeni sözler yazarak “Pare Pare me” adıyla seslendirir. 1972 yılında “Sahanum” adlı televizyon programında aynı besteye Arapça sözler yazılır. 1985 yılında İranlı Ermeni sanatçı Andranik Madadyan aynı besteye “Garun Garun” (Bahar bahar) adıyla sözler yazarak besteyi seslendirir. Tabii Ermeniler durur mu? Buradan yola çıkarak diğer Azerbaycan mahnılarını sahiplendikleri gibi bu bestenin de kendilerine ait oluğunu iddia etmişlerdir. 2012’de Suriye’deki muhalifler yine aynı besteyi Arapça bir marş olarak kullandılar. 2017 yılında Türkiye seçimlerinde yine aynı beste mitinglerde farklı sözler yazılarak kullanılmıştır. Bazı reklam müziklerinde de farklı sözlerle kullanılmıştır bu beste. Fakat teessüf ki hiçbirinde bestekârı Elekber Tagıyev’in ve şâiri Mikayil Müşfik’in adı anılmamıştır. Sanatkârlar bedenen ölürler ama eserleriyle yaşarlar ve kültür dokusunda yerlerini alırlar. Rahmet ve minnetle…
Orijinalini linklerden dinleyebilirsiniz.
https://youtu.be/-136bsKzSds
https://youtu.be/h-motSJyw5o
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.